Ekleme
Tarihi: 18 Mayıs 2015 - Pazartesi
“Ben seni seçtim. Şimdi vahyedilene kulak ver. Gerçek şu ki, Allah Benim; Benden başka ilah yok; o halde, (yalnız) Bana kulluk et ve Beni anmak için namaz kıl!”(Taha: 13-14)
Kardeşim birkaç dakikanı verirsen bana,
Bazı gerçekleri tek tek söylerim sana,
Söyleyene değil, söylenene bak atma yabana,
Okumadan çevirme sayfayı önce bir düşün!
“Vakit seher, gün doğuyor yine ve yeniden.Şimdi Hatırla ki, sen de bir zamanlar yokluğun karanlığında kayıptın. Kimsenin adını bilmediği, hatırını saymadığı bir yetimdin.”“İnsan, adı henüz anılmaya değer bir varlık değilken, üzerinden uzun bir zaman geçmedi mi?”(İnsan: 76/1)
Kim yarattı seni, mayanda ne var?
Toprağa üflenen ruh nasıl insana çıkar?
Sen çok farklısın, kim çekti sana ayar?
“Ne var ki bunda” deme, önce bir düşün!
“Şimdi seher vakti, sıyrıl gafletin gecesinden. Sehere aç gözlerini, Rabbine aç kalbini. Uyan, uyan ve zikret seni hiç unutmayan Rabbini. Herkes unutsa bile seni unutmayan Rabbini herkesin O’nu unuttuğu anda secdenle an ve kıl sabah namazını.”
“Vakit öğle, güneş en yüksek noktasında.Tıpkı senin gençliğin gibi. Şimdi gün de bir delikanlı hiç akşam olmayacakmış gibi.” “Taşı sıksam suyunu çıkarırım” diyorsun ya bakıver güneşe senin gençliğin gibi nasıl meydan okumakta karanlığa. Nasıl varlığını hissettiriyor tüm kâinata.
“Allah’tır başlangıçta sizi güçten yoksun yaratan, sonra bu zayıflığın ardından sizi güçlü kuvvetli kılan…”(Rum: 30/54)
Yıllar sonra delikanlı ergenliğe eriştin,
Sesin değişti, uzadı boyun, artık geliştin.
Hayatın beleşti, şimdi sorunlarla tanıştın,
Bu gücü, kuvveti kim verdi? İyi bir düşün!
Vakit öğle bak tüm kâinat Rabbine secde etmekte sen secde etmeyecek misin? “Göklerde ve yerde olanların, güneş, ay, yıldızlar, dağlar, ağaçlar, hayvanların ve insanların birçoğunun Allah’a secde ettiklerini görmüyor musun?”(Hac: 22/18)
“O kadar gürültü var ki ortalıkta, kalbinin sesini duyamıyorsun bile, kör olmak üzeresin. Sıyrıl telaşların arasından, yer ayır ruhuna, alnını secdeye değdir. Şimdi öğle namazı vakti.”
“Vakit ikindi oldu, gün ihtiyarladı.Güneş solgun rengini bırakıyor güller üstüne. Hüzün renkli bulutlar sardı göğü. Güneşin saltanatı bitmek üzere.
Hatırla ki, sen de bir ömrün ikindisinde yürüyorsun. Tenin solmakta, gözlerinin feri sönmekte. Hem dalındasın hayatın hem de düşmeye hazırsın. Rüzgâr bekliyor gibisin inceldiğin yerden kopmak için.”
“… Sonra bu güçlü kuvvetli dönemin (gençliğin) ardından tekrar zayıflık ve aksaklığa mahkûm eden Allah’tır…”(Rum: 30/54)
“Kimin ömrünü uzatırsak onu ilk yaratılışına döndürürüz. Hâlâ akıllarını başlarına almayacaklar mı?”(Yasin: 36/68)
İnsan yetmişinden sonra ilk yaratılışına döner,
Beyin damarları kurur, gözünün nuru söner,
Bel ağırır, sırt bükülür, yorgunluk çöker,
Bu kervanlar nereye gitmekte? İyi bir düşün!
“Şimdi ikindi vakti, secdeye koy alnını. Zamanın sahibini selâmla. Rabbinle konuş, dualarını fısılda.” Kaçırma İkindi namazını. Unutma peygamber ikazını:
“Kim ikindi namazını mazeretsiz olarak terk ederse, ailesi ve tüm malı mülkü helâk olmuş gibidir.”(Buhari, Müslim)
“Vakit akşam, gün ölmek üzere.Güneş ışıklarını topluyor eşyanın üzerinden. Kızılca kıyameti kopuyor dünyanın. Kara kefenini giyiniyor gündüz.
Hatırla ki, senin de akşamın olacak bir gün. Ömrünün ışıkları solacak, hayatının perdesi çekilecek. Gelen günün güneşi sana artık doğmayacak.”
“Her nerede olursanız olun, ölüm sizi mutlaka yakalayacaktır. Velev ki tahkim edilmiş yüksek kalelerde (yıldızlara yükselmiş) olsanız bile…”(Nisa: 4/78)
Bir gün gelir minareden salânı verirler senin,
Tacını tahtını toplarsın artık kalkacak gemin,
Burdan bir şey götüremezsin, yalnız kefenin,
Canından çok sevdiklerin nerde? İyi bir düşün!
“Şimdi akşam, herkesin senden uzaklaşacağı ölüm anını hatırla ki, sen de şimdi herkesten ve her şeyden uzaklaşıp Rabbine yanaşasın. Seni, sen yokken de bilen Rabbin sen öldükten sonra da elbet bilecek. Secdeye varıp onu an şimdi çünkü akşam namazı vakti.”
“Vakit yatsı, gün çoktan öldü.Güneş ışıklarını topladı, şimdi gece hükmediyor âleme. Güneşin saltanatı bitti. Renkler ellerini çekti eşyadan; gül soldu, gün soldu.
Hatırla ki, sen de unutuluşun kara gecesinde yuvarlanacaksın. Belki bir adın bile kalmayacak geride.”
“Onlar geride nice bahçeler, pınarlar, ekinler, güzel konaklar, zevk ve sefasını sürdükleri nice nimetler bırakmışlardı. Bu böyledir; onları başka bir millete miras bıraktık. Onlar için ne gök, ne yer ağladı ve onlara mühlet te verilmedi.”(Duhan: 44/ 25-29)
Ben şimdi nerdeyim? Adım mezar taşında,
Dağıldı sevdiklerim, ne dertler var başımda,
Mazeretler tükendi, gerçekler gün yüzüne,
Eller, ayaklar şahit, bugün itibar yok sözüme.
Yatsı namazını kılmadan yatağa girme. Bilemezsin belki gözlerini bir daha mahşerde açarsın. Sakın “yarın yaparım deme!” belki yarını göremezsin.
Ve düşün inceden inceye! Yalnız kaldığında, başını yastığına koyduğunda düşün! Beş vakit namaz kılmamakla kendine ne büyük haksızlık yaptığını düşün! Kendini nasıl bir nimetten mahrum bıraktığını düşün!
Not: Parantez içi bilgiler (Namazzamanı.net)’ten alıntı yapılmıştır. Ayet ve şiirler tarafımdan düzenlenmiştir.