PAZAR İLÇESİNE GENEL BAKIŞ
PAZAR İLÇESİNE GENEL BAKIŞ
İnsan yaşadığı yerde mutludur. Mutluluk öyle sanıldığı kadar da ucuz değildir. Öyle olmuş olsaydı insanlar birbirini boğazlamayı bırakırdı. Buna rağmen hayat, yaşam çok kutsal bir varlıktır. Kâinatta hayat olmazsa hiçbir anlamı olmazdı. O yüzden mutlu ve huzurlu yaşamanın kuralları vardır. Doğuştan var olan kabiliyetlerimizin su üstüne çıkması ve gelişip dal budak salması aşaması da çok önemlidir. İnsan hayatı dünyanın en ücra köşesinde de aynı standartlarda olduğu gibi ilçemiz Pazar’da da aynıdır. Her yerleşim yerinde olumlu veya olumsuz vakalar mevcut olacaktır. İnsan olduğu yerde olay da, huzur da, huzursuzluk da olacaktır.
Pazar ilçesi geçmişi itibarıyla çok eski bir yerleşim yeridir. Atina adı altında uzun süre bölgeye liderlik yapmış bir geçmiş tarihi serüvenimiz vardır. Bu ilçede çok değerli şahsiyetler yaşamıştır. Memleket idaresinde dini ve içtimaiyi her sahada etkili kişilerin mekânı olmuştur. Her birisine Allah rahmet eylesin. O yüzden Pazar derken biraz da geçmişe uzanarak değerlendirme yapmak gerekir. İlçe olarak geçmişten günümüze yönetime talip olanlar ellerinde geldiğince hizmet etmişlerdir. Fakat geçmişte bu denli ülke idaresinde söz sahibi çıkaran bir ilçenin geldiği yerinde bu olmaması gerektiğini düşünüyorum. O karanlık ve kargaşalı geçiş dönemlerinde belki hizmet yapmak da zordu. Lakin arkadan gelen genç nesilde ilçeye fazla kazanım sağlayamadılar. Zaman hızla akıp geçti. Günümüze geldik. Kısa zaman da uzun yol almamız gerekirdi. Olmadı. Belki de olamadı. Ben kendi değerlendirmelerimle Pazar’a baktığımda karşıma şöyle bir manzara çıkıyor.
Siyasette Pazar; Pazar halkının genlerine işlemiş siyaset ve politika. Gencinde, yaşlısına iş güç bir kenara atılmış her yerde siyaset konuşuluyor. İktidarı, muhalefeti olması gereken birbirini tamamlamak için değildi. Adeta yıkmak yok etmek için pusuda bekliyor. Yapılan her olumlu işe bile bu ilçede muhalefet ediliyor. Yani “Pazar için” diyen siyasette kalmadı gibi; kalanlarda kenara köşeye çekilmeyi tercih ediyor. İlçemizde ne yazık ki, seçimler biter. Kavga ve tartışma bitmez. İlçemizde her partinin teşkilatı vardır. Bu teşkilatlarda görev alanlar kendiişlerinden çok siyasetle uğraşırlar. Adeta işlerini bırakmış mesailerini sırf buraya sarf ederler. Karşılığı da yoktur bu işin. İlçe başkanları da deneyimlidir. İşi de bilirler! Olumsuz ne varsa sayar dökerler. Lakin dönüp kendi yaptıklarına asla bakmazlar. Sokaklarda farklı partilerin mensupları karşı karşıya gelince ahbap çavuş misali dost gibi görünürler, ardından ise veryansın edip birde gıybetin acımasız girdabına düşerler. Olumsuz bir olayı gelip bizzat muhataba anlatmak yerine sırf politika olsun benim olsun diyerek kamuoyuna deşifre ederler. Buna da siyaset yapıyorum derler. Tabi bu bugünün hadisesi elbette değildir. Bizim geçmişimizde yaşayanlarda siyasetin yakınında değil, tam içindeydiler. O dönemlerin arşivlerine baktığımızda bugünkü gibi basit ve anlamsız kavgaların, söz düellolarının yapılmadığına şahit oluyoruz. Yapılan tartışmalarında birçoğu ülke çıkarları ve ilçenin geleceği göz önüne alınarak yapılır, şahıslar bazında asla yapılmazdı. Hatta iktidar ve muhalefet ortak çalışırlardı da diyebiliriz. Bugün ise tam farklı bir tabloyla karı karşıyayız. Babalar iş güçlerini bırakıp önceliği siyasete ayırmış. O yüzden bu ilçede sağlıklı hizmetlerde olmuyor. Birinin ak dediğine diğeri kara diyor. Bunun adına da siyaset adını takıyorlar. Böyle olduğu gibi iktidar da kendi buyruğu ile hareket ediyor. Karşısında muhatap bulamayınca her yaptığını doğru sanıyor. Muhalefet yeni bir fikir ortaya atmak yerine bu işi nasıl sabote ederim diye düşünüyor. Yani iktidar ve muhalefet farklı kulvarda yarışıyorlar. Pazar da seçimler hep iddialı geçmiştir. Aynı mahalle ve köyde partiler arasında kıran kırana yarış yapılıyor. Aynı evden iki kişi farklı partilerde sandık görevlisi oluyor. Zaman zaman da kendi aralarında tartışmalar olup seçimler bitiyor. Seçimler biter tartışma bitmez. Sanki ülkeyi yönetecekler de konuşup nefes tüketiyorlar. Seçimler yapılınca sanıyorlar ki her şey düzelecek. Sadece isimler ve partiler değişir. Seçilenler makam ve mevki sahibi olur. Seçenlerde yine aynı hayatına devam ederler. Günlerce sokaklarda, çay ocaklarında köy ve kahvehanelerde geziler yapılır. Zavallı vatandaşın oyları istenir. Seçimlerden sonra ise bırakın görüşmeyi telefonlar bile yüze kapanır. Bunun adına da siyaset diyorlar.
