Çay, insan oğlunun doğal ihtiyacı olan sudan sonra en çok içilen bir gıda ve içecek Maddesidir. Çay bitkisi ise, Dünyada Türkiye dahil 25 ülkede yetiştirilerek tarımı yapılan ülkemizde ise kısmen Artvin,Trabzon ve Giresun'da da yetiştiği halde ağırlıklı olarak ilimiz Rize'ye Cenabı Mevlanın lütuf ederek verdığı çok yıllık bir bitkidir.
Çaykur’da, Çay bitkisinin tarımı, işlenmesi, pazarlanması işlerinin düzenlenmesi ile sevk ve idaresinden sorumlu bir kamu iktisadı kuruluş ( KIT ) dır.
Çay ile ilgili yaptığım kısa bir araştırmadan elde ettiğım verileri sizinle paylaşmak istiyorum.
5 bin yıllık bir tarihi olan çay Anadoluda 1600’ lı yıllarda içilmeye başlanmış Ama Türkiye de ilk çay yetiştirme girişimi Tazminat döneminde 1888 de yapılmış. Japonya’ dan getirilen tohumlar Bursa da ekilmiş ise de bölgenin ekolojik yapısının uygun olmaması sebebiyle yetiştirilememiştir.
TBMM de 1942 de 407 sayılı Çay Kanunu kabul edilmiş ve Kanunun yürürlüğe girmesiyle, Rize de Bahçe Kültürü İstasyonu kurulmuş ve Ziraat Umum Müfettişi, Zihni Derin bu işle ilgili görevlendirilmiş. Batum'dan bir miktar tohum getirilerek ekilmiş ve elde edilen fidanlar bölge halkına ve çeşitli illere de gönderildi. 1933 ile 1935 yıllar arasında çeşitli yazışmalar ve girişimler yapılmış ise de sonuç alınamamış. Nıhayet 1937 de bu iş için yeniden Zihni Derin görevlendirildi. Tam yetkili Derin 1937 ile 1940 yılları arasında Gürcistan'dan 70 ton çay tohumu alır ve üretime başlar. Bu işle ilgili Gündoğdu ve Çayeli’nde atölyeler açılır. Daha sonra kapasite büyüdükçe ilk çay fabrikası temeli 21 haziran 1946’ da atılır. 16 Temmuz 1947 de Rize’nin Fener Mevkiinde üretime başlar. Daha sonra çay tarımının yaygınlaş ması ile bu günkü duruma getirilmiştir.
Bugün kamuya ait 47 ve 320 civarında da özel olmak üzere atölye ve fabrika çay işlemektedir.
1971 yılında çıkan 1497 Sayılı Çay Kanunu ile “ Tekel İşletmeleri Genel Müdürlüğü ” nce yürütülen Çay Tekeli el değiştirerek tüzel kişiliğe sahip ” Çay İşletmeleri Genel Müdürlüğüne ” ( ÇAYKUR'a ) devredildi. 40 yıldır bu kurumun idaresinde bölgede çay tarımı yapılmak tadır.
60’lı yıllarda bölge insanı, geçimini, ağırlıklı olarak, Mısır, Fındık, Elma, Narinciye, Hayvancılık ve Balıkçılık yaparak sağlamakta iken, çay işinin karlı bir tarım sektörü olduğu farkedilince önce boş olan fundalık, çalılık vs tarlalar çaylık olarak tarıma açıldı. Daha sonra çimenlikler ve nihayet mısır tarlaları derken artık arazinin tamamı çay tarlasına dönüşmüş durumda.
