Ekleme
Tarihi: 03 Temmuz 2014 - Perşembe
“Ey Ademoğulları! Size katımızdan, hem çıplaklığınızı örtmek hem de zarafet ve güzellik aracı olmak üzere elbise indirdik (giysi yapma yeteneği bahşettik.) Fakat Takva elbisesi var ya: İşte o en hayırlı olandır. Bunlar da Allah’ın ayetlerindendir; belki insanlar ders alırlar.” (A’raf: 7/26)
İnsan ruh ve bedenden oluştuğu için, ona ruh ve bedenini süsleyecek iki de elbise indirilmiştir. İnsanın ayıp yerlerini örten, ona zarafet kazandıran “dış elbise” ve iç âlemini süsleyen “Takva elbisesi”…
“Yani elbise bedeni kapattığı, koruduğu ve süslediği gibi takva da hem ruhumuzun kötü duygularını örter hem de ruhumuzu süsler. Böyle olunca takva sahibi kişinin kaba, haşin, haksız, isyankâr, şehvet düşkünü, açgözlü, edepsiz, hayâsız olması düşünülemez.
Takva hakkındaki ayetlerin bir bütünlük içerisinde İncelenmesi halinde açıkça görüleceği üzere Kur'an-ı Kerim'in büyük önem verdiği bu kavram, başlıca şu iki temel anlamı içermektedir:
a)-Takva, itikadı (inanç ile ilgili) konularda yanlış ve batıl inançlara kapılmaktan, ahlaki ve ameli konularda ruhu kirleten kötü duygulardan, fena huylardan; eksik, kusurlu, zararlı ve haksız davranışlardan, “İslâm dininde esasları belirlenmiş olan hayat tarzına uymayan bir yaşayıştan sakınmak, uzak durmaktır.”
b)-Takva, bütün faaliyetlerde, ödevlerin yerine getirilmesinde, her türlü kötülüklerin terkedilmesinde öncelikle Allah'tan ittika etmektir; yani “Allah korkusunu, O'na karşı saygılı olmayı ön plana çıkararak bu saygıyı, davranışların ve hayatın temeli yapmaktır.”
Takva bütün bu erdemleri kapsayan en geniş kapsamlı fazilettir. Bu sebeple maddi elbisenin vücudu koruması ve ziynetlendirmesi gibi ayetteki deyimiyle takva elbisesi de ruhumuzu fenalıkların bütün çeşitlerinden koruyup örten ve faziletlerin bütün çeşitleriyle bezeyip süsleyen bir elbisedir.” (Diyanet Kur’an yolu tefsiri)
Neden Takva elbisesinden bahsediyoruz? Oruçla ilgili konular dururken, orucu bozan-bozmayan meseleler dururken neden “Takva” konusunu kaleme alıyoruz?
Çünkü hem Oruç ibadetinin, hem de diğer bütün ibadetlerin esas amacı bizi “Takva”ya ulaştırmaktır. Oruçla ilgili ayet-i kerimeyi hatırlayalım: “Ey iman edenler! Sizden öncekilere farz kılındığı gibi oruç size de farz kılınmıştır. Umulur ki (oruç sayesinde) Takva’ya ulaşırsınız.” (Bakara: 2/183)
Takva’yı Mustafa İslâmoğlu hocamızdan okuyalım:
Takva, “insan kalbinin Allah karşısındaki esas duruşudur.” Kur’an vahyi, kalbin Allah (cc) karşısındaki esas duruşunu dile getirmek için “takva” kelimesini seçmiştir. Takvanın kök anlamı “sakınmak, çekinmek”tir. Öyle sakınmak ki, “üzerinde tir titremek” şeklindeki bir sakınma.
Takva kelimesinin anlamında “korkma” manası da vardır ancak bu, insanın aslandan, yangından, savaştan, ölümden, zulümden korkması anlamındaki bir korku değildir.
Böyle bir korku Kur’an’da daha çok “Havf” kelimesiyle ifade edilmekte ve “korkanın küçüklüğünden ve acziyetinden kaynaklanan korku” anlamına gelmektedir.
Takvadaki korku ise, “Ya sevmezse!” diye korkmaktır. Kırmamak, üzmemek, gücendirmemek için tir tir titremektir. Muhatabın bize olan sevgi ve ilgisini yitirmekten korkmaktır. Böyle bir korkuya Kur’an “Haşyet” demektedir. “Korkulanın yüceliğinden dolayı O’na duyulan saygının insana verdiği saygı ile dolu ürperti hali.”
O’nsuz varolamayacağımızı bildiğimiz için sakınmak. Ona karşı varlığımızı borçlu olduğumuzun bilincinde olmak. Sahip olduğumuz her şeyin bize onun tarafından verilmiş birer emanet olduğunun “bilincinde olmak” ve bunun tüm “sorumluluğunu” yüreğimizde hissetmektir.
İşte Takva, “Sorumluluk bilinciyle kuşanmaktır.” Bunun en aşağı derecesi, insanın, varlığın en aşağısında yer alan eşyaya karşı duyduğu sorumluluk bilincidir. En yüksek derecesi ise, insanın, varlığın biricik sahibi ve var edicisi Allah’a karşı duyduğu sorumluluk bilincidir.
İnsanın eşyaya karşı sorumsuzluğu eşyaya zulüm, insanın insana karşı sorumsuzluğu, insana zulüm, insanın Allah’a karşı sorumsuzluğu da kendisine zulümdür. (Ayetlerin Işığında, 39)
Oruç, insan kalbine “sorumluluk bilincini” giydiren, takva elbisesiyle insanı süsleyen bir ibadettir. Oruç sayesinde kalbine takva elbisesini giydiren bir Müslüman, tüm davranışlarına da takva ayarı vermektedir.
Takva, imanı Allah’tan gelen bir güçle “takviye etmektir.” Takviyesiz insanlar en küçük sarsıntıda, küçük bir imtihanda hemen sarsılmaya başlarlar.
Ramazanda güneş biraz kendini gösterince, biraz meşakkatli işlerle uğraşınca, biraz mideleri sızlayınca, biraz yemek içmekten uzak kalınca, sigaradan ayrılınca, biraz sabretmek zorunda kalınca hemen “Oruç tutmama yollarını” araştırmaya koyulurlar.
Çünkü kalplerindeki iman “takviyesiz”, ibadetlerle beslenmeyen, takvasız kalmıştır. Takvayı, ruhi bir takviye olarak kullanan her mümin için ibadetler birer terapi olur. Hastalıklı ruhun tedavisi namazdır, zikirdir, oruçtur, Allah’ın mescitlerindeki Kur’an ve ilim meclisleridir.
“…Fakat Takva elbisesi var ya: İşte o en hayırlı olandır. Bunlar da Allah’ın ayetlerindendir; belki insanlar ders alırlar.” (A’raf: 7/26)
Ders almak ve ruhumuzu takva elbisesiyle süslemek temennisiyle orucunuz ve cumanız mübarek olsun…