Bazıları sen de bunların içinde siyaset yapmıyor musun? Diyecekler. Evet yaptık. Peki, siyaset yaptık diye bu gerçekleri söylemeyecekmiyiz. Biz siyaseti bir amaç değil de araç olarak görüyoruz. Amacımız Pazar’a ne kadar yatırım alabiliriz diyedir. Belki diğer arkadaşlarımızın düşünceleri de aynıdır. Lakin her kim olursa olsun. Hangi partiye çalışırsa çalışsın. Doğruların arkasında, yanlışlarında karşısında olunması gerekir. Muhalefet de bulunan arkadaşlarımızın televizyon karışsına ve basına çıkıp karşı tarafı eleştirip yerden yere vuracağına bulundukları ilçeye ne şekilde yatırım getirilmesini söyleseler olmaz mı? “Yok, neden söyleyeyim? İktidar olunca görürsünüz?”mantığı ile iktidar bile olunmaz. Doğruları sen söylesen de ben yapsam olmaz mı? Peki, senin doğrularını uygulaman için iktidar olmanı mı bekleyeceğiz? İlçe olarak birlik beraberlik içinde olamıyoruz. Bu acımasız siyaset hastalığı birçok bürokratımızın da genlerine işlemiş. O yüzden kabiliyetler ve yeteneklerini uygulayacak ortam bulamıyorlar. Herkesin kendine göre bir görüşü vardır. Olması da gayet normaldir.
Bugün iktidar tarafından ataması yapılanların hepsi aynı görüşteki midirler? Tabiî ki hayır. Biz zaman içinde yetkililere başarılı olan herhangi bir bürokratımızı öne çıkarıp mutlaka değerlendirilmesi gerekir diyoruz. Gelen cevap bizi şok ediyor. Bu şahıs bulunduğu makamda bile açıkça siyaset yapıyor. Böyle mi olmalıdır. Devlet memuru bu denli siyasetin içine neden giriyor. Hem kendine hem de ülkesine yazık ediyor. Değerli bürokratlarımızın bulundukları makam ve mevkilerde siyasetten arınarak sadece hizmeti öncelik tanımalıdır. Ben şahsen Başkentte bulunan A veya B partili hangi bürokrat arkadaşımı arıyorsam Allah razı olsun işlerimizi görüyorlar. Tabi isteklerimiz de sadece Pazar için oluyor. Dağınık olduğumuzdan dolayı Milletvekili çıkaramıyoruz. Ama bürokrat yönünden zengin olmamıza rağmen onlara da fazla yaranamıyoruz. Ben yeteneği ve kabiliyeti olan değerli bürokratlarımızın sadece işlerine yoğunlaşmasını öneriyorum. Siyaset yapacaksa devlet memurluğunu kullanmadan çıksın meydana istediğini yapsın. Lakin tam aksine bu denli bilgi ve becerisini olumlu sahalarda kullanmak istiyorum diyorsa o zaman sadece kendini işine versin. Öyle kişileri aramaya gerek de yok. Hemen bulunur. İkinci yazım asayişle ilgili olacak. Sabah beşte sokaklardaydım. Baktım uzaktan İlçe emniyet müdürümüz de erkenden kalkıp mesaiye başlamış. Çok mutlu oldum. Aradığımız tip bir bürokrat. Umarım olumlu çalışmalar yapar. Konuyu bir sonraki yazımda detaylı bir şekilde değerlendireceğim.
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.