Ramazan bütün güzellikleriyle devam ediyor. İlk hafta Ramazan’ı içimizde yaşamakla, alışmakla geçirdik. İkinci haftasından sonra ise çevremizle ilgilenmeye ve arada bir verilen davetlere katılmakla devam ediyor.
Ramazan’ın başı rahmet; onu geçirdik. İnşallah rahmetinden istifade etmişizdir. Ortası ise mağfiret; bu bize artık sona yaklaşmakta olduğumuzu gösteriyor. O halde bu değerli günleri daha iyi geçirmenin yollarını aramalıyız. Davetler, Ramazan’ın en güzel tarafıdır. İslamiyet’te birlik ve beraberlik içinde olma düşüncesi davetleri her zaman gerekli kılmıştır. Oruçlu kişiye yemek vermenin de ne kadar sevap olduğunun bilinci içinde bu gelenek Hz. Resullulah’dan (a.s) bu yana devam ediyor. Anadolu’da ise bu gelenek hala devam etmektedir. Aileleri bir ve beraber olarak değişimli iftar davetleri yaparlar. Bunun en güzel örneklerini vermeye çalışırlar. Bu yemek davetlerinde israf olmazdı. Sadece sade bir şekilde oruçlar açılırdı. Davetlerde bu çok önemlidir. Daveti veren kendi adına vermeli, gösterişten uzak sade bir davet olmalıdır. Kurum ve kurumlar adına davetler bence uygun değildir. Gücün varsa bunu en güzel bir şekilde İslam’a uygun bir tarzda yapmalısın. Davetler akrabalar, dostlar arasında olduğu kadar çevremizdeki ekonomik güçlük çeken dost ve tanıdıklarımızla da yapılmalıdır. Ramazan’ın asıl amacı budur. Hatta Afrika’daki açlık çeken insanlara da davet eli, yardım eli uzatılmalıdır. Oruç tutan her müminin bu ve buna benzer faaliyetlere önem vermesi gerekir.
Afrika meselesi dünya gündemine bugün mü düştü? Yıllardır aç ve sefil durumda olan bu kardeşlerimize yine ilk önce Türkiye Cumhuriyeti sahip çıkmıştır. Dünyayı bu bölgeye işte bu girişim yönlendirmiştir. Konu ile ilgili ülkemiz genelinde çok büyük bir yardım kampanyası başlatan Diyanet İşleri Başkanlığına ve Türk Kızılay’ına bu mübarek günde teşekkür ediyorum. Allah böyle kurum ve kurumları ebediyen yaşatsın. Bizim mayamız işte bu. Nerede aç ve sefil varsa ülkemizde ilk olarak oradadır. Bu millet İslamiyet suyuyla yıkanmış bir millettir. Darda olana yardım için koşmak hangi dinde var? Orada büyük bir acı yaşanıyor, iftarsız oruçlar tutuluyor, insanlar açlık nedeniyle çocuklarını terk ediyor. Allah yardımcıları olsun. Dünyada görebildiklerimiz, izleyebildiklerimiz bunlar, bir de göremediklerimiz var. Onlar belki de en yakınımızda olanlardır. İşte bu Ramazan ayında hem de ikinci haftasında bu ve buna benzer hayırlı işlere el atmamız gerekir.
Davetler için birçok kişi “ne gerek var” diyorlar. Ben bunu diyenlere katılmıyorum. Davetler Ramazan’ın güzellikleridir. Ayrıca gelenek ve göreneklerimizden gelen bir mirastır. Üç beş arkadaş aralarında İftar vermek istiyorlarsa bu güzel bir adet ve geleneği yaşatma yönünden de isabetli bir hayır olur. Bizim mayamızdan davet ve iftar sofraları eksik olmaz. Bir yandan iftar davetleri verilir diğer yandan garip gureba ve fakir fukara gözletilir. Bu iki ayrı meseleyi birbirine karıştırmak çok yanlıştır. İstismarı bile ayıp ve günahtır. Gücün yetiyorsa ister davet ver, ister Fakir fukaraya yardım et. Bir başkasının güzel adet ve geleneğini bırak ta kendisi yaşasın. Ramazanla birlikte esnaflar dükkân önlerinde bu aya mahsus güveç ve mis kokulu pide, yanında tulumba tatlısı ile gelene geçene iftar veriyorsa bunun Afrika’yla ne alakası olabilir? Veya bu işle o iş arasında nasıl bağlantı kurulabilir? Böyle güzel bir âdeti biz atalarımızdan miras aldık.
Aynı şekilde, fakir fukaraya yardımı da bir yandan on iki ayın sultanı Ramazan’ı her türlü şatafattan uzak sade ve nezih bir şekilde evde, işyerinde, dost ve ahbaplarla birlikte yaşarız, diğer yandan ise elimizde olan kadar bir diğeriyle, zekât düşenler zekât’ını, diğerleri ise sadaka-i cariyelerini verirler. Umarım Ramazan ayı ile başlayan bu güzel adet ve gelenek Ramazan’dan sonra da devam eder. Dua; Allah’ım! Hayatımızın en güzel anlarını yaşıyoruz, mübarek Ramazan’da oruçlu günlerdeyiz. Bizi sahte dostlardan, fayda vermeyen davranışlardan, tavsiyelerden uzak eyle. Doğruyu dinlemek, doğruyu yaşamak azmindeyiz. Yürüdüğümüz bu yolda, verdiğimiz sözlerin şahidi sensin, yardımcısı da sensin. Sen bize yetersin. Çünkü Sen bizim Rabbimizsin ve en güzel vekilimizsin.