TAYYİP ERDOĞAN’IN ÇIKIŞINI TARİH BİR GÜN YAZACAK
Geçmişte yaşananları bizler bugün tarih kitaplarında okuyoruz. İnsanlık Âdem ve Havva (as) ile başladı. O dönemden günümüze en büyük kaynak Kuran’ı Kerim’dir ve biz bu Kelam ile İnsanoğlunun günümüze hatta kıyamete kadar geçecek zamanı okuyarak, dinleyerek veya bilen uzmanların görüş, düşünce ve eserlerine bakarak bilgi sahibi olmaya çalışıyoruz. Miladi takvim İsa(as) ile başladı. O dönemden günümüze birçok tarihi olaylar meydana geldi. Din ve Bilim adına ortaya çıkan çok değerli şahsiyetler bulundukları devirleri aydınlatmış, yol göstermiş ve hatta günümüze kadar o buluş ve eserlerini aktarmayı başarmışlardır. Bizler nasıl ki bilgi sahibi olmak için bu eserlere başvuruyoruz, bizden sonraki nesil de aynı şekilde bizim dönemlerimizde tarih olunca okuyup ya örnek alacaklar veya serzenişte bulunacaklardır. Geçmişte daha çok kavimler ve dinler arasında çatışmalar yaşanmış. Her kargaşa döneminde de ya bir Peygamber, ya da bir veli Allah(cc) tarafından gönderilerek ortalığı yatıştırmaya çalışmışlardır. Asya, kısman Afrika bu yönüyle adeta ilim ve irfan yuvası haline gelmiştir. Harezmî, İmami Buhari, Farabi, Biruni, İbni Sina, Kaşgarlı Mahmut, Yusuf Has Hacip, Ahmet Yesevi, Abdülkadir Meragi, Uluğ Bey, Ali Kuşçu, Ali Şir Nevai, Fuzuli gibi o dönemde yaşayan değerli ilim ve bilim adamları yetişmiştir.
Orta Asya, Maveraünnehir, Semerkant, Buhara, Horasan, İran, Tebriz, Meraga, Isfahan, Meşhed, Tus, Nişabur, Afganistan vs. bölgelerde yaşamalarına rağmen tüm dünyada tanınmış ve hala da tanınıyorlar. Eserleri ise bugün dahi elden ele, dilden dile dolaşıp gönülleri olduğu kadar akıl’ları da mest ediyorlar. Cumhuriyet 1923 yılında kuruldu.90 yıl geçti. Birçok yaşanan olaylar artık yüzyıl olmaya doğru gidiyor. Gerçek tarihçiler siyasi mülahazalardan arınarak yaşananları değerlendireceklerdir. Bir tarihi ve bilim adamı kendi görüş ve düşüncelerini bir kenara bırakıp sadece belge ve bilgilere dayanarak tarih hakkında yazı kaleme almalıdır. Yoksa bilimsellikten çıkar kendi şahsi görüşlerini yansıtır ki; o zaman da okuyucu bulmakta ve gerçeğe ulaşmakta sıkıntı yaşanır. İlim ve Bilim adamının da elbette görüş ve düşünceleri vardır. Fakat tarih bu düşüncelerle değil gerçeklerle anlatılmalıdır. Kim ne derse desin. Nasıl düşünürse düşünsün. Bundan yüzyıllar sonrasında gelecek nesil bugünleri kaleme alırken öncelikle Sayın Başbakanı gündemlerine alacaklardır. Cezaevlerinde başlayan yolculuğun bir gün başbakanlıkta beklide Cumhurbaşkanlığında noktalanacağını tez konusu yapacaktır. Girdiği seçimlerde almış olduğu başarıları ve bu başarıların altında yatan gizli sırrımı dersiniz. Beceri mi dersiniz, bilgimi, kariyermi ne ad derseniz deyin sonuçta ortada her seçimde yükselen oyların mutlaka bir nedeni vardır ki bu neden de araştırılması gereken önemli bir konu olacaktır. İnsanların kalplerine giden yolu bulmak çok zordur. Belki de bir o kadar kolaydır. Bunun belli bir formülü mü vardır. Varsa nelerdir? Cumhuriyetle yaşıt partiler milletin gözünde istenilen rağbeti görmeyerek, her seçim dönemlerinde oy kaybına uğramasına rağmen, yeni kurulan bir partinin bu denli başarı göstererek merdivenlerden çıkışını izah edecek nesil elbette gelecektir. Bu işler öncelikle yapılan hizmetlerle ölçülür de, yinede sadece hizmet yapmakla da olmuyor. Bu ülkede uzun süre başbakanlık yapan Sayın Demirel’in “Ben hizmet yapmadan %50 oy alırken, bunca hizmet yaptığım yıllarda hatta yollar ve köprüler mimarı anıldığım dönemlerde ise en düşük oyu aldım” sözleri de göz önüne alındığında Başbakanın bu yükselişinin önemini daha da ehemmiyet kazanmış oluyor. Liderlik çok zor ve ender bulunan bir meslektir. Bu böyle olduğu için dünyada çok az karizmatik lider var. Onlarda bazen uzun ömürlü olmuyor. İşte Ülkemizin kritik bir dönemden geçtiği yıllarda bir lider adayı çıkıyor ortaya. Seçilme şansının sıfır olduğu, kendini kanıtlamanın imkânsız ortamlardan başlayan ince uzun bir yollardan geçerek ülkenin en üst makamına yükselmek öyle her babayiğidin yapacağı bir iş değildir. İşte bu yolculuk bugün dahi kitaplaşmıştır. Bu kitabı bende okudum. Lakin bilimsellikten çok duygusallık ön planı çıkmıştır. Ben daha çok sosyolojik, bilimsellik, akademik bir çalışmanın yapılmasının daha iyi olacağını düşünüyorum. Seçim ve seçmen profilinin neden bu denli erkenden değişime uğradığı, Metropol kentlerin seçmen yapısı ile Anadolu insanının seçmen kitlesinin neler isteyip, istemediğinin ele alınmasının çok önem arz ettiğinin bilinerek partilerinde bu yönden kendilerini yenilemelerinin çok yerinde olacağını hesap ediyorum. Bugün CHP ve MHP bu ülkenin en eski köklü partileri olmalarına rağmen halk nezdinde istedikleri vizeyi alamıyorlar. Neden? İktidar kadar muhalefetinden önem arz ettiği ülkemizde( oy için kullanıyorum) kan kaybının yaşanması, iktidarda yaşanması gerekirken tam tersi oluyor. İktidar oy artırıp muhalefet eriyor. İşte bunun sebebi AK Partinin gizli sırlarında yatıyor. Liderinin karizmasında saklanıyor. Aranması, araştırılması ve okullarda siyasi bilimcilerce farklı bir ders olarak yeni bir alan olarak karşımıza çıkıyor. Bugünden yazılmazsa bile yarın tarih mutlaka bir gün bunu yazacaktır.