“Doğrusu Allah, Kendi davası uğrunda (tuğlaları ve bütün parçaları) sanki birbirine (kurşunla) kenetlenmiş bir bina gibi saf bağlayarak
(İrtibatlı, intizamlı ve itaatli bir teşkilat şuuruna ve ordu disiplini sorumluluğuna sahip olarak cihad edip) savaşanları sever (ve destekler.)”(Saf: 61/4)
Böylesi bir Cuma gününde bir Müslümanın; bir vaiz, bir akademisyen, bir imam, bir cemaatin “en önemli sohbet konusu” elbette Gazze olmalıdır.
İman bunu gerektirir. Eşi görülmemiş bir katliam yaşanırken “yaralı bir köpek yavrusu için yarım saat üzüntü bildiren” zavallı muhabir durumuna düşmemeliyiz.
Dünya kupasında oturdukları tribünlerde çöp bırakmayacak kadar temiz, disiplinli, çevreye duyarlı ama katliama sessiz kalan Japonlar durumuna düşmemeliyiz.
Medeniyetin beşiği diye haklarında methiyeler dizilen “tek dişi kalmış canavar” Avrupa’nın ikiyüzlülüğüne düşmemeliyiz.
Bölünmüş, paramparça edilmiş, mezhebi ayrılık rüzgârların önünde tüm ağırlığını kaybetmiş, sahip olduğu potansiyelin farkında olmayan Arap coğrafyasını dile getirmeye bile gerek yok…
Küçük bir kasabanın –şimdilik- bir atom bombası gücünde zulme maruz kalması sözün bittiği yerdir. Yıkılan sadece mabetler, hastaneler, okullar, sığınma evleri değil yıkılan insanlığın gelecek umududur.
Ölüm indirmede gökler, ölü püskürmede yer;
O ne müdhiş tipidir: Savrulur enkaaz-ı beşer...
Bugün insanlığın onur ve haysiyetini ayakta tutan sadece “Gazze’de” yaşayan çocuklar, gençler, anne-babalar, mücahitlerdir. Selam olsun o Allah erlerine…
Uzakta bir Müslüman olarak neler yapabilirim? Mazlumlar için, kendim için, zalimler için yapabileceğim hiçbir şey yok mu? Elbette vardır.
“Sizden biri bir kötülük görürse onu eliyle düzeltsin! Buna gücü yetmiyorsa diliyle müdahale etsin! Buna da gücü yetmiyorsa kalbiyle buğzetsin!
Bu ise imanın asgari/en zayıf noktasıdır.”
Neler yapabilirim, yapmalıyım?
1-Tövbe istiğfar etmeliyim:
İki milyar Müslüman olarak ve ben de onlardan biri olarak “Allah yolunda var gücümle cihad edemediğim için”(Hac: 22/78) hem kendi adıma hem Ümmet-i Muhammed adına bolca tövbe istiğfar etmeliyim.
2-Gıpta etmeliyim:
Şu Filistinli çocukların, gençlerin, kadınların “ölüme meydan okumasına, şehadete bu kadar hazır olmasına, cesaretine” gıpta ederim.
3-Dua etmeliyim:
“Duanız olmasa Rabbim size ne diye değer versin”(Furkan: 25/77) ayeti kerimesinin açtığı rahmet ve umut kapısından istifade ederek mazlum kardeşlerime bol bol dua ederim. Dua başlı başına bir ibadettir.
4-Beddua etmeliyim:
“Ey Rabb’im!” diye yalvardı, “Yeryüzünde (numunelik) bir tek kâfir bile bırakma!” (Bunları yok ettiğin gibi, diğer zalimleri de azabınla kahreyle!) diye beddua eden Nuh aleyhisselam gibi zalimlere beddua ederim.
5-Dert etmeliyim:
“Bizi engelleyebilecek hiçbir güç yoktur” diyen Siyonist, bebek katili, katliamcı İsrail bu gücü nereden buluyor diye dert etmeliyim. “İsrail bu gücü ABD veya Avrupa’dan değil Müslümanlardan alıyor” diyenler haklı galiba… Yusuf İSLAM öyle diyor:
“Müslüman coğrafya bu parçalanmışlığı yok edip bir birlik oluşturamazsa, kenetlenmezse feryat figanlar hep Türkçe, Kürtçe, Arapça, zafer çığlıkları ise İngilizce ve İbranice olmaya devam edecektir.”
6-Boykot etmeliyim:
İsrail menşeli ve onlara destek veren kurum ve kuruluşları boykot ederim. O mallarda velev ki, “cezbedici indirimler dahi olsa” satın almam…
Biraz daha düşünsek aslında çok şeyler yapabiliriz. Yeter ki bizde iman bilinci, dava bilinci, aidiyet duygusu ve kardeşlik hukuku canlı kalsın…
Yeter ki kalbimiz onlarla beraber atsın…