PAZAR'DA ACİL SERVİS VE NÖBETÇİ ECZANE SORUNU
PAZAR'DA ACİL SERVİS VE NÖBETÇİ ECZANE SORUNU
Yine bence önemli bir konuyu gündeme taşıyacağım. Her zaman sabah erkenden kalkar sahilde yürüyüş yaptıktan sonra ise tekrar eve gitmem. Önce Hasret abiye uğrar bir çay içerim.
Günlerden Pazar. Yine erkenden kalkıp aynı mekâna uğradım. Selamlaşmadan sonra karşı masada kahvaltı yapmakta olan arkadaşımız bana “Abdullah ağabey sana bir şey diyeceğim” dedi. Ben de “buyur kardeşim” dedim.
Dertli ve sıkıntılı olduğu her halinden anlaşılan vatandaş başladı dökmeye “Ağabey akşam çocuk hastalandı. Gece olduğundan bir de malum kış ayaz vardı. Araç çağırdım. Güç bela geldi. Bindik araca doğruca Pazar’a geldik. Oradan da hastaneye gittim. Acilde muayene oldum. (Acilin hali de perişan.) Ve tekrar eve döndüm. Şimdi sana ve senin vasıtanla ilgililere sesleniyorum. Neden Pazar’da acil yok. İlgililere kaç kez söylediğim halde hala çıt yok. Lütfen yaz” dedi.
Ben de vatandaşla ilgililer arasında köprü olup, ha açıldı açılacak deninceye kadar bir sene geçen acil ve toplum sağlık merkezi neden açılmıyor?” diyorum. Yoruma da fazla girmiyorum.
Bu kez aynı mekânda bir diğeri hemen söze karıştı. “Ağabey bir de beni dinle” dedi. Ben de “Buyur” dedim. “Bu sabah maşallah rızık hep bu şikâyetlerden açıldı, devam edelim.” dedim.
“Ağabey akşam çocuk hastalandı. Her zaman kullandığı ilacı almak için Pazar’a geldim. Nöbetçi eczane Hamidiye’de olduğunu öğrendim. İnsaf ya ben bir ilaca 10 lira veriyorum. İlacı almak için ise 20 lira taksiye vermek zorunda kalıyorum. Bakalım param var mı? Böyle bir uygulamaya lanet olsun.” dedi. Ben de ilk kez duydum. Ve çok zoruma gitti.
Böyle bir uygulamayı Pazar’a getirenlere yazıklar olsun. Bu işlerin mazereti de gerekçesi de yoktur. Vatandaş mağdur oluyorsa bunu mutlaka çözmek ilgililerin işi ve görevidir. Bu konu Eczacılar Başkanlığının görevi olsa da yine bu sıkıntılar onun kapısına değil siyasilerin ve bürokratların kapısına gelir. Dedim ki “ilgililere söyledin mi?” cevap daha düşündürücü. “Görürsem söyleyeceğim.”
İşte soruya verilen cevap bu. Şimdi bunu okuyanlar siyasiler veya bürokratlar bana kızıp gücenecekler. Bakın ben sizleri sadece uyarıyorum. Başbakanımızın memleketinde bu millet üç vekili meclise gönderdi. Yani görevini layığı ile yaptı. Böyle bir gerçek ortada dururken sizler de aynı şekilde bu işe sıkı sarılın. Oyları alıp yan gelip yatanları sıkıştırmak bizim ikazla, sizin de bire bir görevinizdir.
Bir de yapılınca istenince neler oluyor ona bir örnek. Pazar Devlet Hastanesine Fındıklı’dan görevlendirilen doktor, Fındıklı halkının sempatisini kazanmış bir hekimdi. Fındıklı halkı buna tepki göstererek hekimlerinin geri gönderilmesi için imza kampanyası açıp bu haklı girişimlerinin sonucunu alarak hekimlerini geri alıyorlar. Biz ne yaptık? Rize’den gelip hastanemizde görev yaparken Rize’ye dönmek zorunda kalan (gitmek istemediği halde) Şenol Bey için böyle bir tepki gösterebildik mi? Hep siyasileri ve bürokratları suçlayacağımıza bir de bunu halk olarak yapsaydık sonuç nasıl olurdu acaba hiç düşündük mü?
Yüksekokulumuzun fakülteye dönüşmesi için çalışmalar devam ediyor. Ben yine çay fabrikalarının bulunduğu alanın tahsis edilmesini ısrarla dile getiriyorum. Eğer TOKİ illa da bir yer arıyorsa verin yüksekokulunun bir kısmını orada bina yapsın. Veya eski devlet hastanesi yerinin fakülte için verilmesini dernek başkanı olarak talep ediyorum. Etmeye de devam edeceğim.
Yüksekokulumuzun bulunduğu alanda fakülte kurulduğunda iki yıllık olan bölümler kapanacak endişesini taşıyorum. İsteğimiz yüksekokula yeni bölümler ilave edilmesi ve bu yerin fakülte uygulama alanı olmasıdır. Bu yazdıklarım kimseyle ağız dalaşı anlamına gelmesin. Herkes düşündüğünü nasıl olsa basın önünde vatandaşla paylaşıyor. Ben de öyle yapıyorum.
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.