Ancak o yıllarda çay elle toplanırdı ve çay toplama zamanı insanların işaret ve orta par makları çay toplamaktan dolayı kararır ve yara olurdu.. Çay toplamada alet ( makas,orak vs. ) kullanmak yasaktı. Toplanan çay ahşap sepet içinde çay alım evine gider, Eksperce kontrol edilir evsafa uygun ise kantarda bulunan tekneye dökülür ve tekrar kontrol edildikten sonra tartılır ve alım evi ekibince satın alınırdı. Çay 2,5 yaprak taze sürgün olarak tarif edilir, bunun dışındaki mahsul alınmaz veya seçtirilirdi. Bu işler içinde çay alım evinde bir Eksper, bir kan tarcı, bir kayıtçı ve ikide çay serme vs. işçisi olmak üzere toplam 5 eleman vardı. Çaylar fabrikadan gelen kamyona ahşap sandıklar içinde gönderilirdi. İşte o zamanlarda çay tarlasında, çay alım evinde ve çay fabrikasının metrelerce uzağından bile sarhoşluk derecesinde bir çay kokusu duyulurdu. Yine o zamanlarda 1 kg çay karşılıyı birkaç kg zeytin, şeker vs.alınabiliyordu. 1950 - 60 arası 28 kg yaş çay ile bir Reşat altın alındığı biliniyor. O tarihlerdeki çay parasıyla insanlar ev, apartman alıyor veya iş açıyorlardı. Göç ise sıfır noktasında idi. Şimdi ise du rum mağlum. 2 - 3 alım evine bir eleman verilmekte, hektar başı 10 kg kontenjan, birde kota uygulanmaktadır. Ayrıca haftada 2 gün de hafta tatili.
Bütün bu uygulamalar müstahsili özel sektörün kucağına itmekten başka ne olabilir ki. Çünkü, Çaykur kotayı 10 kg’ ma düşürdüğü an özel sektör hemen peşin ve ucuz çay alma kampanyası başlatmakta, yada kuru çay karşılığı veya birkaç yıl ödemesiz vs. Diğer zaman larda ise kazan patladı arıza var vs. sudan sebeplerle kapasitelerini tam kullanmamakla keyfi uygulamalar yapmaktalar. Çay Fabrikaları Genel Müdürlüğü ( ÇAYKUR ) da bu duruma seyirci kalmaktadır.
Bir işim dolayısıyla bölgede ki çay fabrikalarından birini ziyaret ettim, İdari binanın bir servisine ( odaya ) girdim. 6 veya 7 adet memur masası vardı. Misafir koltuğu olmaması nedeniyle bir memur arkadaş iskemlesini bana vermek suretiyle beni ağırlayarak çay ısmarladılar. Servis odası, yapıldığı tarihte veya 10 -15 yıl önceki yapılan boyasıyla çok çirkin bir durum da, birkaç tane sac evrak dolapları, kaplaması yırtılmış memur iskemleleri ve üzeri kırık formika kaplı hiçbir çekmecesi çalışmayan sac masalar. 7 kişilik serviste tek bilgisayar var. Bazı evrak dolapları ile demirbaşlarının de memurlar kendi imkanlarıyla temin ettiklerini ifade ettiler. İdari binadaki servislerin fiziki durumunu görünce imalatın durumunu merak ettim. O konuda ise yine edindiğim bilgiye göre metal yorgunluğundan dolayı bir çok imalat ele manının ( Kıvırma vs. ) bozuk olduğu ve genelde de tüm fabrikalar dahil hiçbiri tam kapasite üretim yapmadığı bilgisi yaygın.
Çay ve Çaykur, Rizemizin hatta bölgenin olmazsa olmazıdır. Bölgenin sigortasıdır gibi söylemler ile siyasilere baskı yapmak suretiyle Çaykur'un özelleşmesi bu güne kadar engellenmiştir. Tabii burada hükümetin ve onun başı olan sayın Başbakanımızın himayelerinde bu gün lere kadar gelindi. Bu hantal yapı ve yönetimden dolayı gelirin gideri karşılamaması sebebiy le devlet yıllarca destek verdi ve açığı subvanse etti. Bu durumun böyle gitmesi durumun da çay kurumuzun özelleşmesi kaçınılmaz olacak. Hemde yok pahasına çünkü zarar eden kuru mun değerinde satılması beklenemez. Haliyle alan özel sektör, Tirebolu dan Hopa ya kadar sahildeki tüm fabrikaları RANT’ a çevirecek içerdekilerin kapasitesini artırarak keyfi bir uygulama ile kendisi köşeyi dönerken müstahsil mağdur olacak. Bunca müstahsilin istikbali ve bölgenin kaderiyle oynama lüksüne kimse sahip olamaz.
Çay kurumu derhal kendine gelmeli, Çaykur çağdaş, modern bir yapıya kavuşturularak kapasite artırımına gitmelidir. Reklam gideri olarak ödenen milyonlarca lira modernizasyona kanalize edilerek, kurumun kurtarılması dileğiyle saygılarımı arz ederim.