“Kim kendisine dosdoğru yol apaçık belli olduktan sonra Peygambere muhalefet eder ve müminlerin yolundan başka yola saparsa, onu kendi tercihiyle baş başa bırakırız. Ve onu cehenneme yaslarız.
Ne kötü bir ikametgâhtır orası, ne korkunç bir sondur!”(Nisa: 4/115)
Neden böylesi bir ceza?
İlahi hakikatleri ayan beyan görüyor, biliyor çünkü.
Hakkın ve hakikatin ne olduğundan habersiz değil.
“Helal belli haram bellidir…”
Yol belli, yolculuk kuralları belli, ikaz levhaları açıktır.
İslam, bilinmez, bulunmaz, görülmez, anlaşılmaz bir hayat nizamı değildir.
İslam alternatifi olmayan tek ilahi yaşam biçimi, tek kurtuluş yoludur.
“En doğruya götüren en açık yoldur.”(İsra: 17/9)
“Bu Kur’an insanlar için kalp gözlerini açacak bir nurdur. (Apaçık belgeler, aydınlatıcı deliller, kurtuluş yollarını gösteren göz, bilinç kaynağıdır.)”(Casiye: 45/20)
Müslümanlar da kendi hür iradeleriyle İslam’ın aydınlık yolunu tercih eden, kendi tercihleriyle bu yola baş koyan insanlardır.
“Biz Allah’a iman ettik. Şahit ol biz Müslümanlardanız.”(Ali İmran: 3/52)
Şimdi ne oldu da bu yolu, bu yaşam biçimini beğenmez olduk?
Neler oluyor bu hayatta?
“Bize bir nazar oldu Cumamız Pazar oldu.
Ne olduysa hep bize azar azar oldu…” (Arif Nihat Asya)
“Bir toplum kendi özündeki nitelikleri değiştirmediği sürece, Allah onların durumunu (ister iyilik, ister kötülük yönünde olsun) değiştirmez…”(Ra’d: 13/43)
Neticede geldiğimiz bu nokta kendi tercihlerimizin sonucudur.
“Tercihin kaderindir, kaderin elindedir.”
“Bu zulmü işledikten sonra kim tevbe eder ve kendini düzeltirse, elbet Allah da onun tevbesini kabul eder; zira Allah tarifsiz bir bağışlayıcı, eşsiz bir merhamet kaynağıdır.”(Maide: 5/39)
Son not:
“Siz ey İman edenler!
Sarhoşluk veren her şey, tüm şans oyunları… Şeytan işi bir pisliktir. Bunlardan uzak durun ki kurtuluşa eresiniz.”(Maide: 5/90)
“Müslüman haram üzerine hayal bina etmeyen insandır.”