“Şüphesiz Biz (Kur’an’ı) Kadir gecesinde indirdik.
-Kadir gecesinin ne olduğunu bilir misin?
-Kadir gecesi bir aydan hayırlı gecedir.
-Melekler ve Cebrail o gece Rablerinin izniyle her bir
iş/ her bir kişi için inerler de inerler.
-O gece tanyeri ağarıncaya kadar selamdır/esenliktir.”
(Kadir Suresi)
Kadr-u kıymet gecesi, kader gecesi, ölçü kıymet gecesi, paha biçilemez bir gece…
1-Kadir Gecesinin paha biçilemez değeri:
a) Bin aydan daha hayırlı bir gece olması,
b) O gece melekler ve Cebrail’in inmesi,
c) Tanyeri ağarıncaya kadar selam, selamet, esenlik olması…
2-Kadir gecesinde indirilmeye başlanan Kur’an’ın değeri:
“Elif lam Ra. Bu Kitap, insanlığı Rablerinin izniyle karanlıklardan aydınlığa, O, yüceler yücesi, her türlü övgüye layık olan Allah’ın yoluna iletmen için gönderdiğimiz Kitaptır.”(İbrahim: 14/1)
3-Kur’an’a Elçilik yapan Peygamberin (sav) değeri:
“Ey şanlı Nebi! Biz seni;
-Bir şahit,
-Bir müjdeci,
-Bir uyarıcı,
-Onun izniyle Allah’a çağıran bir davetçi ve
-Nur saçan, yol aydınlatan bir kandil olarak gönderdik.”
(Ahzab: 33/ 45-46)
4-İndirilen Ümmetin değeri:
Kadir gecesiyle “Nübüvvet” kurumu kıyamete dek el değiştirmiş oldu. İsrailoğullarından alınıp İsmailoğullarına teslim edildi. İsrailoğulları yani “Ehl-i Kitap” özne olma, üstün, seçkin olma özelliklerini kaybetmiş oldular. Bu çok önemli bir değişim, çok önemli bir “inşa projesidir.” Onlar artık kıyamete dek “Ümmet-i Muhammed”(sav) potasında değerlendirilecekler… Tabi, isterlerse…
Kadir gecesiyle, Ümmet-i Muhammed (sav) yeryüzünde Allah’ın temsilcisi, “seçkin topluluğu”(Hac: 22/78) olarak göreve getirilmiştir. Bu topluluğun ismi kendi tercihleriyle “Müslüman”(Hac: 22/78) olarak tescil edilmiştir. “Elçinin elçileri” olduk elhamdü lillah…
Okullarda bile sınıf başkanlığı seçimlerinde “Başkan” seçilince elbette mutlu oluyor, havan artıyor, yürüyüşün değişiyor… Ama bu havanın yanında sorumlulukların da artıveriyor değil mi? Başa çıkman gereken yeni görev ve sorumluluklar… İşte bizler de “Kadir gecesinde” sınıf başkanlığına seçilmiş gibiyiz. “Kadir gecesi kader gecemiz olmuştur.”
Tüm sentetik boyalardan kurtulup “Allah’ın boyasıyla boyanmışız…”(Bakara: 2/138) Öncelikle bu değişimin farkına varmalı, bu değişimin önemini kavramalıyız. Gerçekten biz Allah’ın boyasıyla boyandık mı? İmanımız o iman, hayatımız o Kur’an, örneğimiz o Peygamber mi?
“Bedeviler biz de iman ettik dediler. De ki onlara: Hayır siz iman etmediniz boyun eğdiniz. Çünkü iman henüz tam manasıyla kalbinize yerleşmedi…”(Hucurat: 49/14)
SONUÇ VE SORUN:
Hz. Peygamber (sav): “Doğan her çocuk İslâm fıtratıyla (Müslüman olarak) dünyaya gelir. Daha sonra anne babası onu Yahudi, Hristiyan, Mecusi veya müşrik yapar…”(Buhari) buyuruyor.
Ey Ümmet-i Muhammed!
Ey Kadir gecesinde kaderi değişen bahtiyar kullar!
Ey Seçkin topluluk!
“Allah Teâlâ’nın Müslüman olarak yarattığı, ergenlik çağına kadar Müslüman kalan bir çocuğu anne babası, onun fıtratına aykırı olmasına rağmen Yahudi, Hristiyan, Mecusi yapabiliyor da biz Müslüman bir çocuğu neden Müslüman olarak yetiştiremiyoruz?
Çünkü biz önce çocuğun fıtratını bozuyor; ismini, resmini, sesini, kimlik ve kişiliğini tarumar ediyor sonra düzeltmeye kalkışıyoruz. Bu maya da tabi ki tutmuyor…
Bizim önemli sorularımız var hocam:
-Kadir Gecesi tespih namazı kılacak mıyız?
-100 rekât namazda hangi sureleri okuyacağız?
-Hocam, biri benim sandalyemi almış…
-Hocam, GÜRÜLTÜDEN SESİNİ DUYAMIYORUM
BİR ŞEY Mİ DEDİN…
-“Ramazan boyunca BOM BOŞ olan camiler Kadir gecesi hınca hinc doluverdi…”
Elhamdülillah kulluk vazifemizi de yaptık (!!!)