Ekleme
Tarihi: 02 Haziran 2016 - Perşembe
“Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakınmanız için oruç, sizden öncekilere farz kılındığı gibi, size de farz kılındı.”(Bakara: 2/183)
Ey hasretle çarpan yürek, müjdeler olsun sana!
Rahmet, bereket ayı, yine kavuştuk Ramazan’a!
Baksana huzur geldi, gökten nur ile doldu zemin!
Niyetini halis tut, limandan boş ayrılmasın gemin!
Ramazan ayı ve Oruç ile ilgili ayet-i kerimelere bir göz attığımızda şu hususlarla karşılaşmaktayız:
1-Oruç tutmak, şartlarını taşıyan her mükellefe Farzdır. Allah Teâlâ’nın yapılmasını her Müslümana kesinlikle emrettiği bir ibadettir, mazeretsiz terk edilmesi büyük günahtır, Haramdır.
2-Farz bir ibadetin küçümsenmesi, alaya alınması, inkâr edilmesi, meydan okurca aleni bir şekilde ihlal edilmesi ise kişiyi dinden çıkarır ve Kâfir yapar.
3-Orucun Farz kılınmasının bir hikmeti de Allah’a karşı gelmekten sakınmak yani, takvaya ulaşmaktır.
“Sayılı günlerde olmak üzere (oruç size farz kılındı). Sizden her kim hasta yahut yolcu olursa (tutamadığı günler kadar) diğer günlerde kaza eder. (İhtiyarlık veya şifa umudu kalmamış hastalık gibi devamlı mazereti olup da) oruç tutmaya güçleri yetmeyenlere bir fakiri doyuracak fidye gerekir.
Bununla beraber kim gönüllü olarak hayır yaparsa, bu kendisi için daha iyidir. Eğer bilirseniz (güçlüğüne rağmen) oruç tutmanız sizin için daha hayırlıdır.”(Bakara: 2/184)
4-Oruç tutamayacak derecede hasta olanlar, sefer mesafesi (90 km) yolculuğa çıkanlar daha sonra kaza etmek üzere oruçlarını erteleyebilirler.
Not: Yolculuk halinde orucun ertelenebileceği seçeneği bir ruhsattır. Yolculukta oruç tutmada meşakkat çekenler içindir. Yolculuğu rahat geçenlerin oruca devam etmesi tavsiye edilmiştir.
5-Gebelik ve emzikli kadın olmak eğer anneyi ve çocuğun gelişimini olumsuz etkileyecekse,
-oruç tutamayacak derecede yaşlı olmak,
-komaya girecek derecede açlık ve susuzluğa düşmek,
-oruç tuttuğu takdirde hayati tehlikeye girecek zor ve meşakkatli işlerde çalışmak ta oruç tutmamayı mubah kılmaktadır.
Not: Fidye (her gün oruç için bir fitre miktarı para vermek), bundan sonraki hayatında artık oruç tutamayacak derecede yaşlı ve hastalığı devam edenler içindir. Daha sonra kaza edebilecek kimseler fidye veremez, oruçlarını ramazan sonrası kaza ederler.
“(O sayılı günler) Ramazan ayıdır ki, insanlığa rehber olan, bu rehberliğin apaçık belgelerini taşıyan ve hakkı batıldan ayıran Kur'an işte bu ayda indirilmiştir.
Sizden biri bu aya ulaştığında oruç tutsun; hasta ya da yolcu olan kimse de başka günlerde kaza etsin!
Allah sizin için kolaylık ister, sizi zora koşmak istemez. Bu da oruç günlerini tamamlamanız ve size doğru yolu gösterdiğinden dolayı Allah’ı yüceltmeniz içindir. Şükredesiniz diye bu kolaylığı gösterir.”(Bakara: 2/185)
6-Ramazan orucu bazılarının iddia ettiği gibi 3 gün değil, kameri ay hesabıyla tam bir aydır. Ayet-i kerimede bu husus açıkça ifade edilmektedir. Ayette (Ramazan ayı) diye açıkça geçmektedir.
7-Ramazan ayı Kur’an’ın indirilmeye başlandığı geceyi içinde barındıran bir aydır. Kur’an ayıdır. Müslümanlar olarak Kur’an ile olan ilişkimizi bu ayda daha bir hassasiyetle arttırmalıyız.
