“(Hud dedi ki:)
Eğer yüz çevirirseniz (sonucuna da katlanırsınız.)
Zira ben bildirmem gereken her şeyi size tebliğ ettim.
Rabbim (dilerse) sizin yerinize (bu dine sahip çıkacak)
başka bir toplum getirir de (Ona hiçbir şekilde karşı koyamaz,
kendinizden başka) hiç kimseye zarar veremezsiniz…”
(Hud: 11/57)
Hicri 1444 yılındayız.
Hicri takvimin başlangıcı olan hicretin tüm insanlığa verdiği
mesajlardan biri de “kimsenin vazgeçilmez olmadığı” gerçeğidir.
Vazgeçilmez değilsiniz!
Size verilen değerin farkında olmaz, nimetlere nankörlük
ederseniz o nimetler elinizden kayar gider.
“Ne gök ağladı onlara ne de yer…”(44/29)
Tarih sayfaları bunun örnekleriyle doludur.
İsrailoğulları kendilerini “Allah’ın sevgili çocukları” olarak görüp
şımarıklığa yeltendikleri ve kendilerini vazgeçilmez gördükleri anda
“zillete düştüler, alçaklık damgasını”(3/112) yediler.
Ellerindeki nimeti kaybettiler.
İzzetli iken zilletli oldular.
Fil ordusuyla Kâbe’yi yıkmaya gelen Ebrehe ve ordusu,
“yenik ekin yaprağına” dönüşerek yıkılmıştır.
Kâbe hizmeti gördükleri için kendilerini “Allah katında değerli”
görüp Allah’ın “Elçisini ve gönderdiği Nur’u” söndürmek
isteyenler sönüp gittiler…
Kıyamete dek hep sönüp gidecekler…
“Kâfirler istemese de Allah nurunu tamamlayacaktır.”(9/32)
Hicretten on beş asır sonra bugün geldiğimiz noktada
“her mümin kendi hicretini sorgulamalı, yolunu, yolculuğunu,
İman gemisinin hangi limana demir attığını” kontrol etmelidir.
Hicretimiz nereye?
Hayat yolculuğumuzu, değer ölçülerimizi, olmazsa olmazlarımızı,
Kırmızıçizgilerimizi neye göre ayarlamaktayız?
“Gerçek muhacir, Allah’ın yasakladığı şeyleri terk edendir”
Peygamber tanımının neresinde duruyoruz?
Anlaşılan odur ki, hicri yeni bir yıla girerken hayatın derin bir
Muhasebesini yapmalı, ilahi çizginin yani sıratı müstekimin dışına
çıkıp çıkmadığımızı kontrol etmeliyiz.
Zira “fikri bozulunca insanın zikri bozuldu.”
Dilin bağı çözüldü edep nedir belemez oldu. Şeytan çarkları
arasına sıkışan insan Hak ve hakikati göremez oldu.
Vicdan köreldi terazi/mizan bozuldu…
Yeni yılda bozulan yerlerimizi tamir etmeye, manevi hicrete
ihtiyacımız var.
“Rağbetiniz/hicretiniz Rabbinize olsun!”(94/8)
Hicri yılınızı ve Muharrem ayınızı tebrik ediyor, selamlarımı
iletiyorum. Allah’a emanet olun…