En güvenilir merciden en kestirme reçete. Çağımızın insanının ve hatta Müslümanının boğazına çöküp ruhunu acıdan acıya düşüren stres, bunalım, çaresizlik, çözümsüzlük ve başa çıkamama hastalığına karşı en etkili çözüm.
“Allah’a sığının! İman bağınızı güçlü tutarsanız dünyanın tüm dertlerine meydan okur hale gelirsiniz. Korkularınızdan emin, umduklarınıza, hayallerinize kavuşursunuz.”
“Allah’a iman, mükemmel bir güçtür. Dindar insana hayatın tüm zorluklarına göğüs germe konusunda ruhsal bir direnç kazandırır. Maddenin ön planda tutulduğu, maddi kazançlar için amansız bir yarışa girildiği bu çağda insanı huzurlu kılacak, stresten koruyacak şey imandır.”
“Stresin en büyük tedavisi şüphesiz imandır.” (William James)
“Gerçek anlamda dindar olanlar, asla psikolojik bakımdan rahatsız olmazlar.” (A: A. Brill)
“Okyanusun ıslık çalan devirici dalgaları, onun derinliğindeki dinginliği bozamayıp, emniyetini sarsamadığı gibi, dünya hayatının keşmekeşleri de Allah’a imanı köklü olan kimsenin dengesini ve dinginliğini bozamaz.”
“Allah’a imanın yok olması, hayatın anlamını yitirmesine, insanlık değerlerinin kaybolmasına, insanın Allah’ın yeryüzündeki halifelik makamını yitirmesine sebep olur. İnsanın dünya ahiret saadetine ulaşma konusundaki gayretinin boşa çıkmasına neden olur. Kur’an, Allah’a karşı inancını kaybeden bir insanın hissettiği çatışma, gerilim, stres ve bunalımı gökten düşmeye benzetmektedir.”(Prof. M. Osman Necati)
“Uzun seneler boyunca yaptığım deneyim ve tecrübeler sonucunda uyku düzenini sağlayan en önemli şeyin namaz olduğunu gördüm. Ben bunu doktorluk sıfatımla söylüyorum. Nefislerde dinginliğin kalıcı olması, sinirlerde sükûnetin sağlanması noktasında bu güne kadar gördüğüm araçların en önemlisi namaz olmuştur.” (Thomas Hayslo)
Nitekim Hz. Peygamber (sav) Bilal-i Habeşi’ye:
“Bizi rahatlat ey Bilal!” diyerek namazın rahatlatıcı etkisini ortaya koymuştur.
İnsan zaman zaman kendisinden güçlü kuvvetli bir varlığın olamayacağı kanısına kapılabilmektedir. “Taşı sıksam suyunu çıkarırım!” edasıyla havaya girebilmekte, elindeki bir silahla birçok cana kıyabilmekte ve çevresine hükmetme gücüne erişebilmektedir. Ancak küçük bir olayla ne kadar aciz bir varlık olduğu hemen ortaya çıkmaktadır.
Yüce Yaratıcı “Allah sizin yükünüzü hafifletmek istiyor çünkü insan gerçekten zayıf yaratılmıştır.”buyurmaktadır. Bu zayıflığı insan ancak Yüce bir kudret olan Allah’a sığınmak, onun gözetim ve koruyuculuğunda olmakla yenebilir.
İman bu noktada “aciz olan kulun aziz olan Allah’a yaklaşması, tutunması” demektir. Çünkü o eşsiz kudrete tutunan, iman bağıyla bağlanan kimseyi aciz bırakabilecek hiçbir kuvvet yoktur.
O halde “imanınızın gücü kadar güçlüsünüz” demektir. İmanınız sağlamsa tüm sıkıntılardan kurtuluş imkânınız da o derece kuvvetli olur.
Kalbi yaratan Allah (cc), kalbin tatmini için mayasına iman cevherini eklemiştir. İman eden insan kendi cevherini, kapasitesini en üst seviyede tutan insan demektir. Ayağı tökezleyip yere düşse bile derhal ayağa kalkmayı başarabilir.
İşte bu yüzdendir ki, “İman, manen Allah’a tutunmaktır.” Hac suresinde “Allaha sımsıkı tutunun!” buyurulmaktadır.
“Eğer Allah size yardım ederse (elinizden tutuverirse), sizi yenecek hiçbir kuvvet yoktur. O sizi terkeder, yüzüstü bırakırsa, artık size kim yardım edebilir? O halde, müminler sadece Allah’a güvensinler.”(Ali İmran: 3/160)
İçinde bulunduğumuz çalkantılı hayatın problemleri karşısında “İman ipine” tutunmaktan başka çaremiz bulunmamaktadır. Sıkıntılarımız maddi olmaktan çok manevidir. Yani hastalığımız kalbimizdedir.
Hastalıklı kalbin devası ise “kalbin sahibine sığınmaktır.”
Allah dünyanın sıkıntı ve stresinden bunalan ve kendisine ve çevresine zarar verenlerden eylemesin! Kalbimize itminan versin, gönlümüzü iman nuruyla nurlandırsın inşallah!