YAKIN GEÇMİŞTEN BU GÜN’E
Cumhuriyetten önce, çeşitli nedenlerden dolayı zayıf ve bitap düşmüş olan devletimize hasta adam benzetmesi yapılarak, bazı devletlerce; bölmek, parçalamak ve paylaşmak üzere harekete geçilmiş. Ancak, bu ülkede yaşayan mayasında mertlik, yiğitlik olan bu vatanın gerçek sahiplerince, Atatürk un önderliğinde bu toprakları kanlarıyla yoğurarak Cumhuriyeti kurmuşlar ve gelecek nesillere emanet etmişler. Yaşı elli ve üzerinde olan değerli vatandaşlarımın anımsıyacaği gibi yetmişli yıllarda insanların temel ihtiyaçlarından olan birçok ürün ya yoktu yâda azdı. Kıtlığın kol gezdiği dönemlerde, margarin, benzin, sigara vs. kuyrukları vardı. Telefonla görüşebilmek için P T T merkezlerinde normal, acele, yıldırım gibi kayıtlar verilir. Yıldırım kayıtlı bir telefon görüşmesi yapabilmek için saatlerce beklenirdi. Televizyon ise mahallede bir evde olur TV izlemek için mahalleli o evde toplanır TV birlikte izlenirdi. Köyden şehre ise kamyondan bozma otobüsle inilir veya kilometrelerce yol yaya gidilirdi. Bütün bu sefaletin yanı sıra toplum ikiye bölünmüş, yarısı sağcı (Ülkücü) diğer yarısı solcu (Devrimci) gibi gruplar oluşmuştu. Sokak çatışmalarında her gün yaşları 15 ile 20 arasında vatan evladı gençler ölmekte ve memleket bölünmenin eşiğine gelmişti. İller-ilçeler, semtler paylaşılmış hudutlar çizilmişti. Örneğin, Kars ili solcuların iken Erzurum sağcıların, Pazar solcuların, Çayeli sağcıların elindeydi. Hemen hemen her il bu şekildeydi ve bu örnekler çok daha çoğaltılabilir. Kamu kurumları, sıvıl toplum kuruluşları taraf olmuşlardı. Daha da kötüsü, asayişten sorumlu Türk polisi bile POLBİR ve POLDER diye ikiye bölünmüştü. Memleketin bu durumu dolayısıyla birileri düğmeye bastı ve 11 Eylül 1980 gününe kadarki bu vahım durum12 Eylül 1980 günü sabahı bitti. Bu yeni duruma sevinen ve adeta yeniden doğan bu millet düğmeye basanları ayakta alkışladılar ve bu sebepten ötürüde 80 anayasasına çok yüksek oranda oy verdiler. Ancak fırsatı ganimet bilen bu kişiler ve eklentileri, haklı-haksiz gözetmeksizin halkı zindanlara tıktılar, İnsanlara işkenceler ettiler. Kendileri kaymak tabakasında kalarak halka zulüm etmeği yeğlediler. Demokrasi, devletin kalkınması, hak, hukuk gibi kavramları askıya aldılar. Demokrasiye hasret kalan halkın desteğiyle Merhum Turgut Özal’ın önderliğinde kurulan ANAP ile tek başına iktidara gelen sıyası iktidar az zamanda çok yol almıştı ki, rahmetli Özal’dan sonra Anavatan iktidarı da misyonunu tamamlayarak tarih oldu. Bir müddet koalisyon gibi yamalı bohça hükümetleriyle idare edilen memlekette oluşan iktidar boşluğunu bu defa Recep Tayyip Erdoğan’ın önderliğindeki AK Parti iktidarı doldurarak son on yıldır yeniden istikrar sağlanarak, hayal bile edilemeyecek işler başarılmakta. Fakat bu defada, bir ucu Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde diğer ucu Avrupa da olan PKK Türkiye’nin başına musallat oldu. Memleketin Bölünmesi-Parçalanması endişesi doğmuş, İnsanlar tedirgin olmuş durumdalar. Neysekı, bu düşmanlara karşı dirayetli bir iktidar var. İktidarın bu belanın defni için var gücüyle çalıştığı ve her yolu denediği gözlenmektedir. Şehit kanıyla yoğrulmuş Misak-ı Milli sınırları içindeki bu topraklar ve azız Türk milleti ebediyen bölünmez-bölünemez. Bu hayaller peşinde olanlar hüsrana uğrayacaklardır. Basiretli ve imanlı vatan evlatlarında bu kudret vardir. Bence, Kimse tedirgin olmasın müsterih olun. Dünya durdukça, BAYRAK İNMEZ-EZAN DİNMEZ ve BU VATAN BÖLÜNMEZ. Saygılarımla.