Ekleme
Tarihi: 29 Aralık 2014 - Pazartesi
“Ey Rabbimiz! Biz kendimize zulmettik. Eğer Sen bizi bağışlamaz, bize merhamet etmezsen, kesinlikle biz hüsrana uğrayanlardan olacağız!” (A’raf: 7/23)
İman, bir insanın sahip olabileceği nimetlerin en büyüğüdür. Mümin olduğunu iddia etmek, sebep ve sonuçları bakımından çok büyük bir iddiayı ileri sürmek demektir. İman ile imansızlık arasında ebedi mutluluk ile sonsuz kaybediş kadar büyük bir fark vardır.
Bu sebeple Müslüman, her an bir muhasebe içinde olmalıdır. Mümin olmak gibi çok büyük bir iddiayı kendi adına ortaya koyduğuna göre, düşüncelerinden sözlerine, niyetlerinden fiillerine kadar sergilemiş olduğu her davranış iman sözünü doğrulamalıdır.
Çünkü iman ile davranış uygunluğu olmazsa kendimizi kandırmaktan başka bir şey yapmış olmayız. Yüce Rabbimiz (cc) bu konuda şöyle buyurmaktadır:
“Yavrucuğum! Yaptığın iş (iyilik veya kötülük), bir hardal tanesi ağırlığında bile olsa ve bu, bir kayanın içinde veya göklerde yahut yerin derinliklerinde saklı bulunsa, yine de Allah onu (senin karşına) getirir. Doğrusu Allah, en ince işleri görüp bilmektedir ve her şeyden haberdardır.” (Lokman: 31/16)
Bu ilahi hakikat biz Müslümanlara “Hesaba çekilmeden önce kendinizi hesaba çekin!” ikazını yapmaktadır. Sonsuz âlemde sınırsız pişmanlık içine düşmemek için hayatımızın muhasebesini devamlı yapmalıyız.
2015 yılıyla ilgili hayal ve beklentilerimizi ortaya dökmeden önce 2014 yılının gerek kişisel hayatımızda gerek toplumsal hayatımızda “İslâm adına” bir muhasebesine oturmalıyız. Bu muhasebeyi yapmazsak “azaba doğru sürüklenirken cennet hayaliyle coşup eğlenen sarhoş durumuna düşeriz.”
Âdem ve Havva’nın “Ey Rabbimiz biz kendimize zulmettik!” diyerek söze başlamaları hayatlarında kötü gidişin son bulmasını sağladı. “Zararın neresinden dönülürse kârdır” anlayışını bize öğretti.
Aynı soruyu kendimize sormalıyız:
-Kendimize zulmetmeye, yazık etmeye daha nereye kadar devam edeceğiz?
-İnançta yozlaşmaya nereye kadar devam edeceğiz? İmanımızın kalitesini sorgulamayacak mıyız? Nefsimizle hesaba oturmayacak mıyız?
-Giyim-kuşamda, davranışlarda, ahlâk anlayışında daha nereye kadar savrulacağız? Bize ait olmayan gelenek-görenek, örf ve adetlere nereye kadar sahip çıkacağız?
-Mutluluğu Allah’ın haram kıldıklarında aramaya ne zamana kadar devam edeceğiz? Nefsimizi haramlarla tatmin etme arayışından ne zaman vazgeçeceğiz?
Âdem ve Havva’nın: “Ey Rabbimiz! Sen bizi bağışlamaz, bize merhamet etmezsen, kesinlikle biz kaybedenlerden olacağız!” serzenişini musalla taşında mı yapacağız?
“Kesinlikle kaybedenlerden olacağız!”
Hüsran: Dünya ve ahiret mutluluğundan mahrum kalıp ziyana uğramak, nefsin helak olması, ömrün boşa geçmesi demektir.
“Allah, insana, dünyaya gelirken “Ömür sermayesini” emanet olarak verdi. İnsan dünya hayatında bu sermayeyi kullanarak “Ebedi mutluluk yolunda azık hazırlamalıdır.” Ölümle birlikte Allah insandan ömür sermayesini geri alacaktır.
İnsan başta karşılıksız olarak aldığı sermayeyi geri verdikten sonra hesaba oturulacak. “Sermayenin dışında bir kâr (iyilik) elde etmiş ise ebedi kurtuluşa erecek, zarar ettiği, yani sermayeyi erittiği ve zayi ettiği ortaya çıkarsa bu durum kendisi için apaçık bir hüsrana, kaybedişe dönüşecektir.” (Elmalılı Tefsiri)
Küçük bir hesaba oturalım:
“2014 yılında “namaz kılmayan” bir Müslüman ne kadar zarar etmiştir?”
-Günde 5 vakit namaz: 365 X 5 = 1.825 (Namaz)
-Günde 40 rekât : 365 X 40 = 14.600 (rekât)
-Her rekâtte 1 rükü : 14.600 (Rüküyü terk ettik)
-Her rekâtte 2 secde : 29.200 (Secde) (Kulun Rabbine en yakın olduğu an)
Evet, Namaz kılmakla her şey düzelmiyor ancak “İmanın en büyük ispatı Namazdır.” Sadece namazda bu kadar “kendimize yazık ediyorsak gerisini hesaplayalım artık”
Namaz örneğini vermemin sebebi, somut olmasıdır. Bunu ortaya koyunca hemen karşımıza “Maun suresini” koymasınlar.
Maun suresi Namaz kılanlara “büyük bir ihtar” ise, hiç kılmayan Müslümanlara “Hesabını veremeyecekleri bir sorumluluğu” hatırlatmaktadır.
Evet, 2014 yılındaki kayıplarımızı iyi muhasebe etmeliyiz. Tüm Müslümanlar bunu yapmalıdır. Hepimiz yapmalıyız. Bir mümin için “Allah rızası en büyük hedef, en yüce makamdır.”
“…Allah rızası (cennet ve makamlarından bile) daha büyük bir mutluluktur. İşte budur muhteşem zafer, büyük kurtuluş!” (Tevbe: 9/72)
Merhum Ziya Paşa:
“Eyvah bu bâzîçede bizler yine yandık.
“Zira ki ziyan ortada bilmem ne kazandık.” (Eyvah bu oyunda yine biz yandık, çünkü kayıplar ortada, bilmem ne kazandık?)
“Ey Rabbimiz! Üzerimize sabır yağdır, ayaklarımızı İslâm yolundan kaydırma…” (Bakara: 2/250)