Atatürkçülük uzun yıllardan beri Türkiye’de aydınların, düşünürlerin özellikle de politikacıların çok konuşup tartıştıkları bir konudur.
Böyle giderse daha uzun yıllar boyunca tartışılacak ve konuşulacaktır.
Atatürkçülüğün ne olduğu ve ne olmadığı kimlerin gerçekten Atatürkçü sayılacağı bugün karışık bir sorun durumuna girmiştir, çünkü en sağcısından tutunda en solcusuna değin bugün herkes Atatürkçülüğü kendi malı gibi gösterme çabasındadır. ikide bir biz Atatürkçüyüz diye nutuklar çekmek, Atatürk büstleri dikmek anma günlerinde büyük binaların yüzüne büyük boy Atatürk resimleri asmak Atatürkçülük olmuş bizim ülkemizde. Oysa asıl Atatürkçülük bu değildir. Asıl Atatürkçülük devrimciliktir, tüm ulusu içine alan kalkınmadır, halkın yaşam düzeyini yükseltmektir, ekonomik gücü arttırmaktır.
Atatürkçülük; Atatürk’ün açtığı devrim ve kalkınma yoludur. Ortaya koyduğu ilkelerdir. Bu yolda ülkeyi yönetmenin gerektiğine ilişkin inançtır.Tutumdur.
Atatürkçülük; Atatürk’ün sözleri ve devrimleriyle getirdiği yeni düşünce sistemi ve önümüzde açtığı yeni yoldur.
Atatürkçülük; hamuru ulusal kurtuluş savaşının gerçekleriyle yoğrulan, toplumsal dirilişin güçlükleriyle biçimlenen,aklın ve bilimin fırınında pişen Anadolu ekmeğidir.
Atatürkçülük; geri teknikli bir sömürge ülkenin hem ekonomik hem politik alanda kurtuluşu ve bir devlet olma yolunda tarihteki ilk öncüsü ve ilk örneğidir.
Atatürkçülük; ümmetçiliğe karşı ulusçuluk,şeriata karşılık laiklik,uyduculuğa karşı bağımsızlık,padişahlığa karşı demokratik cumhuriyetçilik, köleliğe karşı özgürlükçülük,emperyalizme karşı Anti –emperyalizmcilik,sömürüye karşı toplumculuk,tutsaklığa karşılık bağımsızcılıktır.
Atatürkçülük ; Lokomotifi ulusal egemenlik istenci, ışığı Türk aydınlanması ve yolcusu Türk yolcusu olan, demokrasi rayları üzerinde, batı yönündeki çağdaş uygarlık istasyonuna ilerleyen bir yolcu trenidir.
Atatürkçülük ; çağdaş dünya ölçülerine göre mutlu bir Türk ulusu yaratmaktır. Bunun için bilimsel yöntemleri benimsemektir.
Atatürkçülük ; Her şeyden önce bağnazlığa,yobazlığa,dogmacılığa karşıdır. Başka bir değişle akılcıdır. Bunun için de akılcılığın yöntemleri olan deneyimci şüphecilikten ve gözlemcilikten yanadır. Atatürk tümden gelim, tüme varımdan yanadır. Felsefi yönden “Rasyonalist-pozitivist” bir görüşün uygulayıcısıdır. Yine “Bacon,Descartes” ikilisi ile başlayan çağdaş düşünce yöntemlerine aykırı ne varsa , Atatürkçü düşünce görüşüne de aykırıdır. Gerçekçi olduğu içindir ki Atatürk dünyamızdaki toplumsal sorunları aklın yasaları dışında donmuş bir takım kalıplara , yöntemlere dayanarak çözümlemeye ve yürütmeye de karşıdır. Ama insanlığın çağlar boyunca süre gelen kutsallık duygusunu saygıyla karşılar. Ne var ki o alanın toplumsal işlerden, devlet yönetiminden apayrı kişisel bir inanç bir vicdan sorunu olarak görür. Atatürkçülük asla dine karşı değildir, ama dinin politikaya, yurt yönetimine karışmasına kesin olarak karşıdır.
Atatürk; Baskı, korku yönetimlerine totaliterliğe de kesin olarak karşıdır. Çünkü özgürlükçüdür…Özgürlüğün insan düşüncesinin azığı ,mutluluğunun gereği olduğuna inanır. Ne var ki sınırsız özgürlüğe de karşıdır. Sınırsız özgürlüğe sınır koymada da pek çok duyarlıdır. Atatürk düşünce özgürlüğünde,aklın özgür işleyişinden , bu işleyişin kimseden korkmaksızın sürmesinden yanadır ama , düşünce ürünlerinin eylemlerinin ,topluma ve giderek insanlığa zarar vermesine de karşıdır. Hem de kesin olarak karşıdır. Atatürk insanları hor gören onları birer üretim aracı gibi düşünen , her türlü siyasal öğretiye karşıdır. Bundan dolayı da baskılara ,eşitsizliklere, adaletsizliklere, kişi sınıf ve zümre egemenliklerine kesin olarak karşıdır. O ulus için de büyük çoğunlu oluşturan halka onun gücüne ,mutluluğuna , özgürlüğüne çok değer ve önem verir ama ,”halkın halk için,halkın eliyle” yönetimi demek olan demokratik sürecin işleyişinde araya sömürgen, çıkarcı, bencil bir takım ara güçlerin girmesine de karşıdır.
