Bir video var Rus kökenli eski büyük futbolculardan biri. Mahalle de çocuklarla top oynuyor. Eski futbolcu küçük çocukları nasıl çalımlıyor. Tak tak tak çalımlayarak gidiyor kaleye pası veriyor çocuğa, çocukta gölü atıyor. Nasıl seviniyor çocuk gölü atınca. Yaparsın yaparsın sende o çocuklara çalımı atarsın. Ama çalımı yiyen çocuk olur. Çocuk içinde eğlencedir çalım yemek. Bir daha çalım yememeyi de öğrenir. Gider ayağının dibinde durur.
Yara hepimizin yarasıdır. Kayıp para hepimizin parasıdır. Zannetmeyin ki bir tek o kulüp kaybediyor. Değil değil, ülke kaybediyor. Ülke zamanını kaybediyor. Rizespor’da kendi çocuğuna ayıracağı zamanı kaybediyor. Kendi yaramızla olduğu gibi arkadaşımızın yarasıyla da yakından ilgilenmeliyiz. Her şeyi dersle çözmeye çalışıyoruz. Sürekli ders aldırıyor ülke. Ders verene bakmıyor. Aslında veren derse muhtaç. Adama diyorsun ki buna ders ver. Ama derse muhtaç olan o. Sen ne yapıyorsun. O haftada 2 saat ders veriyorsa sen haftada 8 saat ders verip işi bitirirsin paranda cebinde kalır. Bu hayat böyle bir yer değil. Bazı şeyleri görerek dokunarak deneyerek yanılarak öğreniyorsun. Yapma yapma. Oynat çocuğu oynat. Oynat göreceksin. Oynatmadığın için göremiyorsun. Oynarken izle çocuğu. Uzaktan izle. İçine girme akıl verme çocuğa. Teknik direktör, geri gel diyor. Uzaktan vur diyor. Vur vur topa vur diyor. Bırak bırak çocuğu rahat bırak.
Ben teknik direktörün yerinde olsam. Çağırırım çocuğu hemen giy üstüne gel aşağıya. Alırsın onu gir sen vur dersin çocuğa. Yöntem var. Senin hayatta bir yere gitmeni maçı kazanmanı, ve daha iyi sonuçlar almana yöntem yardım eder. Sen yöntemin peşinde değilsin ki. Hep çalımcılar getirmenin peşindesin.
Rizespor’da siyasi gücü kullanarak çalım atanlarda var. Eğitemiyoruz, antrenman yükleyemiyoruz, dikkat etmiyoruz, çocuğu yönlendiremedik. Bunu böyle yaparsan şöyle olur. Şunu söyle yaparsan böyle olur. O avanta yaptı ama sen çocuğuna yapmadın. Turallarla tuzağa düşürmeyin. Bir kelime milyon tane insana değiyor. Gidip o insanı buluyor, bulaşıyor zedeliyor. Onu fark etmiyor yıkıyor. Her ağacın kurdu içinde olur. İçine kurdu düşürüyorsun. Onu kullanan içinden onu kendi kendini tükettiğini maalesef fark etmiyor.
Rize’yi Rizespor’u tanıyorum. Rizespor’un İbrahim Turgut Başkanlığındaki yönetiminde neler yapacağını da tahmin edebiliyorum. Nelerin olacağını, nelerin gerçekleşeceğini yada nelerin gerçekleşmeyeceğini biliyorum ve bunları yaşayıp göreceğiz. Yetki ve kontrolün, kullanımı, onu sana verenlerin güvenini kazanmana bağlıdır. Yönetmesi gereken insanlar, işine hakim olmadığını hissediyorsa hiçbir liderin şansı yoktur. Futbol benzeri olmayan bir boyutta gerçekleşen bir canlı eğlencedir.
Telefon yada traş bıçağı imalatı gibi garantili galibiyet imal edemezsiniz, çünkü her şey transferlerle birlikte kişilerin performansına veya duygu, şans ve sakatlık gibi rast gele etkilere bağlıdır. İbrahim Turgut gerçekçi olmalıdır. Taraftar her maça zafer beklentisiyle gelebilir ama başkanın ayakları yere daha sıkı basmalıdır. İbrahim Turgut, eski yöneticilerinde içinde bulunduğu yeni bir yönetim oluşturmasına rağmen Rize’nin dengelerini çok sağlayamadı. Yönetimde Ardeşen ilçesinden 4 kişi bulunurken büyük ilçelerde dahil bir çok ilçeden isimlere yer verilmedi. Bu da siyaset ve torpil oluyor.
Siz ne kadar iyi başkan ve iyi yönetim olursanız olun, sahaya çıkıp mücadele eden ve topu kaleye gönderecek olan futbolcular. Futbolun tek gerçeği skor tabelasıdır. Skor tabelan iyiyse her şey iyi ve güzel olur. Bülent Korkmaz’ın geçen sezon geldiği günden itibaren Rizespor’a katkısı olmadı. Beklentilere karşılık vermedi. Şimdi vermiş olduğu transfer listesiyle yeni bir takım kurmak istiyor. Nasıl bir takım kurup neler yapacağını da herkes tahmin edebiliyor. Korkmaz’ın geçen sezonki başarısızlığından sonra kredisi çok ama çok az.