“(Ya Rasulellah!)
Bazen içimizden öyle şeyler geçiyor ki, onları söylemektense kömür kesilinceye kadar yanmayı veya gökten yere atılmayı tercih ederiz. (Bu vesvese bize zarar verir mi?”
“Hayır, bu gerçek imanın ta kendisidir.”(Müslim, İman, 209)
Zaman değişti. Gençler de değişti, gelişti.
Bizim zamanımızda yanlışa itiraz etmek şöyle dursun doğru bildiğimiz şeyi bile ifade etmekten çekinirdik.
Abdullah b. Ömer’in dediği gibi “cevabın ne olduğunu biliyordum ama utandığımdan söyleyemedim” modundaydık…
Büyükler bizim için “en doğru olanı” düşünmüş hazır yemek gibi önümüze koymuş ne diye kafa yoralım ki.
Ya içimizde kopan fırtınalar, cevapsız kalan sorular, bastırmakta zorlandığımız feryatlar ne olacak? Soru sorma hakkımız ne olacak?
“Aman söyleme, aman itiraz etme dinden çıkarsın!”
Çoğu zaman ölünceye kadar devam eden “bir uçurumun kenarındaymış gibi/pamuk ipliğine bağlı bir kulluk”(Hac: 22/11) ile hayatı idame ettirmek denir buna.
Günümüz gençliği bu ezikliği yenmiş gözüküyor. Düşündüğünü pat diye söyleyiveriyor hem de her konuda. Sözün ucunun itikat açısından nereye vardığını hesaba katmadan.
“Ama eğip bükmeden mertçe, dürüstçe…”
Ayıkla şimdi pirincin taşını.
Bu cüretkârlığı nasıl yorumlamalı, gençler hakkında ne hüküm biçmeli?
Dededen kalma/taklidi bir Müslümanlık anlayışıyla hareket ettiğimizde hüküm bellidir. “Gençler deist oluyor. Eyvah! Din elden gidiyor…”
Kendimizi (hâşâ) bu dinin sahibi yerine koyup, elimize de sanal bir “iman ölçer” alıp gençler hakkında boyumuzdan büyük laflar ediyoruz.
“Kalbini açtın da baktın mı iman var mı yok mu diye?”(Ebu Davud, Cihad, 95) Peygamber ikazını duymazlığa vererek…
“Bütün toptancı yargılar çürük ve tehlikelidir” diyor Montaigne.
Evet, sahip çıkamadığımız için şeytan ve şeytani düzenlerin pençesine düşüp inanç değerlerini kaybeden gençler elbette vardır.
Bilerek ve isteyerek “Agnostik, ateist, deist, satanist” olanlar vardır. Kendileri bunu açık açık ifade ediyorlar. “Dinde zorlama yoktur.”(Bakara: 2/256)
Allah hidayet versin ne diyelim.
Ancak hepsini aynı kefeye koymamalıyız. Koyamayız.
“Bütün gençler, bütün İmam-Hatip öğrencileri, İlahiyatta okuyanlar…” şeklinde kurduğumuz cümlelerle “kendi ellerimizle kendimizi/çocuklarımızı tehlikeye atmış oluyoruz.”(Bakara: 2/195)
Ve en önemlisi de, böyle yapmakla sorumluluktan çıkmış olmuyoruz.
Uyanıklığa vererek “Allah’tan kaçıp kurtulabileceğinizi sanmayın!”(Ankebut: 29/22)
Selam olsun Hakikati arayanlara…
Selam olsun Hakikati anlamak için çaba harcayanlara…
Selam olsun Hak erlerine…