BİZ GAZETECİ’ MİYİZ?
Haftada bir yazı yazarız. Bazen de güncelliği itibarıyla iki veya üç olur. Bunca sene aynı düzen ve gelenek devam ediyor. İyi yazdık. Eleştirildik. Olumsuz yazdık yine aynı. Kısacası millet beğenecek diyerekten yazı yazmak çok zordur. O yüzden yazılarınızı okuyanlar her ne ad altında olursa olsun iki şekilde değerlendirirler. Olumlu veya olumsuz. Biz alıştık. Onlar biz ne yazarsak yazalım anında cevap yetiştirirler. Öyleleri var ki. Yazıyı okuma zahmetinde bulunmaz. Başlığa bakar hemen basar yorumu. Bende bakarım yoruma güler geçerim. Bu kişilere cevap yetiştirmeye çalışsam günümüzü hep bu işlere ayırmamı gerekir. Bazıları da var ki. Hasta sen ne yazarsan yaz. Tepki verir. Ona göre senin burada bulunmam bile gıcıklık veriyor. Bu zevata sadece susmak en güzel cevaptır. Yazdığımız yazılara olumlu veya olumsuz yorumlar geliyor dedik. Merak ettim. Yazıyı okuyan içeriğine mi, yoksa bize mi yorum yapıyor. Bu çok önemlidir. Şahıs saplantısı olanlara ne kadar güzel ve anlamlı yazı yazarsanız yazın para etmez. O kendi penceresi ile dünyaya ve olaylara bakar. Bir gün dahi muhatabının gözü olmayı asla düşünmez.”Bende hata yapabilir ve bende yanlış düşünebilirim” asla demez. O hep haklıdır. Hasta ya bu şekilde bedavadan doktora gitmeden tedavi olmaya çalışıyor. Bizler yirmi beş seneye yakın yazı yazıyoruz. Birileri sen gazeteci’misin diyor? Hala beni ve bizi tanımıyor. Öyle bir iddiada bulunmadık. Görev icabı sadece bir ad koymaya çalıştık o yüzden gazeteci kelimesini uygun gördük. Yazık ama. Ben gazeteci olduğumu sadece sizin yazılarımızı ve haberlerimizi okumanız adına söylemek istedim. Gazetecilik okulunu bitirmedik. Hata yüksek okulu bile o dönem meydana gelen terör olaylarından dolayı ikinci sınıfta bıraktım. Lise mezunuyum. Fakat birçok gazetecilik okulu mezununa da yaptıklarımızla ilgili bilgi veriyoruz. Kaldı ki. Yerel ve ulusal gazetelerde yazı yazıp haber yapanların birçoğu ne gazetecilik okulu mezunu ne de başka bir meslekle ilgili yüksek okul mezunu da değillerdir. Peki, sen gazetecilik okulunu bitirip de nerelerde neler yazıp kendini kanıtladın. Biz bu köşelerde merak saikasıyla gelip yazı yazmak isteyenlere kapımızı devamlı açık tuttuk. Daha sonra iki atımlık barutu bitince çekildi kenara köşeye. Sayın değerli gazeteci olduğunu söyleyen arkadaşıma şunları da söylemek istiyorum. Biz bu sitelerde ve yöresel gazetelerde bölge ile ilgili yapmış olduğumuz haberleri senin sıcak odanda oturup tuşlamanla karşına gelmeseydi nereden öğrenecektir? Sırf bu yönüyle tenkit değil takdir etmen gerekmez mi? Sabah işe veya çalışma yerine, yoksa uykudan kalktığında evinde bilgisayarını açıp “bakalım neler var” dediğinde karşına yaptığımız bir haber çıkınca sende okuduğunda “bunlar gazetecimidir” diyorsun. Desende demesen de sana ulaşan buz yazı ve görüntü birileri tarafından gelmiştir. Buna ister sen gazeteci de. İster sen ne dersen de. Sonuç asla değişmeyecektir. Biz gazetecilik denen meslekten değiliz. Ama iş itibarıyla o işi yapıyoruz. Ajans muhabirliğinden tut bölgenin en büyük gazetelerinden bir olan Karadeniz Gazetesinde yazı ve haberler yayınlıyorum. Bırakın da ne olup olmadığımızı bir de bunlar karar versin. Biz bu ilçede doğduk. Büyüdük. Yaşlandık. Havasını teneffüs ettik. Suyunu içtik. Elimizden geldiğince ilçemize bir şeyler yapmaya çalıştık. Çalışıyoruz. Bunları sayıp dökmeye gerek yok. Bilen biliyor. Eleştirenlerde biliyor. Hatta her yazıma olumsuz yorum atan biri. (Biz bunu yorumun IP numarasından rahatça tespit ediyoruz. O adını yazmasa da tahmin edebiliyoruz) sokakta karşılaştığımızda hemen “ağabey valla tebrik ediyorum. Devamlı takip ediyoruz. Güzel işler yapıyorsunuz” pişkinliği yapıyor. Bizde her zaman olduğu gibi gülüp geçiyoruz. Bu arkadaşlarımıza cevap yetiştirmeyi de düşünmüyoruz. Ucuz işlerin peşinden koşup zaman israfı yapmıyoruz. Çok önemli olan bir konu daha var. Yorum yazan kardeşim şunu bilsin. Yorum yine bizim tarafımızdan kabul edildikten sonra (herhangi bir hakaret içermediği sürece) onaylanır. Hakkımızda olumsuz olan yorumları da onaylarız. Ve sizin haklarınıza azami riayet ederiz. Buna rağmen yine de yazmaya devam ediyorsunuz. Birde öyleleri var ki. Aman Allah’ım onların yorumlarını bir yayınlasak var ya ortalık karışır. Dedim ya bunlar hastalıklı kişiler. Biz bu işleri yaparken bazen mahkemelere, hakaretlere, saldırılara (sözlü ve bir fiil) uğruyoruz. Buna rağmen yinede sizlere haber ulaştırmaya devam ediyoruz. Sizlere şunu söylemek de isterim. Bakın bu işler kolay değil. Her babayiğit bu işleri yapamaz. Heves ve heyecanla yola koyulup havlu atan nice siteler oldu. İşini mesleği olmadığı halde meslek edinenleri ve hala yıkılmadan ayakta duranları tebrik ve takdir etmeniz gerekir. Pazar da habercilik yapan kaç site var. Bir iki, üç dördü geçmez. Bu siteler bizim değil sizindir. Bizden çok sizin sahip çıkmanız gerekiyor. Bir malın kıymeti varlığında bilinmez, kaybedilince ortaya çıkar. Size haber yapıp sizi bilgilendirmeye çalışan bizlere nasıl, ne şekilde destek olduğunuzu şöyle bir düşünün. Ve sizin en mahrem yerlerinize ulaşan bu haberleri ve yazıları yazanların da elle gösterilecek kadar bir, iki üç veya dört kişi olduğunu da bilip ona göre hak verin.