Ekleme
Tarihi: 04 Kasım 2011 - Cuma
İslam aleminde çok önemli günler(geceler) vardır.(Mevlit, Berat)gibi. Bu önemli günlerde konunun önemine binaen, insanların daha çok ve rahat ibadet edebilmeleri için sokak ve ibadet hanelerde geceyi aydınlatmak maksadıyla ilgililer çıra, içyağı vs bazı yanıcı maddeler kullanmışlar. Önce yavaş yanan içyağı kullanılırken daha sonra balık yağı keşfedildi. Çanak içine konan balık yağının içine konan fitilin yanmasıyla ışık elde edildi. Bu ışıkla mübarek geceler aydınlatıldı ve bu aygıtın adına KANDİL denildi. Bu sebeple bu gecelerin ismi de bu aygıtın adıyla, Yanı mevlit kandili veya berat kandili şeklinde anılmaya başlanmış oldu.
İlimiz Rize bölgesinde ekmeğini denizden çıkartanlarca, Karadeniz de avlanan Yunus balıklarının derileri yüzülür, et kısmı mısır tarlasında gübre olarak ayrıldıktan sonra yağ deposu olan derileri variller içinde kaynatılıp eritilerek balık yağı (Kandil yağı) elde edilirdi. Bu sektör oldukça revaçta bir iş koluydu. O zamanlar Rize bölgesinde iki adet balık yağı imalathanesi mevcut idi…
Saraylarda, konaklarda yâda varlıklı ailelerce özellikle önemli gecelerde kandil yakılırdı. Daha sonra petrolün hayatımıza girmesiyle insanlar gazyağı ile tanıştılar. İçine gazyağı konmuş şişeye takılan fitilin yenmesiyle elde edilen meşalemsi aygıt ada ülkemizdeki iktidar partisinin adiyle DEMOKRAT denildi. Sonrada gazyağı yakıtlı çeşitli gaz lambaları kullanıldı ve nihayet ülkemizin tamamı elek tırık enerjisi ile tanışmış oldu.
Elektrik enerjisiyle teknoloji gelişti ve teknolojinin gelişmesiyle de insanların yaşantısı kolaylaştı. Ancak, Teknolojinin gelişmesiyle insanların hayatını kolaylaştırmak adına yapılan icatlar yapılan alet edevat çoğaldı. Uzay çağı denilen bu günümüzde hayat standardının yükselmesine paralel olarak özellikle büyük şehirler başta olmak üzere hayat çekilmez bir hal aldı. Hava kirliliği, görüntü kirliliği, teknoloji kirliliği vs. insanları artık canından bezdirmiş durumda. Teknolojinin gelişiyle insanların ihtiyaçları da deyişti daha doğrusu yaşam tarzı deyişti. Yaşam kalitesi artmış olmakla beraber tüm tüketim maddeleri özellikle sebze ve meyvelerimizin GDO su deyişti dehada kötüsü tükettiğimiz birçok madde kanserojık.
Ayrıca insanlar arasında önceden var olan yardımlaşma, komşuluk ilişkileri ile insanı değerler, ar, namus kavramları ile edep kuralları, örf ve adetlerde tarihin derinliklerine gömüldü artık. Bütün bu olumsuzluklar hayatı çekilmez kılıp yaşama sevincinin yitirilmesine vesile olmaktadır. Cumhuriyetimizin ilk yıllarında ülke nüfusunun % 70’i köylerde yaşamaktayken, köylüler zaruri ihtiyaçları olan gaz, tuz ve bez temini için şehre inerler sonrada köylerine donup, mısır, elma, fındık, tutun, pirinç tarımı ile balıkçılık, hayvancılık ile uğraşırlar. İmece geleneğiyle yardımlaşırlar ve hayatı paylaşarak huzurlu, mutlu bir yaşam sürdürürlerdi. Hayatı paylaşmanın keyfiyle yaşama sevincinin tadını çıkartıyorlardı. Onun içindir ki eski bayramlar eski düğünler anlatılırken imrenerek dinlenir.
Günümüzde özellikle kış mevsiminde köyler boş ama ince su vadilerinde çöplük oluşmuş durumdadır. Buda teknolojinin bize armağanı olsa gerek. Saygılarımla.