Ekleme
Tarihi: 10 Temmuz 2014 - Perşembe
“Ey iman edenler! Allah’a ve ahiret gününe inanmadığı hâlde insanlara gösteriş olsun diye malını harcayan kimse gibi, sadakalarınızı başa kakmak ve gönül kırmak suretiyle boşa çıkarmayın!” (Bakara: 2/264)
Dilenciliği meslek haline getiren bir kısım insanlar hariç, “Fakir insan gururlu ve onurlu insandır, öyle de olmalıdır.” Kendisini küçük düşürme pahasına kimsenin kapısından yardım beklemez.
Bu sebeple Yüce Allah (cc): “(Sadakalar) kendilerini Allah yoluna adayan, yeryüzünde dolaşmaya güç yetiremeyen fakirler içindir. İffetlerinden dolayı (dilenmedikleri için), bilmeyen onları zengin sanır. Sen onları yüzlerinden tanırsın. İnsanlardan arsızca (bir şey) istemezler.” (Bakara: 2/273)buyurarak böyle fakirlerin bulunmasını istemektedir.
Yaptığınız bir yardımda onu incitecek bir hareketiniz olursa, ne kadar ihtiyacı olursa olsun verdiğiniz şeyi çöpe atıverir ve sizi de Allah’a havale eder.
Zekât, fidye, fitre, sadaka, ramazan yardım kolilerinin dağıtıldığı şu mübarek günlerde akılda tutulması gereken önemli bir ikazdır bu ayet ve devamındaki ayetler.
Yaptığınız bir yardım, eğer gösterişe dönüşüyor, fakiri minnet altına almayı hedefliyor ve fakirin gönlünü incitiyorsa Allah katında da hiçbir değere sahip değildir.
Böyle bir infak, “imana değil imaja yapılan bir yatırımdır ki, reklamdan öteye geçmez” ve Allah’a ve ahiret gününe inanmayanların davranışlarına benzetir.
Bu kimse malının bir kısmını ihtiyaç sahibine vermiştir. Alan için problem yok kendisine verilenden istediği gibi istifade eder ancak, veren açısından bir problem var. Malı eksilmiş, ama verdiği şey heba olmuş, boşa gitmiştir. Sahibine bir bereket, bir artış sağlamamıştır.
“…Böylesinin durumu, üzerinde biraz toprak bulunan ve maruz kaldığı şiddetli yağmurun kendisini çıplak bıraktığı bir kayanın durumu gibidir. Onlar kazandıklarından hiçbir şey elde edemezler. Allah, kâfirler topluluğunu hidayete erdirmez.” (Bakara: 2/264)
Allah rızasını gözeterek infak edenler ise Yüce Allah tarafından övülmüş, bereketli, hatta bire iki veren bahçeye benzetilmiştir.
“Allah’ın rızasını kazanmak ve gönüllerindeki imanı iyice sağlamlaştırmak için mallarını Allah yolunda harcayanların durumu, yüksekçe bir yerdeki güzel bir bahçenin durumu gibidir ki, bol yağmur alınca iki kat ürün verir. Bol yağmur almasa bile ona çiseleme yeter. Allah, yaptıklarınızı hakkıyla görendir.” (Bakara: 2/265)
İşte ideal Müslüman! İnfak etmedeki tek amacı Allah’ın hoşnutluğunu kazanmaktır. Gönlündeki imanın sağlamlaşmasına, kökleşmesine katkıda bulunmak için gönül hoşnutluğu içinde, gönlünden kopanı uzatıverir ihtiyaç sahibine…
Araya öyle vasıtalar koyar ki, ihtiyaç sahibi “kendisine verilen şeyin kimden geldiğini bile anlayamaz.” Veren razı, alan razı bir şekilde mükâfatlarını ahirette toplamak üzere birbirlerine dua ederler.
Böyle bir Zengin Müslümanın gönül bahçesi yaptığı infakla, “matematik ilmine göre ürününde bir miktar azalma meydana gelse de, ibadet matematiğine göre iki kat fazla ürün alacaktır.”
“Allah (cc), kendi rızası için verilenin yerini “bereket, huzur ve iç enerjiyi arttırarak” doldurmaktadır. Ahirette göreceği mükâfat ise dile dahi getirilemez. Rasyonel matematikte 40’tan 1 çıkarsa 39 kalır. İman matematiğinde ise 40’tan 1 çıkarsa 400 kalır. Bunun adı berekettir.” (Mustafa İslamoğlu, Gerekçeli meal, 855)
“Mallarını Allah yolunda harcayanların durumu, yedi başak bitiren ve her başakta yüz tane bulunan bir tohum gibidir. Allah, dilediğine kat kat verir. Allah, lütfu geniş olandır, hakkıyla bilendir.” (Bakara: 2/261)
Müslümanın kalbindeki niyet ve samimiyete göre bu ayette olduğu gibi “bire yedi yüz” mükâfat alacağı infak bile söz konusudur.
İnfak etme şekli önemli olduğu gibi, fakire verilen şeyin kalitesi de önemlidir. Kendisine verilmesini istemeyeceği şeyi infak etmemelidir.
“Sevdiğiniz şeylerden Allah yolunda harcamadıkça iyiliğe asla erişemezsiniz. Her ne harcarsanız Allah onu bilir.” (Ali imran: 3/92)
“… Kendinizin göz yummadan alamayacağınız bayağı şeyleri vermeye kalkışmayın ve bilin ki, şüphesiz Allah, hiç bir şeye ihtiyacı olmayandır, övülmeye layık olandır.” (Bakara: 2/267)
“Birine yaptığınız yardım onun saygınlığını ihlâl ediyor, kişiliğini eziyor, şahsiyetini zedeliyor ve izzetini yaralıyorsa, bu yardım dışardan bakınca bir iyilik gibi görünse de, hakikatte telafisi oldukça güç bir kötülüktür.
Çünkü hiçbir maddi bağış, ezilen kişiliğin, zedelenen şahsiyetin ve yaralanan onurun karşılığı asla olamaz.” (İslamoğlu, 96)
Rabbim maddi, manevi tüm yardımlarımızı en güzel şekilde mükâfatlandırsın inşallah, orucunuz makbul, cumanız mübarek olsun…