Ülkesinde yaşayan insanlara korku salan eski Irak devlet başkanı Saddam, 30 yıldır Mısır’da halkının yaşamını düşünmeyen Hüsnü Mübarek, ayrıca sadece kendi zenginliğini düşünen ve kaçarken de devletini soyan Tunus devlet başkanı Bina Ali ve ayrıca, kendisini ve yandaşlarını zengin etme peşinde koşarak halkını açlık sınırının altında yaşatan diğer devletler, Cezayir, Fas, Umman, Yemen ve nihayet Suriye’yi görmek gerek. Aksi halde eyvah demek para etmez. İşte o ülkelerin insanları haklarını almak için bizim istiklal marşından ilham alarak harekete geçmişlerdir. Koltuk hırsı çok ağır basmış ama vebali de oldukça ağır olmakta.
Hangi ülke olursa olsun. Açlık sınırının altında hayatını sürdürmek zorunda bırakılan halk, devleti idare edenlerin zenginliklerini ve devleti nasıl soyduklarını gördü mü işte o zaman hakkını almak için öyle bir kükrer ki, işte o zaman ilan edilecek bir sıkıyönetim bile o selin önünde duramaz.
Şu anda birçok idarecinin kötü yönetiminden ve sadece kendilerini düşünmesinden halkının çektiği açlık ve sıkıntıyı görmemelerinden dolayı, birçok ülkede kükreyen halkın neler yapabileceğini görmekteyiz. Bu halkına zulüm eden ve kendinden başkasını düşünmeyen, diktatörlük hevesiyle yaşayan liderlere bir ibret olmalı ki, ona göre akıbetlerinin böyle olmasını istemiyorlarsa, biran önce doğru yolu bulup tövbekâr olarak, halklarının haklarını yememeli ve kimseye de yedirmeden, kendileri aç, halkı tok yatmalı.
Benim korkum, bu din kardeşlerin yanan ormanlarından bir kıvılcımında bizim ormanlara sıçrarsa, maazallah esen rüzgâr altındaki yangını söndürmek çok zor olur. Yüce Türk milleti olarak biz ne kadar olumsuz şartta olursak olalım, mutlaka "devlet–i ebed müddet" (devletin ilelebet payidar kalacağı) mantığını asla kaybetmemişizdir. Türkün tarihinde hemen her döneme bu mantık hâkim olmuş, bu büyük düşünüş, devletin sürekli ayakta kalmasını sağlayan büyük bir inanç halini almıştır.
İkinci dünya savaşıyla sıcak savaşların ağır faturasını ödeyen devletler, sömürge ve işgal fikriyatını soğuk savaşlara, masa başı entrikalarına taşımış ve şeytanca bir plan olarak da küreselleşme tuzağını oluşturmuşlardır. Küreselleşme mantığıyla "yenidünya düzeni" adı altında "dışı kalaylı, içi vay vay’lı" barış ve hoşgörü yalanlarıyla insanları kandırarak tezgâhlar işletilmiş, devlet millet farkı gözetmeksizin herkesin barış ve huzur içinde birlikte yaşayabileceği, böylece dünya barışının sağlanacağı yalanı ortaya atılmıştır. Ne var ki bu yöndeki çabalar ve atılan adımlar, güçlü ve zengin olan süper devletlerin menfaatleri doğrultusunda, güçsüz ama yer altı ve yerüstü zenginlikleriyle bezenmiş devletlerin, köleleştirilme ve işgal planları bu çerçevede gerçekleştirilmiştir…
Milletimiz, küresel güçlerin oyununa gelerek, inanç ve kültür değerlerini göz ardı etmeye başlayınca, kırılma noktası burada gerçekleşmiştir. Milletimizin harcı olan bu değerler ihmal edilince şu an yaşananlar mukadder hale gelmiştir. Milleti bir arada tutan değerler bir bir ortadan kalkmaya başlayınca sağlam ve kalın bir halatın tel tel kopuşu, tel tel ayrışması gibi milletimiz de çeşitli bahanelerle ayrışmaya başlamış. Şu anki halimiz, küresel güçlerin istediği kıvamda işgal ve sömürge olmaya hazırlanmaktadır…
İçerde ve dışarıda güçlü bir yapının oluşması için bölgemizde çözümün adresi olabilmek ve bu gidişe dur diyebilmek için birleştirici unsur olan "dini ve milli değerler" mutlaka dikkate alınmalıdır. Yakında İran’a yönelik olarak bir takım sıcak hareketler olacağına dair ciddi söylentiler dolaşıyor.
İran’ı bir şekilde savaş ortamına sokacak tablonun arkasındaki gücün ABD olduğunu, bunu hem bölgedeki hâkimiyetini hem de İsrail’in güvenliğini sağlamak için yapmayı planladığını biliyoruz.
Peki, bu saldırı hangi devlet kanalıyla başlatılacak?
Hangi devleti İran’ın üzerine salacaklar. Çevremizde cereyan eden hadiseleri doğru okuyabilmek için milli kimliğimizi iyi tespit etmek ve kendi değerlerimize uygun bir bakış sergilemek zorundayız.
Millet olmak, tarih sayfalarında asırlarca kalabilmek, her topluluğa nasip olmaz… Millet olmak, köklü bir inancı ve ondan esinlenen, sağlam bir kültürü gerektirir. Milletlerin sürekliliğini sağlamak için bu olmazsa olmaz şarttır Aranılan bu vasıfları üzerinde taşıyan ender milletlerden biride, Türk Milletidir…
güvenilir bahis siteleri - deneme bonusu - canlı bahis - kaçak iddaa - casino siteleri -