Bilimden ve bilim yöntemlerinden başka bir yol göstericiye kesin olarak karşıdır. Atatürk bunun içinde gerçekçidir. Özgür- lükçüdür. İnsancıdır. İnsan yaşantısını renklendirip zenginleştiren insanı mutlu, güçlü,canlı , üretken ve yaratıcı kılacak olan baş etkenin bilim olduğuna inanır. Atatürk dirliğin , düzenliğin, toplumsal mutluluğun ilk koşulu olarak bilimsel anlayışı öngörür.
Ön yargılara, geleneksel kalıplara dayanılmasına ve bunların yaşantımıza kılavuzluk etmesine karşı çıkar. Durmadan iyiye,güzele, doğruya ,hakka, halka doğru sürekli bir değişimden yanadır Atatürk. Bencilliğe ,ırkçılığa, şovenliğe de kesin olarak karşıdır.
Atatürk’ün Türklük anlayışı , tarih birliği, ülkü birliği,kültür birliği ve yurt birliğine dayanır. Arı ırkçılık diye bir şey tanımaz. Onun ulusçuluğunun bir ucunda insanı öteki ucunda insanlığı mutlu kılmaya yönelik bir tutum, bir yöntem vardır. Onun için barışçıdır. Kavgacı ve savaşçı değildir. Atatürk ulusların kardeşçe bir dayanışma içinde ekonomide, kültürde, askerlikte, siyasette ve adalette bağımsız olmasından yanadır.
Atatürk; Erkeği kadından üstün gören düşüncelere kesin olarak karşıdır. Ona göre kadın anadır, eştir,toplumumuzun da yarısıdır. Böyle olduğu içinde her türlü saygıya hak kazanmıştır.
Atatürk; dilde yabancılaşmaya karşıdır. Dilimizin yabancı öğelerden arınması gerektiğine inanan bilinçli ana dili dostudur.
Atatürk’e göre ülkesinin bağımsızlığını kurtarmasını bilen bir Türk ulusu , dilini de yabancı dillerin boyunduruğundan kurtarmalıdır. Öyleyse “ben Atatürkçüğüm” diyen bir kimse dilde özleşme akımına karşı olamaz, olmamak zorundadır. Dil düşüncenin aynasıdır. Bir insan dilde özleşmeye karşı olabiliyorsa Atatürk’ü de Atatürkçü düşünceyi de hiç anlamamış demektir.
Gerçek Atatürkçü olmak zor iştir. Çünkü; Atatürk’ün kendisi zor yollardan geçerek Atatürk olabilmiştir. O’nun gibi ulusu sevmeden, ulusu yüceltmeye çalışmandan bunu için büyük acılara , büyük zorluklara katlanmayı göze almadan Atatürkçü olunmaz.
Atatürkçü düşüncenin düşüncelerimizde netleşmesi için , Atatürkçülüğün ne olduğunun yanında ne olmadığının da bilinmesi gerekir.
Atatürkçülük;
. Akılcıdır ama nakilci değildir.
. İlimden ve fenden yanadır ama tinsel(ruhsal)dinamizme karşı
değildir.
. Atılımcı,yenilikçi ve değişimcidir, ama maceracı değildir.
. Otoriterdir ama diktacı ya da totaliter değildir.
. Tek partiyle yetinmiştir ama çok partili sisteme karşı değildir.
. Barışçıdır ama teslimiyetçi değildir.
. Egemenliği halka verir.
. Ulusçudur ama saldırgan ve şoven değil.
. İlericidir ama geçmişi yadsımaz , ancak geçmişin geçerliliğini yitirmiş değerlerine dayanmaz.
. Devrimcidir ama kıyımcı değil.
. İnsancıldır ama ödüncü değil.
. Birleştiricidir,toplumcudur, çağdaşlaşmacıdır ama taklitçi değil.
. Atatürkçülük bir halk devrimidir ama sınıf devrimi değildir.
. Ölmeyen bir hedeftir ama tabu değildir.
. Demokrasiyi arayan bir devrimciliktir ama popülizmcilik değil.
. Atatürk’ü değerlendirmektir,Atatürkçülükle yetinmek değil.
.Dini güvence altına alarak vicdanlara özgürlük sağlar,ama din düşmanı değildir.
Üretim ilişkilerine dayanan sınıfların varlığını yadsır ama iş ve meslek grupları arasındaki dayanışmaya karşı değildir.
Atatürkçülük nedir ne değildir şeklinde belirlediğimiz hususlar belki bir başka toplumun yaşamıyla bağdaşmayabilir ama Türk toplumunun özlemleri için her zaman geçerlidir. Sözlerimi Atatürk’ün bir değişi ile bitirmek istiyorum.”Bizim düşmanımız yoktur. Varsa o bizim değil insanlığın düşmanıdır.”