BİR GÜNLÜK YAYLA GEZİSİNDEN NOTLAR
BİR GÜNLÜK YAYLA GEZİSİNDEN NOTLAR
Kâinatta müthiş bir nizam ve intizam var. Beşerin acımasız eli değmediği sürece dağlar ve yeşilliğin her tonunun bulunduğu yaylalar aslını koruyacaktır.
Kışın yağan karların meydana getirdiği çığların tepelerden gelerek dereleri kapaması, suyun mecrasını bulması için çığ içinde açmış olduğu tünellerden akması çok güzel görüntülere sebebiyet veriyor.
Çat-Başyayla güzergahında bir yandan kış ayında kopan elektrik telleri ve direkleri yetkili firma tarafından onarılırken, diğer yandan Telekom da aynı şekilde yaylalara ulaşım sağlanması için var gücüyle yollarda çalışıyor. Bu bize şunu gösteriyor; devletçi köhnemiş kafalarla artık işler yürümüyor. Özel sektörün birinci amacı kârdır. İşte bu yüzden mesai saatlerine bakmadan habire bir yandan iş yaparken diğer yandan da vatandaşa hizmet sunmaya çalışıyorlar.
Yaylalar; çam ağaçları, yemyeşil doğal ve organik otları ile bir yandan oksijen pompalarken, diğer yandan görsel zevkleri tatmamıza neden oluyorlar. Yaylacılar peyderpey yollara koyulmuş ve hayvanlarıyla birlikte dört veya beş ay mesken tutacakları yeni yerleşim alanlarına çıkıyorlar.
Hala dağlarda kar var. Yayla havası bambaşka oluyor. Bu bir hastalıktır. Bunun tedavisi sadece yaylaya çıkmakla oluyor. Kar’ı da yağmuru da sisi ve güneşi de bir başka oluyor yaylaların.
Karayolları kapanan yolları açıyor. Gelen çığla adeta dağ görünümüne bürünen karlar iş makineleri tarafından zorlukla yarılıp geçit sağlıyor.
Verçenik Dağı’na çıkmak için hareket ettiğimizde Ortaköy’den Çifoli’ye kadar ancak gidebildik. Bu iki yerin arası da tahminen beş kilometredir. Kar ve karla gelen çığın kapatıp yol vermediği Verçenik Dağı’nı görmeyi çok arzu ediyorduk. Maalesef merakımızı artık bir başka bahara erteledik. Yaylalarda havalar eskisi gibi değil; olmayacak da...
Bu yıl zaman gecikmesine rağmen çiçekler ve otlar hayvanların tam olarak beslenmesi için olgunlaşmamış. Buna rağmen yine de yaylaya çıkmanın zevkini tadan koyun ile keçilerin melemelerinden bunu anlarsınız.
Hayvancılık her yerde olduğu gibi yaylalarda da artık bitmeye başlamış. Bir kaç kişi yeterli denecek kadar büyükbaş ve küçükbaş hayvan barındırıyor. Diğerleri ise bir iki hayvanla yaylalara çıkıyor. Bu, yaşlılar için bir özlem. Hayvan olmasa da çıkacak. Yayla zamanını geldi mi bu sevdalıları tutamazsınız köylerinde.
Yaylalar artık eskisi gibi bir daha asla olmayacak. Gençler bu yerlere günlük gelip gediyorlar. Hayvan kokusuna alışık olmayan bu yeni yetme gençleri dede ve babalarının büyüyüp göç ettiği bu yerlere artık getirmek çok zor. Şehir hayatına alışanlar yayla hayatını da bitirdiler.
Yaylada az kaldım. Ama çok güzel bir gün geçirdim. Bu yörede muhtarlara çok büyük işler düşüyor. Kışın iskân edilmeyen bu yerlerin yolları yaz başı mutlaka erkenden açılması gerekiyor. İş makineleri çalışırken ben hiçbir muhtara rastlamadım. Umarım bu bir tesadüftür. Lakin şu da bir gerçek ki, çalışan elemanların yanında muhtar veya aza yoksa onların ihtiyaçlarını karşılayacak bir görevli olmadığı takdirde işler istenildiği gibi düzgün gitmiyor.
İşte size bir örnek. Kale’den yaylaya çıkarken yolu düzenleyen greyderlerin bu işi üstünkörü yaptıklarını gördüm. Yollara düşen keskin taşları bir iki kez araçtan inip kaldırmak zorunda kaldım. O yüzden muhtarlarımıza duyurmak istiyorum. Yol açma işleri bitinceye kadar lütfen yetkililerle birlikte işinizin başında bulunun. Bu vesile ile bu güzel yerleri bırakıp gittikten sonra şairliğe başlayan teyze oğlunun dörtlüğü ile şimdilik son veriyorum.
Yüreğim hüzünlü gözlerim ağlar
Beyaza bürünmüş güzelim dağlar
Zilkale Ayder’i Verçenik dağı
Cennetten bir köşe bizim oralar…
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.