Ekleme
Tarihi: 13 Ağustos 2014 - Çarşamba
“Dünya hayatına dalarak dinlerini oyun ve eğlence haline getiren kimseleri kendi haline bırak! (bocalayıp dursunlar!) Fakat şunu da onlara hatırlat ki, her insan işlediklerine karşılık ipotek altına alınacak ve kendisini Allaha karşı ne koruyacak ne de kayıracak kimsesi olacaktır...” (En’am: 6/70)
Bir yayla şenliklerinde Samsun İl Müftüsü Yrd. Doç. Dr. Hayrettin Öztürk “bir kısım Müslümanları ŞOK eden (!)” şu konuşmayı yapmıştır:
“Eğlencelerimizi yapalım ama kadınlı-erkekli karışık yapmayalım! Bunu söylemek benim görevim!
Sizi uyarmazsam bana da hesabını Allah (cc) sorar. Yanınızdaki kardeşiniz bile olsa kadınlı erkekli el ele tutuşup horon oynayamazsınız!
Kadınların kendi aralarında horon oynamalarının İslâm’a göre hiçbir sakıncası yoktur. Kendi aralarında oynarlar, kendileri izlerler!
Samsun Müftüsü olarak ben bile izleyemem kadınların o horonunu. Siz hiç izleyemezsiniz. Demek ki kadın oynayacak kadınlar izleyecek. Erkek oynayacak, kadın – erkek izleyecek!
Kadın-erkek karışık şekilde oyun oynamak İslam’a göre haramdır ve hesabı vardır. Türküler de müstehcen olmayacak!”(Medya)
Ne tepkiler, ne tepkiler! Hakaretler, küfürler, iftiralar, ithamlar…
Bu konuşma üzerine katılımcılar arasında yapılan röportajda ilginç yorumlar vardı. Bir davranışın haram veya helal olmasını “niyete” bağlayanlar vardı. “Niyet iyiyse sorun yoktu?”
Bir başkası büyük bir çoğunluğun duygularına tercüman olarak şunu söyledi: “Bu hoca hangi kitaba inanıyor? Bizim kitapla onunki farklı galiba!”
Bu ve benzeri eleştiriler aklıma yukardaki ayet-i kerimeyi getirdi. Biraz inceleyip irdeleyince şu önemli hususlar ortaya çıktı.
AYETİ TAHLİL EDELİM!
“Dünya hayatına dalarak dinlerini oyun ve eğlence haline getiren kimseleri kendi haline bırak! (bocalayıp dursunlar!) Fakat şunu da onlara hatırlat ki, her insan işlediklerine karşılık ipotek altına alınacak ve kendisini Allaha karşı ne koruyacak ne de kayıracak kimsesi olacaktır...”(En’am: 6/70)
“Kendi haline bırak!” (Onları bırak, yesinler, eğlensinler ve boş ümit onları oyalayadursun, yakında bilecekler!)(Hicr: 15/3)
“Dinlerini oyun ve eğlence haline getirenler!” Bir kısım insanların demek ki, dinleri var ama dinlerini oyun ve eğlence edinmişlerdir. Bu nasıl olur? Dinin emir ve yasaklarını kendi arzularına göre yorumlar, kendi düşüncelerine göre fetva verir, haramı helal, helali haram kabul ederler.
Bir günahı topluca işlemenin o günahı helal yapacağını zanneder, din hakkında ileri-geri konuşur, helal ve haramı niyete bağlarlar.
“Oyun ve eğlenceyi, geçici zevklerini din haline getirenler” Ayet bu şekilde de tefsir edilmiştir. (Razi, Semerkandi, Muhammed Esed)Bu nasıl olur?
“Zevk ve eğlenceyi “hayatlarının ana gayesi” haline getirmek onu dinleştirmek demektir. Bu tip insanlar, geçici zevk ve eğlencenin peşinde koşmayı “tutku” haline getirmişlerdir.
Bir şeyi tutku haline getirmek kendini ona adamak demektir. Kendini adadığı şeyin uğruna feda edecek demektir. Bunun anlamı da onu ilahlaştırmaktır.
