“Siz, insanlar için çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz. İyiliği emreder, kötülükten men eder ve Allah’a iman edersiniz…”(Ali İmran: 3/110)
Bir milletin sahip olduğu maddi ve manevi kaynakların tümüne “milli güç” denir.
“Yetişmiş insan gücü” milli gücün omurgasını oluşturur.
Bir milletin tarih sahnesinde varlığını sürdürebilmesi “milli gücü” oluşturan maddi manevi tüm unsurların birbiriyle kenetlenmesi, desteklemesine bağlıdır.
“Yekpare çelikten bir bina gibi…”(Saf: 61/4)
“Saffen” kelimesi dini anlamda milli gücü ifade etmektedir ve “birden fazla şeyin aynı hizaya gelmesi, bir bütünü oluşturan parçaların yan yana dizilmesi” demektir.
“Yan yana, omuz omuza, gönül gönüle” bağlanarak “üzerine düşen görevi en üst seviyede yerine getirme çabası…”
“… (Fikren, ruhen, kalben) Bölünüp parçalanmayın/birbirinizle çekişmeyin yoksa yılgınlığa düşer de rüzgârınız esmez olur!”(Enfal: 8/46)
Peygamber Efendimiz (sav), Namaz ibadetinde bile müminlerin saf düzenine hassasiyetle dikkat eder, birinin ileri ötekinin geri durmasına, aralarında boşluk bulunmasına asla müsaade etmezdi.
Aradaki boşluk yüreklerde boşluk meydana getirmesin diye…
İslam, manevi anlamda kardeşlik duygusuna, birlik beraberlik şuuruna zarar veren “kin, nefret, haset, gıybet, sevgisizlik” gibi davranışları haram kılmıştır.
Birlik ve beraberlik bugün en çok ihtiyaç duyduğumuz güçtür. “Toplu vurdukça yürekler onu top sindiremez.”
Hangi meslek grubundan olursa olsun her birimiz bir vücudu oluşturan organlar gibiyiz.
Bir vücudun hiçbir organı fazlalık, gereksiz ve önemsiz ve de işlevsiz olmadığı gibi bir milleti oluşturan fertlerin hiçbiri gereksiz değildir.
Peygamber Efendimiz (sav) bu hakikati şöyle ifade etmiştir:
“Birbirini sevmede, birbirine acıma ve birbirini koruma konusunda müminler bir vücuda benzerler.”(Buhari, Edep, 27)
Dün millet olarak kahraman Mehmetçiğimizin ülkemiz içinde ve dışında düşmanlarımıza karşı gösterdiği yiğitliği konuşuyor, onlarla gurur duyuyorduk.
“Barış Pınarı, Fırat Kalkanı, Zeytin dalı Harekâtı ve Bahar Kalkanı Harekâtı” millet olarak bizi birbirimize kenetledi ve zafere taşıdı.
Sonrasında bir “Elâzığ depremiyle” sarsıldık. Milletimizin tüm bireyleri maddi manevi güçlerini birleştirdi ve “kanayan yaralara merhem oldu.”
“Yekpare çelikten bir bina gibi…”
Bugün bir başka “kahraman grubu” izliyoruz. “Kovid-19” ile mücadele eden yiğit doktor, hemşire, hastabakıcı kısaca “Sağlık Ordusunu” sahnede görüyoruz.
Millet olarak adeta “cepheden cepheye koşuyor ve her defasında başka bir ordumuzu, güç unsurunu” devreye sokuyoruz.
Tüm düşmanlarımıza karşı bir “kıyamı” gerçekleştiriyoruz. Nöbetleşe bir kıyam…
Cephede maddi manevi düşmanla fiili mücadele edenler canları pahasına tüm imkân ve kabiliyetlerini ortaya koyarken, cephe gerisinde kalan çocuğundan yaşlısına topyekûn bir millet “maddi manevi tüm güçlerini” seferber etmiştir.
Gönüllü bir ordu “Vefa Sosyal Destek Grubu” adıyla ihtiyacı olan kim varsa ihtiyacına koşuyor tıpkı Efendimiz (sav) zamanındaki “Erdemliler topluluğunun” üstlendiği vazifeyi ifa ediyor.
Millet olmak işte budur.
“İnsanlık için çıkarılmış en hayırlı ümmet” olmak işte budur.
İnsan vücudunda milyonlarca mikrop bulunmaktadır. “Bakteri ve mikroplar da” sağlam bir vücut için vazgeçilmez bir değerdir.
Yeter ki “Kovid-19” gibi yaşadığı vücudu öldürmeye kalkmasın. “Yaşadığı bedenin/milletin değerlerine ihanet etmesin.”
Kimin ne için ve kim için çalıştığını Allah elbette biliyor.
“(Unutmayın ki Allah kimin bozguncu kimin iyiliksever olduğunu bilmektedir.) Kaldı ki Allah fesatçılık yapanı ıslah edenden ayırmasını bilir.”(Bakara: 2/220)
Rabbim tüm maddi manevi hastalıklardan milletimizi korusun inşallah…