Ekleme
Tarihi: 19 Nisan 2013 - Cuma
Kış ayının bitip İlkbahar’ın başlaması ile bölgemizde yoğun bir çalışma start alıyor. Bir yandan çayların gübreleme işleri, diğer yandan bağ ve bahçelerin kazılıp ekilmesi yöremize hareket kazandırıyor.
Artık kışla birlikte büyük şehirlere göç edenler de kademeli olarak dönmeye başlıyorlar. Okullar tatil olunca da bu dönüş zirveye çıkıyor.
2012 yılı ÇAYKUR adına iyi geçmedi. Sıkıntılı bir kampanya dönemi geçirildi. 2013 yılında da aynı sıkıntıların yaşanacağı görülüyor.
Bir yandan grev kararı alan sendikanın taviz vermeden bu kararı uygulamaya koyacağı ve buna uzlaşmak için aralık kapı bırakmayan veya bıraktığını bilemediğimiz bir durum varsa o ayrı ÇAYKUR idaresi, diğer yandan birçok fabrikanın revizyonu, bu fabrikalarda çalışacak olan işçilerin grevi veya sayıca yeterli olmayışı Çay sezonunun birçok sıkıntılara gebe olduğunu gösteriyor.
Sezona başlamadan Çay-Kur idaresince fabrikalarda müdür atamaları yapıldı. Umarım bu da ayrı bir sıkıntıya sebebiyet vermez.
İmdat Sütlüoğlu’nun önünde çok büyük sıkıntılar var. Kolay değil devasa bir kuruluşun başında olmak. Her ne kadar cazibesi varsa da bir o kadar da riski vardır. Aslında ÇAYKUR ‘un da kendine göre bir alternatif planı vardır mutlaka. Lakin tam kampanyanın açılıp çay mübayası başladığı anda düşünülen alternatif uygulamaların bazen ters tepme riski de vardır. Bu nedenle aynen Mart sisi gibi önünü berrak göremeyen bir devasa kuruluş, çalışanları ve buna bağlı üreticileri de merak ve heyecan içinde sıkıntıları aşılmış ve sorunsuz bir kampanyayı özlemle bekliyorlar.
ÇAYKUR’un en büyük sıkıntısı siyasetten arındırılmamasıdır. ÇAYKUR bir anonim şirket gibi yönetilmelidir. Sabancı-Koç veya Zorlu’nun herhangi bir şirketi nasıl yönetiliyorsa, nasıl reklam yapılıyorsa, nasıl pazarlama yapılıyorsa, uluslararası piyasalarda nasıl rekabet ediliyorsa şirket yapısı ile böyle bir dinamik yapıya kavuşturulmalıdır.
Türkiye’nin en büyük üç veya dördüncü sanayi kuruluşu olmasına rağmen bugün 46 Çay Fabrikasının kapasite açısından Kocaköprü köyünde bulunan 8 adet Doğuş Çay Fabrikasına denk gelmesi de oldukça düşündürücüdür.
ÇAYKUR ‘da işçilik ücretleri üretim-dağıtım ve amortismanlar dâhil % 120’dir. Bu gidişle ÇAYKUR bu yükün altından kalkamaz. ÇAYKUR ‘un bugün sıkıntısı kayıtsız çay tarlaları, yeterli olmayan fabrikalarında standartlara uygun çay kalitesinin olmayışından kaynaklandığını düşünüyorum. Pazarlama ve reklam sorunu yok gibi gözükse de zaten iç piyasada çay satışında lider durumdadır. Tam kapasite ile içeride satıştan elde edilen gelirle, giderler karşılandığında işin daha da vahim olduğu ortaya çıkacaktır.
Ülkemize 70 bin ton kaçak Çay girdiği söyleniyor. Böyleyse bu kez işin başka bir boyutu ortaya çıkıyor. Bölgemizde yaklaşık 190–200 bin ton Kuru Çay üretimi yapılmakta olup bunun yaklaşık %53’ü ÇAYKUR tarafından gerçekleştiriliyor. Bu da bölgede ve ülkede lider olan ÇAYKUR ‘da artık acil eylem planlarının hayata geçirilmesi gerekiyor. Bir yandan işçiler grevden söz ederken diğer yandan ise Çay-Kur idaresince ne yapacağı bizce meçhul planlar yapılıyor. Arada zarar bölgemiz ve bölgede yaşayan üreticilerimiz görüyor.
ÇAYKUR her dönem Genel Müdür değiştiriyor. Yine de işler istenildiği gibi gitmiyor. O zaman idareye gelenler yönetmiyor mu? Sorusu akla geliyor. Her dönem siyasete balıklama dalarak hep günü kurtarmakla seneler heba olup gitti. Kararlı, dirayetli ve her kuruma hükmetme gücüne sahip Rizeli bir başbakanımız var. Şu ana kadar gelişmelere fazla müdahale etmedi. Etti ise de biz bilemiyoruz. Hep dışarıda kaldı. Çözülsün diye tüm imkânları verdi. Ama gelinen son durumda sorunların hala devam ettiği görülüyor. İşçiler grev diyor. Hem de tam kampanya açılırken. ÇAYKUR ‘da ses yok. El birliği etmiş gibi devasa bir kuruluşu bilerek sonucu bilinmeyen yolculuğa çıkarıyorlar. Şimdi ise Sayın Bakanımız Hayati Yazıcı üç günlüğüne Rize’ye geliyor. Bana göre bu işe de el atacak. Kampanya başlamadan sorunların çözülmesine ön ayak olacaktır.
Bu Memlekette 30 yıl durmayan ve devamlı akan kanın durması için “akil adamlar” adı altında toplumun belli kesimlerinden değerli insanlar seçildi. Ve inanıyorum ki bu beladan ülkemiz kurtulacaktır. Bu işlere cesaretle giren sayın başbakanımız Rize için de ÇAYKUR ‘u düzeltmek için bir ”akil adamlar” teşekkül etse; acaba nasıl olur? Her kampanya da sorun olarak önümüze çıkan veya bilerek çıkarılan ÇAYKUR meselesi ne olacaksa olsun ve bitsin. Bıktık bizlere ve bölgemize hiç faydası olmayan dalaşmalardan. Ülkenin en büyük şirketlerinde de sorunlar olur ve hemen iç mesele şeklinde hemen çözülür. Bizde ise uzun süren çabalar sonucu çözülse bile sorunlar asla bitmez. Özelleşsin isteniyorsa bundan kim ve kimler fayda veya zarar görür? ÇAYKUR lider konumunu kaybederse hep birlikte kaybederiz. İşçisi Memuru ve Amiri bu kurumu yıpratmak değil daha güzel yönetime ve işletmeye kavuşturmak için çalışmalıdırlar. O zaman grev tehdidi edenlerin bu işi tehdit unsuru olmaktan çıkarıp sonuç almak için emek sarf etmelidirler. Yoksa haklı oldukları dava da haksız duruma düşerler. Ben inanıyorum ki ÇAYKUR bu üretim gücü ve tecrübesi ile aynı zamanda marka bilinirliği ile gelecekte Türk kalitesi adı altında dünyanın tanıdığı markalar çıkarır. Bu da amirinden en alt çalışanın eseri olur.