YENİDEN CAMİ-CEMAAT VE İMAM YAZISI
"Camiler Allah’ındır. Öyleyse Allah'tan başka kimseye dua etmeyin" öncelikle bunu bilmemiz gerekir. İslam’da bir mezhebin ya da meşrebin camii olmaz. Onlar Müslümancım diyen herkesin ortak mabedidir. Bu böyle olunca oralarda görev yapan imam ve hatiplerde bir mezhebin, meşrebin ya da partinin imamı olmammalıdır. İmamlar bu ülkenin en şanslı memurlarıdır. Ülkenin öyle yada böyle camiye giden en az % 80'ine söz söyleme, bilgi ve mesaj verme imkanına sahiptirler. Tam donanımlı olduklarını düşündüğümüzde bu imkân çok muazzam bir imkândır. Şu anda çocuklarımıza Kuranı kerim öğretme durumunda olanlar da yine imamlarımızdır. Ama ne yazık ki, çoğunluğu itibariyle bu güzel insanlar bu fırsatları değerlendirme derdinde değildirler.(Bu işi gerçekten severek yapmaya çalışanlara sözümüz yoktur. Bunlar da sözlerimi ve yazılarımı üzerlerine almamalıdırlar.)Çoğu toplumdan kopuk, okuma yazmadan uzak bir hayat sürerler. Vaizler din adına ayakları yere inmeyen şeylerden ve eskimiş üslupla söz ederler. Bu sebeple de namaz kılmamak için bahane arayan pek çok zayıf Müslüman camiye gidip de ne dinleyeceğiz, bahanesine sığınırlar. İmam ve vaazların bunların işleri zaten budur. Demek gibi bir mazeret beyanları da yoktur. Bu durumun sorumlusu elbette imamlar değildir. Öncelikle bu insanlar, ülkenin maddi imkanları en kıt ve üvey memurlarıdırlar.(Şu an için maddi konuda bayağı ilerleme sağlanmış olduğunu da biliyoruz.)Yaptıkları iş ise sanıldığından aksine çok zordur. Sahurda başlar, yatma saatine kadar sürer. Bayramları seyranları yoktur. Amirleri bütün bir cemaattir. Bazı kaşarlaşmış kimseler imamım her hareketine karışırlar. Onu emirlerindeki hizmetli gibi görür(F.B)keyiflerine göre hizmet beklerler. Müftülerde cemaati sürecek halimiz yok ya diyerek imamları yerlerinden ederler. İmam efendi gayretli bir insan ise bir şeyler anlatmaya çalışıyorsa, bu defa da söylediklerini beğenmeyenler şikâyetçi olurlar. Bu sebeple de çok yönlü baskı ve murakabe altındadırlar. Aman ha, yanlış bir şey söylemeyin, tehditleri onları hiç bir şey söyleyemez hale getirmiştir. Hutbeler merkezden hazırlanır, vaazlar merkezden verilir olmuştur. Böylece de zaten az okuyan bu kesim, hiç okumaz ve üretmez hale getirilmiştir. Bunun artıları elbette vardır. Eksileri daha da fazladır. Bu durumlar düzeltilmez mi? elbette düzeltilir. Bugünkü diyanet işleri başkanımız çok gayretli bir şahsiyettir. Yaptığı çalışmalar takdirle karşılanıyor. Lakin geçmişten günümüze birikmiş meselelerinde bir anda çözülme şansı yoktur. İmam, önde olan ve kendisine uyulan insan demektir. Bu önderlik sadece namazla sınırlı mı olmalıdır? Elbette hayır. Sokak ve caddelerde de imam kendini topluma ve cemaate sevdirmeli. Sözleri de ciddiyet ve temsili bulunduğu camiaya yakışır şekilde olmalıdır. Kalabalık bir topluluğa imam gelince geldiğini fark ettirmeli. O topluluk kendisine ilminden dolayı saygı göstermelidir. Malayani söz ve hareketlerden de azami şekilde kaçınmalıdır. Yoksa hem dine, temsili bulunduğu camiaya ve kendine zarar vermiş olur. Basından takip ettiğimiz üzere Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı hutbelerin eskiden olduğu gibi genel merkezlerden gönderilmediğini, bölgelerin yerel ihtiyaçlarına göre il müftülüklerince hazırlandığını ifade etti. Dini hizmetlerin modernizasyonu ile ilgili olarak yapmakta oldukları yeni çalışmaları müjdeledi. Kendilerine teşekkür ederiz. Hutbeler için böyle bir uygulama elbette güzel. Ancak burada da il müftülerinin işi ciddiye almaları ve hutbeleri ehline yazdırmaları noktası çok önemlidir. Genel de ele alınan konular özel de de aynıdır. Bu camia yerelde, genelde ve tüm dünyada çok özelliği olan bir kurumdur. İşte bu hassasiyetten dolayı en çok göze gelip gündemde tutulur. İnsanlar çok acayip bir varlıktır. Enaniyetlerinin mahkumu olduklarında yanlış doğru demeden konuşur dururlar.Doktora gider iki tık tık la bedeli tıpış tıpış öder ve sesi çıkmazken,cenazesini camiye getirir.En zor iş olan yıkama vazifesini yapan imam efendiye verdiği cüzi bedeli herkese anlatır durur.Bizde "madem o kadar konuşuyorsun kendin yıkasana.Hem baban veya annendir neden çekiniyorsun "sözüne ise çıt çıkmıyor.Buna rağmen imamlarımız görev bilinci içinde çalışmalarına devam ediyorlar ve de etmelidirler.Konuşulup tartışılanlardan da hisse çıkarıp nerede hata yapıp yapmadıklarını kontrol etmelidirler.Nihayetinde bunlarda bizim gibi insandırlar.Onlar hasbelkader imam oldularsa farklı mı olmuş oldular.Her beşer gibi sevap ve günah da işlerler.Belki de üzerlerine aldıkları sorumlulukla daha da temkinli davranıyorlardır.Bazıları ise doğal olduğundan yaptıklarını da bu özelliklerine göre yapıyorlar.Bunun yolu bire bir konuşarak gıybete yol açmadan çözmektir.Sonucunda bu işten kimse kazançlı çıkmaz.İki tarafta zararlı çıkar.Sorunlarda hala ortada durmaya devam eder.