Ekleme
Tarihi: 04 Temmuz 2016 - Pazartesi
“Rablerine karşı gelmekten sakınanlar (kulluk bilinciyle hareket edenler), bölük bölük cennete sevk edileceklerdir. Oraya vardıklarında cennetin kapılarının kendileri için ardına kadar açık olduğunu görecekler. Cennet muhafızları onlara:
“Selam olsun size, hoş geldiniz! (Ne mutlu size ki) tertemiz geldiniz. Ebedi kalmak üzere haydi girin cennete!” diyeceklerdir.”(Zümer: 39/73)
Bize mümin olma şuur ve şerefini bahşeden, Ramazan gibi bir rahmet iklimini gönül dünyamıza yaşatan, orucun peşin karşılığı olan Bayrama ulaştıran Rabbimize sonsuz şükürler olsun.
Salat ve selam, Kur’an’ın diriltici mesajlarıyla kâinattaki rolümüzü hatırlatan, kâmil insan olmanın yollarını gösteren, örneğimiz, önderimiz Muhammed Mustafa’ya (sav) olsun.
Selam, sabahın seher vaktinde Allah’ın misafiri olmak için tatlı bir heyecan ve coşkuyla Mescide, secdeye koşan siz değerli kardeşlerime… Bayramınız mübarek olsun.
Rabbim bu dünyada bayramları yaşattığı gibi, ebedi âlemde sınırsız huzur ve mutluluklar yaşatsın inşallah…
“Ömrü Ramazan olanın sonu bayram olacağından hiç kuşkunuz olmasın!”
Allah ve Rasulü’ne gönül vermiş Müslümanlar olarak, Allah ve Rasulü’nün bizim ebedi saadetimiz için razı olduğu bir hayatı yaşadığımızda, sabır ve kararlılıkla Müslüman kalma ve Müslümanca bir hayat yaşama gayretimiz devam ettiğinde, hiç kuşkunuz olmasın ahirette,
“Selam olsun size, hoş geldiniz! (Ne mutlu size ki) tertemiz geldiniz. Ebedi kalmak üzere haydi girin cennete!”müjdesiyle karşılanacağız.
Ramazan ayıyla önümüze böyle bir fırsat açılmıştı. Değerlendirebilenlere ne mutlu! Ama eğer Ramazanın gidişiyle böyle bir fırsatı kaçırmış olduysak unutmayalım ki bayramın gelişiyle kulluk yolunda önümüzde hâlâ değerlendirebileceğimiz sayısız fırsatlar bulunmaktadır.
Tutunalım hep birlikte Allah ve Rasulü’nden bize uzanan kurtuluş, arınma, temiz kalma, yücelme ve yükselme sebeplerine…
Dargınlıklara son vermenin Allah rızasını kazanma yönünde çok büyük bir fırsat olduğunu bilelim. Hz. Peygamber diliyle:
“Bir müminin din kardeşini üç günden fazla terk edip küs durması helal değildir. Üç gün geçmişse, onunla karşılaşıp selam versin. Eğer selamı alınır (dargınlığa son verilirse) her ikisi de sevapta ortak olurlar. Selamı alınmaz ise selam veren kişi dargınlık günahından kurtulmuş olur.”(Ebu Davut)
Yüce Rabbimiz (cc) “Bütün müminler kardeştir. O halde her ne zaman araları açılırsa kardeşlerinizin arasını düzeltin ve yolunuzu yordamınızı Allah’ın kitabıyla bulmaya çalışın ki, O’nun rahmetine erebilesiniz.”(Hucurat: 49/10)buyurmaktadır.
Bayrama yürekleri incinmiş, buruk giren toplum kesimlerine bayram sevinci yaşatmak kulluk yolunda tarifi imkânsız bir fırsattır.
Mahzun yüreklerin sevinci olmak, kimsesizlerin kimsesi olmak, dünya başına çökecek gibi olanların kasvetini dağıtmak, gülümsemeyi unutanların yüzündeki gül çiçeklerini sulamak, ana-babanın duasını almak,
Yaşlıların ölüm korkusuna yaşama sevinci katmak, küçüklerin neşesini arttırmak, doğayı kirletmemek, hayvanların hayatta tutunmasına katkı sağlamak ve daha nice fırsatlar, Allah ve Rasulü’nün hoşnutluğunu kazandıracak nice imkânlar bulunmakta bayram ve sonrasında…
Esasen Ramazan, Oruç ve Ramazanda hayat iksiri olarak gök sofrasından gönül tarlamıza indirilen Kur’an, kulluğu bir saate, bir güne, bir geceye, bir aya tahsis etmeyi değil, kulun baştan sona tüm hayatını ve tüm zamanlarını kuşatmayı hedeflemektedir.
“Doğu da Allah’ındır batı da. Şu halde nereye dönerseniz dönün Orası da Allah’ın yönüdür. Çünkü Allah sınırsızdır, ilmi her şeyi kuşatandır.”(2/115) ayeti, kul için Allah’tan bağımsız hiçbir alanın bulunmadığını ortaya koymakta ve bu alanda bulunuş sebebinin,
“Elbette Allah imana uygun davranan doğruları da ortaya çıkaracak yalancıları da seçip ayıracaktır.”(Ankebut: 29/3) olduğu bildirilmektedir.
Sonuç olarak diyebiliriz ki,
“Kul için kaybedilen bir Ramazan çok büyük bir kayıptır ama sonuçta tüm arınma ve yücelme fırsatlarının tükendiği anlamına gelmediği gibi, Ramazan imtihanını başarıyla geçenlerin ilelebet mutlak kazanç içinde oldukları ve imtihanlarının sona erdiği anlamına da gelmemektedir.”
Yapılacak şey, geçmişin hatalarından ders çıkarıp, geleceği Allah ve Rasulü’nün rızasına uygun dizayn etmektir. Nice zalim tövbeyle âlim, nice eşkıya tövbeyle evliya olmuştur.
Bayramda elimizden geldiğince kulluk sınırının dışına çıkmamaya, bir aylık birikimi bir anda heba etmemeye çalışalım.
Unutmayalım ki, “bu iman, bu Kur’an, bu Peygamber (sav), bu İslam ve şanı yüce olan Allah bize her zaman lazımdır. En sonunda sığınacak tek merciimiz Allah’tır.
Bir gün tüm umduğumuz dağlara kar yağdığında, saçlarımıza aklar düştüğünde ve ikinci el eşya konumuna düştüğümüzde, artık günah işleme kudretimiz kalmadığında Rabbimizin merhametine sığınacak bir yüzümüz olsun…”
Tüm rahmet kapılarını üzerimize kilitlemeyelim. Bayramınız mübarek olsun…