Çalışarak kazanmak zorunda olan Arıcı ticarete atıldı. Önce fırıncılık, daha sonrada sinemacılık işine atıldı. Bu arada 5 kız 1 erkek evladının tamamını okutarak üniversite mezunu yaptı. Öteden beri ilgi duyduğu edebiyat ve tarih konusunda araştırma yapmağa yöneldi. Bir araştırmacı tarih yazarı olarak birçok eser yazdı ve yayınladı.
Bu değerli hemşerimizi tanımak ve dost olma şerefine nail olduğum için kendimi şanslı addediyorum. Ancak geç kaldığım için üzgünüm. Ankara –Kızılay-inkılap sokak no:25’te mülkiyeti, kendisini hemşerilerine vakf eden değerli hemşerimiz İsmail Poyraz’a ayıt olan meşhur tavukçu lokantasının üst katında yine Pazarlı (Kaleli) Turan Akın’a ayıt terzihanede başta pazarlı olmak üzere bölge insanı olup ta Ankara'da yaşayan eski ve yeni bürokratlar ve diğer elit kişiler her gün bu mekanda öğleden sonra toplanırlar. Ev sahipleri Turan abımız veya İsmail amcamızca çeşitli ikramlar yapılır, koyu bir sohbet başlar ve sürer gider.
Değerli hemşerimiz Muzaffer Arıcı'da bu yerin müdavimlerindendi.
Her gün gelir kalem elinde kağıtlar üstüne bir şeyler yazar. Bir müddet sonrada ben kütüphaneye gidiyorum der bir sure ortadan kaybolurdu.
Zaman zaman anlattığı, askerlik hatıraları ile fırıncılık yıllarındaki akıllı eşeğinin hikayesi dahil, sinemacılık yaparken anarşiden çektikleri ile şahsımla olan hatıralarda bende saklı kalsın. Her akşam bahset tığım mekandan İncesu 96’ lar daki evine kadar gidişimizi sizinle paylaşmak istiyorum. Akşam karanlığı çökerken toparlanır ve hadı Mehmet gidelim der. Bende o meşhur siyah çantasını alırken kızı kadar savdığı Hacer hanımda paltosunu giydirip fotur şapkasını verirdi. Muzaffer abım koluma girer ve biz yola koyulurduk. Yolumuz üzerindeki kuruyemişçiden geçerken ‘’Mehmet sana bir kilo ceviz alayım’’der. Ben ise istemem geçeriz. Hemşin Dernek Başkanı Musa Abay abımın pastanesinin önünden geçerken Musa Bey varsa mutlaka uğrar şakalaşır çayını içeriz. Yoksa Muzaffer abı’’bizi görüp kaçtı salep borcu var’’der. Ve ilerleriz. Biraz daha ilerdeki çiçekçiye uğrar halını hatırını sorar sonrada şakalaşır. Biraz daha ilerdeki kafeteryanın önünde durur burada portakal veya nar suyu içmemiz için ısrar eder yine itiraz ederim ve üst geçitin Yüksel caddesi tarafına gelince ;geçen yıla kadar orda dilencilik yapan ama olduğu halde Muzaffer amcayı sesinden tanıyan İbrahim’i yad eder ‘’İbrahim yine yok’’der rahmet verir ve köprünün diğer ucuna gelince oradan ayrılmamı ister ben dinlemem ve nihayet apartmanının kapısına kadar götürür. Orda çantasını kendisine teslim edence, bana ‘’marketten bir şey alayımda eve götür yada eve çıkalım bir çay kahvemi iç der’’.ben iyi akşamlar diler ayrılırdım. Bu her akşam böyle devam ederken birdenbire sevgili Muzaffer abım bizi 7 ekim 2011 günü terk etti. Çamlıhemşin Vakfı tarafından 7 ocak 2012 günü Muzaffer Arıcı’yı anma günü düzenlendi. Çok sayıda seveninin buluştuğu anma toplantısı gösterdi ki; İnsan oğlu bu fanı dünyadaki yaşantısını tamamlayarak göç ettiğinde bıraktığı bir iz yada kubbede kalan bir hoş seda yoksa bu dünyada yaşamanın da fazla bir manası da yok demektir. Ne mutlu öldükten sonra anılmayı hak edenlere. Saygılarımla.
illegal bahis - bahis siteleri - deneme bonusu veren siteler - canlı bahis - güvenilir bahis siteleri -