Cami ve mescitler huzur mekânlarımızdır. Oralarda daha mutlu ve huzurlu oluyoruz. Orada secdeye gideriz. Niyazlarda bulunuruz. Kâinatın yaratıcısından, araya vasıta girmeden isteriz. Verse de vermese de biz istemeye devam ederiz. Bu, son nefesimizi verinceye kadar inşallah devam edecektir.
Dünyanın yaratılışından bu yana yüz yirmi dört bin Peygamber gelmiştir. Emirlere ve zamanlara göre insanlar ibadet için teşvik edilmiştir. Çünkü Cenab-ı Hak insanı kendisine ibadet ve dua etmesi için yaratmıştır. Bu mekânlara ecdadımız gereken en yüksek seviyede itina göstermiştir.
Bugün binlerce cami ve ibadethane hala aradan yüzyıllar geçse de dimdik ayaktadır. Nice insanlar bu mekânlarda ibadet ederek ahrete göç etmiş ise de bu ibadethaneler hala varlığını korumaya devam ediyor. Dünya durdukça da devam edecektir. Her ilde, hatta her ilçede en az bir cami ve mescit vardır. Ecdadımızdan bize intikal eden en güzel hediye onlardır. Issız köylerde, yolu zor olan beldelerde camiler vardır. Bu bir imza, bu bir belgedir. İslamiyet’in alametidir.
Bu millet geçmişte çok sıkıntılar yaşamasına rağmen dinine sahip çıkmıştır. Mabetler yıllarca mahzun kalmıştır. Bir memur, bir asker, bir milletvekili camiye gitmemiş ve gidememiştir. Ecdadın yıllarca askeriyede namaz kıldığı camiler kapatılmıştır. Geçmişte yapılan bu acımasız baskılar, din adamlarının yokluğuna netice vermiştir. Bu vesile ile ehliyetsiz birçok insan dini istismara yeltenmiştir. Hoca fıkraları kasıtlı olarak üretilmiştir. Cenazeyi defnedecek görevli bulunamamıştır. İmamlar maddi ve manevi eziyetlere maruz kalmıştır. Minareler öksüz kalmıştır. Mihraplar sessiz, minberler nefessiz kalmıştır. Zaman hızla ilerleyerek geçmişte yaşananların aksine din yeniden dirilmiştir. Yok edilmeye çalışılsa da daha da temizlenerek ve yaşanarak günümüze taşınmıştır.
Cemaatlerin ve ehl-i hamiyet insanların unutulmaz gayretleri ile binlerce cami inşa edilmiştir. Hem de halkın paraları ile. Bugün ülke çapında yüz bine yakın cami, yüz bini aşkın din görevlisi vardır. Camisi olmayan mahalle, camisi olmayan köy çok azdır. Üniversitelerde, kışlalarda, bakanlıklarda, resmi dairelerde okullarda ve işyerlerinde, hastanelerde binlerce cami ve mescit vardır. Yeterli mi? Hayır yeterli değildir. Diğer yandan Cuma namazı kılanların sayısı yüzde yetmişe yakınken, beş vakit namaz kılanların oranı ancak yüzde on’dur. Birçok camide vakit namazı bir safı dahi doldurmamaktadır. Bu camilerin yeterli oluşundan değildir. Diyanet camiasının çok değerli amir ve memurlarına cami görevlilerine büyük sorumluluklar düşmektedir. Camilerin bir ibadet ve buluşma yeri olduğu unutulmamalıdır. Camilerin temizliği, nezafeti muhafaza edilmelidir. En güzel yatırım budur. Camiler sadece diyanetin mekânları değildir. Sadece ihtiyarların, imam ve müezzinlerin mekânı da değildir. Sorgusuz sualsiz gideceğimiz tek yerdir. Bugünlere kolay gelinmedi. Bundan sonra her geçen gün daha iyi olmalıdır. Halk arasında en çok eleştiriye uğrayanların en ön saflarında ne yazık ki diyanet görevlileri, dolayısı ile imam ve müezzinler gelmektedir. Sorumluluk makamında olan bu değerli (din âlimi diyemiyorum) görevliler sorumluluklarının bilinci içinde hareket etmelidirler.