Bu tip insanlar için ruhi ve manevi değerlerin hiçbir anlamı yoktur. Bir şey zevk veriyorsa, o ahlâki demektir. Ahlâkın ölçüsü zevk, eğlence ve oyundur. Bunların dışında aranacak olan evrensel değerlerin bir manası yoktur.”(Prof. Bayraktar Bayraklı)
“Dünya hayatının aldattığı kimseler” Dünya hayatının aldattığı kimseler dinlerini oyun ve eğlence edinirler. Dinlerini oyun ve eğlence edinenler, dünya hayatına aldanırlar.
“Bu kimselere Kur’an ile öğüt ver!” Çünkü en yüce olanın sözünden öğüt almayacak kadar kendini kaybedenlere başka hiçbir nasihat kâr etmez. “Sen benim tehdidimden korkanlara bu Kur’an’la öğüt vermeye devam et.”(Kaf: 50/45)
“Her insan işlediklerine karşılık rehin tutulacaktır.” Dünya hayatına aldanarak oyun ve eğlenceyi din, dini oyun ve eğlenceye çevirenlere Kur’an’la hatırlat ki, bunun ahirette bir hesabı vardır. Her insanın akıbetini dünyada yaptıkları şeyler belirleyecektir.
“Onun için Allah’tan başka ne bir dost vardır, ne de bir şefaatçi” Bu dünyada Allah’tan başka şeyler uğruna hayatlarını feda edenler orada dostsuz ve yalnız kalacaklardır.
“Ve kendisinin kurtulması için en yüksek fidyeyi verse bile ondan kabul edilmez.” İnsan, bu dünyadaki kulluğuyla kendini kurtarmalıdır. Dinlerini oyun ve eğlenceye, oyun ve eğlenceyi din haline getirenler ahirette kurtuluş için her şeyini feda etmek isteyecek ancak asla kabul edilmeyecektir.
SONUÇ:
1-Müslüman toplumu olarak birçok Haramı örf, adet, gelenek haline getirmiş, dört elle korumaya çalışmaktayız. Kur’an ve sünnetin onaylamadığı her örf, adet ve gelenek batıldır ve derhal terk edilmelidir.
2-Müslüman toplumlarda yaygın hale gelen kadın-erkek karışık eğlenceler, düğünler, oyunlar, denize girmeler, festival ve şenlikler birçok yönleriyle, kıymetli Müftümüzün dediği gibi Haramdır. “Müslüman erkeklere… Müslüman kadınlara söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar! Irz ve iffetlerini korusunlar!” (Nur: 24/30, 31)
3-Haram olan şey, bu etkinlikler (Düğün, horon, yüzmek, eğlence, şenlik, müzik) değil, bu etkinliklerde kadın-erkek mahremiyetinin gözetilmemesidir. Şehvet duygularını harekete geçiren söz ve davranışlardır.
4-“İyi niyet haramı helal yapmaz!” Yani kalbinizin ne kadar temiz olduğunu ortaya koyma gayretine girmeye, ne kadar dindar olduğunuzu ispata kalkmanıza gerek yoktur.
5-Bir haramı çok kimsenin işlemesi onu helal kılmaz. “Bu kadar insan şimdi…” diye itiraza gerek yok. Ne kadar çok insan işlerse işlesin haram haramdır.
6-Haramları savunmak, haram işlemekten daha büyük günahtır. Müslüman haramı, günahı savunmaya kalkışmamalıdır. Bu, imansızlığa açılan bir kapıdır.
7-Müslüman’a düşen “Allah’ın kitabıyla uyarıldığında” hemen savunmaya geçmek, tepki göstermeye çalışmak değil, “eksikliğini düzeltme” yoluna girmektir.
Bu vesileyle, öylesine kalabalık bir yayla şenliğinde “Ya insanların hoşuna gitmezse” endişesi taşımadan, “Emr-i Bil Maruf” yapan ve “Allah Teâlâ’nın razı olmadığı hususları” hatırlatma cesaretini gösteren değerli ilim adamı İl Müftümüzü tebrik ediyorum.
Allah (cc), yanlış yaptığımızda bizi ikaz edecek ilim adamlarını başımızdan eksik etmesin!