“Müminler kesinlikle kurtuluşa ermiştir.
Onlar emanetlere ve verdikleri sözlere riayet ederler…”
(Müminun: 23/1, 7)
“Emanete riayet etmeyenin imanı yoktur (kemale ermemiştir.)”
(İbn Hanbel: III/134)
Camiler 01 Temmuz 2024 itibarıyla yeniden çiçek açacak Elhamdü lillah. Müslümanlar olarak tüm hayal, hedef ve enerjimizi “Yaz Kur’an Kurslarından” azami istifadeye yöneltmeliyiz. “Emanet ve merhamet seferberliğine” çıkmalıyız.
Sahaya/müsabakaya çıkarken ellerini açıp dua eden, başarıyı Rabbinden bilen, şükür secdesine kapanan, elini kalbine koyup şehadet parmağıyla Yüce Kudreti işaret eden, “Ben Allah’a tevekkül ediyorum” diyebilen,
Akranları elindeki akıllı telefonla sosyal medyada zaman öldürürken rahlesinin arkasında ileri geri sallanarak Allah kelamını hıfzetmeye çalışan,
Mazlum ve mağdur insanlara yardım edilmesini isteyen vasiyetini cebinde taşıyan, ezan sesi duyduğunda camiye yönelen, büyüklerine saygılı, küçüklerine şefkat ve merhametli çocuklar ve gençler nereden geldiler? Nasıl yetiştiler? Kim yetiştirdi bu cevherleri?
Başlarına nereden geleceği belli olmayan ölüm yağarken bile metanetini kaybetmeyen “Allah bize yeter O ne güzel vekildir” İlahi hakikatini haykıran Gazzeli çocukları kim, nasıl yetiştirdi?
Kimin emeği varsa Allah onlardan razı olsun. Şu kirlenmiş, yozlaşmış, değerlerini kaybetmiş, bencilleşmiş dünyada “gökteki yıldızlar gibi” insanlığın umudunu canlı tutan yiğit çocuklara, gençlere selam olsun.
“Emanet ve merhamet bilinciyle hareket eden” ailelerin başarısıdır bu. Biliyoruz ki her çocuk İslâm fıtratıyla/Müslüman bir kimlikle ve günahsız olarak dünyaya gelir. Efendimizin ifadesiyle (sav) “Sonra anne babası onu (kendi inançlarına göre) Hristiyan, Yahudi ya da Mecusi yapar.”(Buhari)
Aile en büyük okuldur. Değerler eğitimi aile hayatında başlar ve devam eder. Eğitimcilerin tekrar tekrar hatırlattığı şu husus da önemlidir. “Çocuğunuzun ayağına batan diken ya sizin ektiğiniz ya da (başkalarının ektiği ama) sizin çekmediğiniz dikendir.”
Emanet, “güvenilen bir kimseye koruması için geçici olarak verilen şey” demektir. Bu manada insanoğlunun sahip olduğu her şey emanet mesabesindedir. Emanet her ne ise zamanı geldiğinde geri alınacaktır.
Askeriyede olduğu gibi “emanet edilen şey her açıdan emanet edilen kişiye zimmetlenmiştir.” Emanetin başına gelecek en küçük bir zararın hesabı mutlaka sorulacaktır.
Bu can bu bedende emanettir. İman değerleri emanettir.
Bedenimiz, maddi nimetler emanettir.
Eşimiz, çocuklarımız emanettir. Onların maddi ihtiyaçlarını karşılamada olduğu gibi manevi/inanç ihtiyaçlarını karşılamaktan da sorumluyuz. “Kendinizi ve aile efradınızı cehennem ateşinden koruyunuz” emri bu hakikati hatırlatır bize…
“Çocuklarınız yedi yaşına geldiklerinde onlara namaz kılmayı öğretin…” peygamber tavsiyesi asla yabana atılmamalıdır.
Müslümanlar olarak bugün kaybettiğimiz değerlerden biri de “emanet bilinci” dir. Bize ikram edilen maddi-manevi her nimetin emanetçisi olduğumuzu unutuyor sahibiymiş duygusuna kapılıyoruz.
Bu sahiplenme derinleştikçe “merhamet” duygusunu da kaybediyoruz.
Bu hayat benim değil mi, istediğim gibi yaşarım. Bu mal benim değil mi istediğim gibi harcarım. Bu kadın benim değil mi ister söverim ister döverim. Bu para, bu evlat, bu araba, bu hayvan, bu beden, bu güç, bu kudret… benim olduğuna göre üzerinde istediğim gibi tasarrufta bulunurum kimse karışamaz!!!
Maalesef hiçbiri senin değil. Sahip olduğun her şey sana “emanet olarak verilmiştir.” Yanlış yaparsan “emanete hıyanetten” yargılanacaksın demektir.
Şimdi “Yaz Kur’an Kursu” zamanı. Ailece diğer tüm planlarımızı buna göre ayarlamalı, çocuklarımızı ikna etmeli, motive etmeli, teşvik etmeliyiz.
Dehşeti maziyi getir yadına,
Kimse yetişmez yarın imdadına,
Merhametin yok diyelim nefsine,
Merhamet etmez misin evladına….
Unutmayalım ki, “Merhamet etmeyene merhamet edilmez.” Bugün çocuklarımızın elinden tutup camiye getirmezsen yarın tutacak bir el aradığında elin havada kalır…
Hepimize hayırlı olsun inşallah…