“Kullarım, beni senden sorarlarsa, (bilsinler ki), gerçekten ben (onlara çok) yakınım. Bana dua edince, dua edenin duasına cevap veririm. O halde onlar da benim çağrıma olumlu karşılık vererek bana inansınlar ki, doğru yolu bulsunlar.”(Bakara: 2/186)
8-Oruç ayetlerinin arasında bu ayetin yer alması manidardır. Her ibadetin açık ve gizli, kabuk ve özü vardır. Bu ayet bizlere yukarda sıralanan oruçla ilgili teknik bilgilerin ötesinde bir başka ufuk açmaktadır.
Tüm ibadetler Allah tarafından ortaya konan kendisine yaklaşma vesileleridir. Allah’ın çağrısına kulak verip vermediğinizi ortaya koymaktadır. Yaptığınız her işte Allah’ın size çok yakın olduğunu ve niyetlerinizi bildiğini aklınızdan çıkarmayın.
9-Bir ibadeti içi boş bir kabuk ya da değeri ölçülemeyecek derecede faziletli kılan şey niyet ve samimiyettir. Kullar yaptıkları işin büyüklük küçüklüğüne göre değil samimiyetlerinin kalitesine göre sevap kazanır ve değerlendirmeye tabi tutulurlar.
“Oruç (günlerinin) gecesinde kadınlarınızla ilişkide bulunmanız size helal kılındı. Onlar sizin için bir elbise, siz de onlar için bir elbise gibisiniz. Allah, (onlara yaklaşmamakla) nefislerinizin arzularına karşı zafiyet göstereceğinizi bildiği için tevbenizi kabul etti ve sizi bağışladı. Artık bundan böyle (oruç gecelerinde de) onlarla ilişkide bulunun, Allah'ın sizler için yazdığı (takdir ettiği)ni isteyin.
Beyaz iplik (şafağın beyaz çizgisi) siyah iplikten (gecenin siyah çizgisinden yani fecrin aydınlığı gecenin karanlığından) seçilinceye kadar yiyin, için, sonra da akşam oluncaya (iftar vaktine) kadar orucu tam tutun. Ama mescitlerde itikâfta iken kadınlara yaklaşmayın. Bunlar Allah’ın koyduğu sınırlardır. O halde bu sınırları ihlal etmeyin! Allah, sakınıp korunmaları için mesajlarını insanlara böyle açıklıyor.”(Bakara: 2/187)
10-Oruç gecelerinde cinsel ihtiyaçların karşılanması meşru görülmüştür. Hatta sabah namazını kaçırmamak şartıyla cünüp olarak sabahlanabilir. Allah kullarının gücünün yetmeyeceği şeyleri kullarına yüklememiştir.
Kullar da yapabilecekleri kolay şeyler konusunda kendilerine yüklenen sorumlulukları gereği gibi yerine getirmenin gayreti içinde olmalıdırlar.
11-“Bunlar Allah’ın koyduğu sınırlardır, sakın o sınırları aşmayın!” cümlesi kulağımıza küpe olmalıdır. Sınırlar aşıldığında İslâm çizgisinin dışına çıkılmış olur. Kul olmak, mümin olmak işte bu sınırlara riayet etmeyi gerektirir.
12-Ramazan gecelerini ihya etmek, teravih namazı kılmak Sünnet-i Müekkede’dir. Günümüzde ramazan geceleri camiler boş, ıssız, garip sokaklar ve eğlence yerleri doludur.
Teravih namazı, hem bizim hem de çocuklarımızın manevi hayatında güzellikleri ölçülemeyecek hatıralar bırakmaktadır. Ramazan gecelerini ihya etme konusunda gevşek davranmamalıyız.
“Sünnetlerimin unutulmaya yüz tuttuğu bir zamanda kim bir sünnetimi ihya ederse ona şehit sevabı vardır.”(Taberani, MucemulEvsat)
Düşünme hiç mideni, koy, sofrana koy takvayı,
Üşenme geceleri, ihmal etme sahuruna kalkmayı,
Coşmuşken deryayı rahmet, mahrum etme kendini,
Kaçırırsan fırsatı, belki bir daha bulamazsın dengini,
5 Mayıs 2016 Pazar akşamı ilk Teravih namazını kılıp, ilk sahura kalkacağız, 6 Mayıs Pazartesi günü de ilk orucumuzu tutmuş olacağız. Rabbim hayırlara vesile kılsın…
Not: Oruç ile ilgili her türlü sorularınız için Diyanet İşleri Başkanlığının (Alo 190) Fetva hattından bilgi alabilirsiniz.
Veya (0537 522 65 44) nolu telefondan bize danışabilirsiniz.
Orucunuz sahih, dualarınız makbul olsun…