Yine göz açıp kapayıncaya kadar hızla geçen bir yılı doldurduk. Sanki daha dün Ramazan ayını eda etmiştik. Sağ olanların tekrar kavuştuğu oruç ayı Ramazan’a kavuşturan rabbime sonsuz şükür ve hamdolsun. İkinci kez uzun ve sıcak havalarda oruç tutmayı bize nasip eden Allah’a ne kadar ibadet etsek azdır. Nice arkadaşlarımız ve yakınlarımız Ramazan ayını göremeden ahrete intikal ettiler. Bugünleri görmeyi biz çok istediğimizden elde etmedik ki Rabbim lütfetti biz de kavuştuk.
Ramazan çok farklı bir ay. Bu ayda bereket ve rahmet adeta yağmur gibi yağıyor. Bizler göremesek bile bereketi ve insanların simaları bunları açıkça belli ediyor. Evlerde yaşanan coşku ve heyecan, aileler arasında iftar vakti gelince yaşanan telaş ve sabır, İşyerleri, özellikle fırınların kapısında iftar vakti kuyrukta pide bekleyen oruçlu kardeşlerimin heyecanını anlamak için ancak yaşamak gerekir.
Çay ocaklarında her zamankinden farklı olmayan lakin tadı bambaşka olan çay içimleri, sohbetler ve gündüz tutulan orucun yansıttığı nurani çehreleri görmek bir başka oluyor. Ardından okunan ezanla teravi için camilere dolan genç ve yaşlı erkek kadın kardeşlerimin heyecanını ancak yaşayanlar anlayabilir. Ramazan Allah’ın ayı; bu ayda oruç var. Her yapılan ibadete sevap tayin eden Rabbim Oruç için “Onun sevabını ancak ben veririm” diyerek bizleri adeta kurtuluşa vesile kılacak müjde ile oruca teşvik ederken buna kendisinin de ihtiyacı yoktur.
Her ibadetin bedenimize farklı faydaları vardır. Tıp dalında orucun faydalarının bugün tespit edilmesi bizleri Asrısaadetin gelişmemiş ama en mükemmel yaşandığı o yılları tefekküre davet ediyor. Hz. Resullulah orucun bedenimize faydalarını söylerken beden üzerinde inceleme yaparak mı bunları tespit etmişti? Asla… Allah, Resulüne bunları bildirdi o da elçi olarak bizlere duyurdu.
Ramazan geldi. Hayırlısıyla, inşallah geldi. Mukabeleyle başladık. Akşamın misafirine “hoş geldin” diyerek. İhtiyarlar bilir kıymetini. Onlar bir dahaki Ramazan ya var ya yoklar. Gençler bu duygulardan çok uzaklar. Ömürlerini uzun zannedenler, Ramazan’ın kıymetini ne bilsinler? Her Ramazan son Ramazan diye bekleyenler bilir Ramazan’ın kıymetini. Hangi tarihte, hangi medeniyette, hangi toplulukta var böyle sürekli birbirini takip eden, her yıl gelen müjdeler? Ramazan geceden gelir. Vakti nasıl geçireceğimizi düşünmeyeceğiz. Asla böyle bir hesaba girmeyeceğiz. Misafir için gün sayılır mı? Hele de böyle aziz bir misafir için? Hiç gitmesi istenir mi? Geçen vakte sadece üzüleceğiz. Har vurup harman savurmayacağız. Her günü özel bileceğiz. Bu altın zaman dilimine gereken saygıyı göstereceğiz. İnşallah. Belki bir Ramazan daha yok önümüzde; belki de bu son Ramazanımız. Eldeyken, gelmişken, bize bu kadar yakınken, kapımızı çaldı. Çalmak üzereyken, rahmetin eli yüreğimize değmişken, ebedi âlemin kapıları bir kez daha ardına kadar açılmış iken ondan istifade edelim. Ramazan geceleri ayrı güzel, gündüzleri de ayrı güzel. Hatta o gün ve gecelerde müminlerin uyuması bile ibadet. O da başka bir güzellik. Ömrümüz varsa, sonuna erişebilirsek, bayramı kutlarsak inşallah, bu Ramazan’ın bizden hoşnut olup da gitmesini dileyeceğiz Rabbimizden.
Her Ramazan özeldir. Bu Ramazan da öyle. Günün eskisi yok. Ayın da yok. Yılın da yok. Her an yenidir. Hiçbir Ramazan birbirine benzemez, birbirinin aynı değildir. Her Ramazan yenidir. Ramazan’ın eskisi yok. Teravihlerin, oruçların eskisi yok. Her gelen Ramazan yenidir. İsmi benzer birbirine o kadar. Onda yaptığımız ibadetler benzer birbirine ama her Ramazan’ın ruhu başkadır. Her Ramazan özeldir. Kıymetini bilelim diye. Ramazanlarımızı birbirine benzetmeyelim diye. Her Ramazan’ın kendine göre hakkını vermeye çalışalım. Nasıl geçmesi gerekiyorsa günler, öyle olsun. Dilimiz, dileklerimiz Yaradan’a şükürle dolsun. Hiç kimseyi kırmamalı ve üzmemeliyiz. Kırdıysak, helalleşmeliyiz. Bir çocuk niyetiyle semaya doğru açılmalı ellerimiz. Dolu dolu şükretmeliyiz. Hiç kimsenin veremeyeceği mutluluğu veren Rabbimize şükretmeliyiz. Kalabalıklardan, vaktin kıymetini bilmeyen yerlerden özenle kaçarak ve gözlerimizi de kaçırarak, orucumuzu sakata sokmadan, derhal uzaklaşacağız. Bizi gayemizden alıkoyacak her halden, gıybetten, dedikodudan suizandan, Rabbimizin istemediği her davranıştan sür’atle uzaklaşacağız. Sadece midemizle değil, her duyu organımızla Ramazan’ı tadacağız ve yaşayacağız. İnşallah. Gündüzleri nimet, geceleri ganimet bilerek, bir anı diğer anına benzemeyen bu mübarek ayın her anına kulluğun imzasını atmanın şuuruyla, kadrini kıymetini bilenlerden eyle bizi Ya Rab.