Ekleme
Tarihi: 12 Mayıs 2016 - Perşembe
“Gerçekleşmesi kesin olan o korkunç olay (Kıyamet) gerçekleştiği zaman… O zaman sizler üç sınıfa tasnif edilmiş, ayrılmış olacaksınız.
Kitapları sağdan verilenler (ahiret mutluluğuna erenler) onlar ne bahtiyar kimselerdir!
Kitapları soldan verilenler (bedbaht kampa dâhil olanlar) Onlar ne bedbaht kimselerdir! Bu, ne felâket bir bedbahtlık!
Bir de yarışta öne geçip, arayı açanlar olacak. İşte bunlardır Allah’a en yakın olanlar.”(Vakıa: 56/1-11)
Hz. Peygamber’in (sav) “beni ihtiyarlattı” buyurduğu surelerden biridir Vakıa suresi. İlk ayetlerinin bir kısmını yukarıda sıraladığımız bu surede çok önemli ikaz ve müjdeler yer almaktadır.
Surede ikisi “ebedi saadeti” kazanmış, biri ise “pişmanlık yurduna” yuvarlanmış üç grup insandan söz edilmektedir.
Kitabı sağ tarafından verilen cennetlikler, kitabı soldan verilen cehennemlikler ve bir de kendilerine “Mukarrebun” ismi verilen yarışta en önde olanlar.
Bir insan Vakıa suresini okuduğunda, tefekkür ettiğinde içinde bulunduğu dünya hayatının sıkıntılarının ne kadar boş ve anlamsız olduğunu apaçık görüverecektir.
Dünyadaki çalışma ve çabalarınız eğer size ebedi âlemin huzur ve mutluluğunu getirmeyecekse ömrünüzü heba etmekten başka bir işe yaramayacaktır.
Kıyamet günü amel defterinizi sağdan almanıza vesile olacaksa dünyanın her bir derdi, sıkıntısı, moral bozukluğu size cennet tadında gelecektir. Öyle ya,
“(Mukarrebun) yarışta önde gidenler ahirette sonsuz nimetlerle dolu has bahçelerde konaklayacaklardır. Onların çoğu öncekilerden bir kısmı da sonrakilerdendir. Onlar altın ve mücevherlerle bezenmiş tahtlarda oturacaklar…
Onların üzerinde karşılıklı olarak yaslanırlar. Etraflarında ihtiyarlamayan, ölümsüz hizmetçiler;Tarifsiz güzellikte bir kaynaktan doldurulmuş, tarifsiz ibrikler ve kupalarla sunulan içecekler…”(Vakıa: 11-23)
Neden bütün bu tarifsiz mükâfatlar?
“Bunlar önceden (dünyada) yaptıklarının bir ödülüdür. Orada ne bir boş laf ne de bir kınayıcı söz duyacaklar. Sadece denilecek ki, selam size, selam… Mutluluklar, mutluluklar…”(Vakıa: 56/24-26)
Dünyanın binbir sıkıntısıyla boğuşan insanlığa Yaratıcı tarafından uzatılan kurtuluş ipidir Kur’an ve onun mübarek sure ve ayetleri.
Yeter ki kul, tamamen dünyevileşen hayatının çilelerinden sıyrılıp kendisini Mevlâ’nın diriltici mesajlarına kulak kesilebilsin. Ne büyük bahtiyarlıklara sahip kılınacak…
Yeter ki kul, hayatını haram yollarda tüketmekten imtina etsin. Rabbinin rahmet deryasını yanı başında hazır bulacak. Bunaltan hayat şartlarının içinde ve bir adım ötesinde, cennetin güzelliklerini müşahede edecektir.
Hz. Peygamber (sav)’in diriltici mesajlarıyla konuyu kapatalım.
“Yedi şey gelmeden önce hayır işlerinde acele edin! Hayırda yarış için neyi bekliyorsunuz?
-Kişinin gelecek umutlarını söndüren fakirliği mi?
-Kişiyi azdırıp yoldan sapmasına sebep olan zenginliği mi?
-Sağlığı ve hayatı mahveden hastalığı mı?
-Bunaklık getiren yaşlılığı mı?
-Ansızın geliveren ve (tevbe imkânınızı elinizden alan) ölümü mü?
-(Hayatınızı zaten kuşatmış olan) Deccal’i mi? (Müslümanı kötülüğe düşüren her araç modern bir deccaldır.)
-Gelmesi daha dehşetli ve sarsıcı olan kıyamet saatini mi bekliyorsunuz hayırda yarışmak için?(Tirmizi, Zühd, 3)
Rabbim hayatını “ebedi saadet yolunda” fırsata dönüştüren mukarrebun zümresinden eylesin bizleri…
Ömrünü heba edip sonsuz pişmanlığa düşenlerden eylemesin…
Kötü gidişata tevbe ile dur deyip güzel bir hayat yaşayanlardan eylesin…