Ekleme
Tarihi: 06 Aralık 2016 - Salı
“Ey Âdemoğulları! Size katımızdan, hem çıplaklığınızı örtmek hem de zarafet ve güzellik aracı olmak üzere giysi (yapma yeteneği) bahşettik; fakat takva elbisesi var ya, işte o en hayırlı olandır. Bunlar da Allah'ın ayetlerindendir, belki insanlar ders alırlar.”(Araf: 7/26)
Müslüman dünyanın ve tüm insanlığın, maddi manevi hastalıkların pençesinde can çekiştiği bir buhranlı dönemde yaşamaktayız. Ayet-i kerime hem buhran ve bunalımın sebebini hem de çıkış yolunu göstermektedir.
Problem nedir?
“Ahmedim, mehmedim, kullarım! Ayşe, Fatıma, Dilara, Aleyna! Bir Müslüman olarak gerek ferdi hayatında gerekse toplumsal hayatta sana dünyayı dar eden, seni içinden çıkılmaz buhranlara sürükleyen sıkıntıların kaynağını söyleyeyim mi?”
“Buyur ey Rabbimiz! Sözlerinin başım üstünde yeri var ey sonsuz merhamet kaynağı!”
“Şeytanların, şeytani içgüdülerin kime ineceğini, kimin hayatını mahvedeceğini haber vereyim mi? Onlar, nerede kendi kendini aldatan bir günahkâr, iftiraya düşkün yalancı varsa ona inerler. (Günah işlemeyi hayat tarzı hâline dönüştürenlere Allah’ın rahmeti değil, şeytanların laneti iner.)”(Şuara: 26/221-222)
Problem, “Allah’ın diriltici mesajına kulak tıkayıp, nefis, şeytan ve şehvetin öldürücü, zehirleyici dürtülerine yönelmektedir.”
Yüce Rabbimiz indirdiği iki elbiseden söz etmektedir. Biri, hem edep yerlerini örtmek hem de güzellik ve zarafet aracı olan “beden örtüsü”, giysi ya da giysi yapma yeteneği; diğeri, yüreğin çirkinliklerini örten “takva elbisesi.”
Baştaki ayet-i kerimeyi incelediğimizde Rabbimizin “Takva elbisesini” daha çok önemsediğini görmekteyiz. Sıralamada sonra yer alsa da önemli olma konusunda öncelikli bir yere sahiptir. Neden böyle acaba?
“Takva elbisesi var ya, o daha hayırlıdır.” Peki, kimler için?
“Allah’ın ayetlerini düşünüp ders çıkaranlar için.”
Takva elbisesi neden daha hayırlıdır?
Eğer ruhunuza takva elbisesini giydirmez, onu edep ve hayâ ile tezyin etmezseniz, bedeninize kat be kat elbise giydirseniz yine de çıplak sayılır, çirkinliklerinizi örtemezsiniz. Peygamber Efendimiz’in (sav) “onlar giyinik çıplaklardır”(Müslim, Libas, 125) buyurduğu duruma düşersiniz.
Edeptir kişinin daim libası,
Edepsiz insan üryana benzer. (Mevlana)
Takva elbisesi nasıl bir elbisedir? Bedenimize giydirdiğimiz moda, marka elbiseden ne farkı vardır? Bu elbiseyi giydiğimizde kazancımız ne olacaktır? Hem takva elbisesi diye bir elbise görülmüş müdür? Hangi firmaya, hangi markaya aittir?
“Takva elbisesi” hayatı Allah’ın boyasıyla boyamaktır. Müslüman için demode olma imkânı olmayan, şekil ve sınırını yüce Yaratıcının çizdiği bir elbisedir. Takva elbisesi mağazalarda satılmaz. O, Allah’ın tezgâhından alınır, Allah adına ve Allah için giyilir.
O elbiseyi giyenin içiyle dışı, özüyle sözü bir olur. Hem dışı güzel hem içi güzel olur. Takva elbisesini ruhuna giydiren Müslümanın “dış görünümü güzel, tadı hoş, kokusu misk kokusu olur.”
Takva elbisesini ruhuna giydirmeyen kişi,“görünüşü güzel ama kokusu hoş olmayan, tadı acı olan, Ebu Cehil Karpuzu gibidir.”(Buhari, Et’ime, 30)
Mevlana’nın ifadesiyle: “Kalbinde güzel ahlak faziletleri bulunmayan, edep ve hayâ ile süslenmemiş bir kalbe sahip olan güzel bir yüz beş para etmez.”
İçi başka dışı başka olma durumu eğer inanç dünyasına da sıçramışsa bu sefer durum daha da tehlikeli bil hal almış olur. Gidişatı “yükselme ve yücelme” makamından ayrılıp “esfelisafilin” derekesine doğru meyleder.
“… Onları gördüğün zaman kalıpları, dış görünüşleri hoşuna gider, onları beğenirsin. Konuştuklarında sözlerine kulak verirsin (cazibeli konuşurlar). Hakikatte ise onlar adeta duvara dayatılmış, ruhsuz keresteye benzerler…”(Münafikun: 63/4)
Nedir öyleyse Takva ve takva elbisesi?
Takva, en kestirme ifadeyle Allah korkusudur. Haddini bilmektir. Hayatı Allahlı kılmaktır. Allah’ın sevgisinden, rahmet ve merhametinden mahrum kalma korkusunu yüreğinde taşımaktır. Takva, Allah’ın koruyucu kalkanına sığınmaktır.
Takva, sorumluluk bilincini kuşanmaktır. Hayatın tamamında sorumluluğunu tam manasıyla yerine getirme çabasıdır. Allah’a, insanlara ve evrene karşı sorumlu davranmak…
Sorumluluk bilincini Hz. Peygamber (sav) şöyle tanımlamıştır.
“Hepiniz çobansınız; hepiniz güttüğünüz sürüden sorumlusunuz. Devlet reisi de bir çobandır ve sürüsünden sorumludur. Erkek ailesinin çobanıdır ve sürüsünden sorumludur. Kadın kocasının evinin çobanıdır ve sürüsünden sorumludur. Hizmetkâr efendisinin malının çobanıdır; o da sürüsünden sorumludur. Netice itibariyle hepiniz çobandır ve güttüğü sürüden sorumludur.”(Buhari, Cuma, 11; Müslim, İmare, 20)
Bu hakikate göre mesleğini, görevini en mükemmel şekilde yürütmeyen; sorumluluğunun gereklerini yerine getirmeyen bir Müslüman “takva elbisesini” ruhundan sıyırmış, çıkarmış demektir.
Mesleğinin gereğini yerine getirmeyen siyasetçi, amir, memur, öğretmen, müftü, imam, işçi vd. takva elbisesini kalbinden sıyırmış, çöpe atmış demektir.
Hz. Peygamber’in (sav), doğum yıldönümüne girdiğimiz bugünlerde dünyada ve özellikle Müslüman coğrafyada yaşanan tüm olumsuzlukları sebebi “takva elbisesini” kalpten sıyırmamızdır.
İstismara maruz kalan çocuk, kadın ve gençlerin; şiddet mağduru tüm bireylerin; cayır cayır yanan körpe kuzuların vebali “sorumluluk bilincini” kaybetmiş sorunlu kişilerdedir. Ve herkes bu vebalin hesabını “Mahkeme-i Kübra’da mutlaka verecektir.
Takva elbisesi “liyakat, ehliyet ve sadakat” ilkelerine riayet etmektir.
Rabbim içi dışı güzel olanlardan eylesin! Sorumluluğunun bilincinde olanlardan eylesin…