“Sonra bu Kitabı kullarımızdan seçtiklerimize (Ümmet-i Muhammed’e) miras bıraktık.
Onlardan bazıları (kendilerine emanet edilen mirasa) gereği gibi sahip çıkmayıp nefislerine zulmettiler.
Kimileri bunlardan daha iyi durumda, Müslümanca dengeli bir hayatı yaşamaya çalıştılar.
Kimileri de Allah’ın izniyle hayır ve iyiliklerde en önde giden gayretli Müslümanlardır. İşte en büyük fazilet/üstünlük/en büyük erdem bunların yaptığıdır.
(Hayır ve iyilikte önde giden) müminlerin mükâfatı, ebedi huzur ve mutluluk diyarı olan Adn cennetleri olacaktır. Onlar oraya girecek ve altın bileziklerle, incilerle süsleneceklerdir. Elbiseleri de hâlis ipekten olacaktır.
Bu muhteşem nimetlerle karşılaşınca, “Bizi o müthiş Hesap Gününde her türlü sıkıntı, endişe ve üzüntüden kurtaran Allah’a hamd olsun!” diyecekler, “Rabbimiz gerçekten de çok bağışlayıcıdır, bütün iyiliklerin karşılığını cömertçe verendir!”(Fatır: 35/32-34)
Zülkarneyn Aleyhisselam ordusuyla gece yolda giderken ordusuna “ayağınıza takılan şeyleri toplayın!” diye emir verir. Ordu bu emri duyunca;
İçlerinden bir grup:
-“Çok yürüdük, çok yorgunuz.” Gece vakti bir de ayağımızı takılan şeyleri toplayarak boşuna ağırlık mı yapacağız? Hiçbir şey toplamayalım diyerek emre karşı geldiler.
İkinci grup ise;
-“Madem Komutanımız emretti, birazcık toplayalım,” emre muhalefet etmeyelim. Zira ordunun komutanına itaat etmek gerekir diyerek az bir şey topluyorlar.
Üçüncü grup ise;
-“Komutanımız bir şeyi boşuna emretmez.” Muhakkak bildiği bir şey vardır. Bir hikmete mebnidir diyerek bütün abalarını ağzına kadar doldururlar.
Sabah olduğunda bir baktılar ki, meğer bir altın madeninden geçmişler de, ayaklarına değen şeylerin altın olduğunun farkına varamamışlar. Bunu anlayınca:
Hiç almayan birinci grup;
-“Ah niçin almadık? Vay başımıza gelene! Nasıl dinlemedik komutanımızın sözünü? Keşke alsaydık! Bir tane bari alsaydık!” diyerek pişman oldular.
Az alan ikinci grup ise;
-“Ah ne olaydı da biraz daha fazla alsaydık!” Ceplerimizi, abalarımızı hınca hınç doldursaydık diye sitem ettiler kendilerine.
Çok alan üçüncü grup ise:
“Keşke gereksiz, lüzumu olmayan eşyalarımı atsaydık da daha çok toplasaydık!” Her şeyimizi doldursaydık! Diyerek herkesten çok almalarına rağmen onlar da üzüldüler.
Aynen bunun gibi, şu misafirhanede ebediyete giden bir yolcu olduğunu unutup, bu dünyayı ebedi mekân gibi algılayanlar, dünyanın geçici heveslerine talip olanlar çok üzülecekler çok…
“Özgürlüğüm, modam, kendi hayatım, istediğim gibi takılırım kimse bana karışamaz!” Havasında “iman değerlerini hiçe sayanlar” kendilerine nasıl yazık ettiklerini orada anlayacaklar.
“Günah işlemeyi hayat tarzı haline getirenlerin, Hesap Günü Rablerinin huzurunda pişmanlık ve utanç içinde başlarını öne eğerek şöyle yalvardıkları zamanki acıklı hallerini bir görseydin!”(Secde: 32/12)
Mümin olduğu halde sevabı az olan;
-“Keşke biraz daha sevap işleseydim de, biraz daha ikrama mazhar olsaydım! “İbadetlerimin sevabı günahlarımı yok etmek için heba oldu gitti!”
Mümin olup çok sevabı olan ise;
-“Keşke “daha yüksek makama”(Yunus: 10/2) yükselecek daha güzel amellerim olsa!” diyeceklerdir.
Neticeyi bir ayet mealiyle bağlayalım:
“(Ey Kullarım!) Kendiniz için güzel ameller takdim edin! Allah’a karşı gelmekten sakının! Sonunda O’nun huzuruna çıkacağınızı unutmayın! Müminleri müjdele!”(Bakara: 2/223)
Rabbim, ilahi ikramlarla müjdelenecek bir hayat yaşamayı nasip etsin…