İlgililere uyarıdır
Tüm ülkemizde olduğu gibi Pazar İlçemizde de zaman için cami görevlileri ve müftülük çalışanları eleştiriliyor. Bunlardan bize gelenleri sizlerle paylaşmak ve ilgililere duyurmak istiyorum. Pazar’da müftümüzün tayininden bu yana hala yeni müftümüz göreve başlamamıştır. Bu personel arasında rehavete ve sıkıntıya sebebiyet vermiştir. Ülke genelinde olduğu gibi ilçemizde de merkezi ezan okuma uygulanıp da mahalle ve köylere tek ezan sesi ulaştırılırken Hatuniye Camii’nde okunan ezan Sahil Camii’ne sesi ulaşamadığından dolayı mı orada da ayrı ezan okunuyor? Başka bir nedeni varsa izah edilmelidir. Merkez Hatuniye Camii’nde ezan okuma sıkıntısı olduğu gibi namaz kıldırma problemleri de zamanla yaşanmaktadır. Merkezi yerlerde Cuma günleri okunan sala ve her gün okunan ezanlar güzel sesli imam veya müezzinler tarafından okunmalıdır. Merkez camilere atanacak olan imam ve müezzinler torpilli olanlardan değil, işin ehli olmalıdır. Öncelikle hafız, bulunmadığında çok iyi kıraati olan, sesi güzel, giyim kuşam, hal ve hareketlerinde örnek, kısacası arkasında namaz kılan cemaate güven veren birisi olmalıdır. Bu vasıfları taşımayanların köy camilerine gönderilmesi veya daha az cemaati olan yerlere çekilmesi gerekir. Köylerde de birçok sıkıntıların olduğunu duyuyoruz. Ezan vakti camide olmayan görevliler. Çay zamanı tarladan çıkıp camiye gelmeyen görevliler. Sabah namazına kalkmayan (imam ve hoca demiyorum) görevlilerin olduklarını işitince bunların adına üzülüyorum. Sorun, aldığınız aylıklar az geliyorsa bırakın. Milletin ahını almaktansa bırakmak daha güzeldir. Ya yarıcılık ya da kutsal göreviniz olan vazifeyi üstlenin Ahir zamanın fitnesinin bu denli din görevlilerini de etkisine almasını fazla da eleştirmek istemiyorum. Ama bu görevlilerin de kendilerine bulundukları konum itibarıyla çeki düzen vermesi gerektiğini de hatırlatmak benim görevimdir. Sokak ortasında açıktan sigara tüttüren cami görevlisi ne yapmak istiyor? Topluma örnek olması gerekenlerin bu denli umursamaz davranmasını öncelikle ben kınıyorum. Görevlileri yani amirleri de göreve davet ediyorum. Hafta günleri bazen camide ne vaaz ne de kur’an okunuyor. Bu doğru değildir. İşiniz olabilir. Ama tek kişi değilsiniz. Biriniz pekâlâ bu işi yapabilirsiniz. Yapacak ehliyette değilseniz ki olduğuna inananlardan biriyim; o halde uyumsuzluk ve anlaşmazlık mı var diye düşünüyorum. Bırakın; yerinize çok değerli kişiler var, onlar gelsin. Bunlar anlayana mesajdır. Ayrıca Vaaz veren görevlilerin vaizlerini daha çok ilmihal ve iman-i hakikatler üzerine yoğunlaştırması gerekir. Abdestte kusurlu olanların namazlarını abdestsiz kıldıkları, cami içinde nasıl davranılacağını, ezan ve imama uymanın şartlarını anlatmalıdırlar. Vaaz verenlerin deneyimli, cemaati etkileyici, özellikle ihlâslı olmalarına dikkat edilmelidir. Camilerin temizliği kime aittir? Görevliler sadece namazı kıldırıp, ezanı okuyup camiyi terk etmekle mi sorumludurlar? Bu işi yapacak kişi ve kurum neresidir? Cemaat istenildiğinde elinden gelen her türlü maddi ve manevi yardımı yaparken, bunları yapmak da sizin göreviniz değil midir? Haftada veya ayda bir temizlik firması ile anlaşın dışarıda bizlerden para toplayın da cemaate kirli yerlerde secde yaptırmayın. Bu yazımda hiçbir kişi ve kurum hedef haline getirilmeye çalışılmamıştır. Ben aynı zamanda bir cami cemaati olarak gördüklerimi, duyduklarımı ve bana intikal edenlerin yüzde birini köşeme taşıdım. Gerisi anlayana, ders alana kalmıştır. Bu vesile ile Diyanet İşleri Başkanlığının Camiler Haftası münasebetiyle yapacağı çalışmaları takdirle karşılıyorum.