BİR GÜNLÜĞÜNE KAPAYIN SOKAĞA EVİN KAPILARINI
BİR GÜNLÜĞÜNE KAPAYIN SOKAĞA EVİN KAPILARINI
Sokaklar çok değişti. İnsanların hal ve hareketlerinden tutun, konuşma tarzları, size bakışları ve iki kişi arasında ki münasebetsiz sohbetler adeta ruhumuza pranga vuruyor. Özellikle büyük kentlerde ne komşuluk, ne vefa ne de yardımlaşma kalmadı gibi. Biz bu değiliz. Birçok sebebi olan bozulma ve çözülmeyi uzmanlara havale ederek ben yinede bize ve size bir kapının bize farklı açıldığından söz etmek istiyorum. Yeter ki farkına olabilelim. Bu Kapı bunca yorgunluktan sonra akşam olunca dönmek zorunda olduğumuz ve “hoş geldin” diyerek açılan evimizin kapısından bahsedeceğim. Bu, içeriye doğru açılan bir kapı. Bu kapı, kendi evimizin kapısı. Onu içeri girdikten sonra dışarıya doğru kapatacağız. Yani sokağa ve onun tehlikelerine. …
Yeryüzünün hiçbir noktasında olmadığımız kadar güvendeyiz artık, aynı zamanda hiç olmadığımız kadar huzurlu ve samimi… Burada görmeyi istemediğimi hiç kimse yok. Eşimiz ve çocuklarımızla ya da sadece eşimizle ya da sadece çocuklarımızla, bir ihtimal sadece kendimizle baş başa vaktin ve mekânın tek sahibiyiz. Burasını şenlendirecek, daha huzurlu ve neşeli bir ortam haline getirecek olay; en başta inanç ve maneviyatın hâkim olmasıdır. Muhabbet, sevgi, saygı ve paylaşımın bütün ağırlığıyla devreye girmesi lazım gelen mekândır evlerimiz. Orada, her gün görüp bütün dertlerimizi ve mutluluklarımızı paylaştığımız dünyanın en güzel yaratıkları vardır. Bizimle birlikte Yüce Yaratanın Kutsi emanetleridir onlar bize. Dünyalara değer hayat arkadaşımız ve Peygamberimiz (as)’ın bize dediği “Cennet meyvesi, kalplerimizin parçaları olan yavrularımız” ın masum gülüşleri, yardımseverlikleriyle, tatlı dilleriyle, saygı ve hürmetleriyle dünyada ayrı bir hayat kaynağı onlar.
Ailemiz ve çocuklarımızın yanında Günlük kullandığımız eşyalarımız, oturduğumuz koltuk, sandalyemiz, masamız, halımız, kitaplığımız ve elbiselerimiz ile raflar, duvarlar, perdeler ve aynalar bizler için bekliyorlar. Evleri için “dört duvar” diyenlerden, dinleyenlerden olmayın. İstenildiği vakit terk edilen otel odalarına benzetmeyin. Şayet aile fertlerinde Allah için sevme düşüncesi olmazsa, ailelerin huzuru, toplumların saadeti de olmaz. Sevgi giren eve doktor girmez. Sevgi bir şifa kaynağıdır. İşte sokaktan eve dönüp ailesiyle bir araya gelen ve kurdukları köprüde dikkatli ilerleyen, hata ve kusurları hoş görü ile karşılayan aile bireylerinin en güçlü anahtarı sevgi ve sadakatte saklıdır. Çünkü her kapıyı açan, her sıkıntıyı yok eden, her problemi ortadan kaldıran sevgidir. Evliliğin ilk günlerinde parmaklara takılan sevgi halkaları yalnızca parmaklara takılı ise kolay çıkar. Kalbe takılırsa onları hiçbir güç çıkaramaz. Evde ne siyaset ne de ticaret konuşulmaz. Sadece dertler sevgi ve samimiyetle paylaşılır. Ortak kararla sıkıntılarda ortadan kalkar. Sokaktan yorgun bitkin sıkıntılı bir şekilde eve gelen evin erkeği, kendini aynen uzun bir seyahatten sonra limana gelip sığınmış yelkenli kayıklara benzetir.
Siz ve bizler fani dünyanın baki âlemdeki yolcularıyız. Yolcular ancak hedefe varınca tam mutlu veya mutsuz olurlar. Mutluluk ta mutsuzlukta bizim kendi elimizde olandır. Bir gün olsun. Ne TV ne gazete ne dergi veya kitap’ı bırakın bir kenara ilgilenmeyin onlarla üçyüzaltmışdörtgün baktıkta ne değişti hayatımızdan? Aile bireylerinizle dalın sohbete bakın ne tatlı bir hayat sizleri ve bizi bekleyecektir. Dış dünyaya bir gün de olsa kapayın alıcılarınızı sizi arayanlara ”ulaşılmıyor” densin. Nihayetinde bir gün gelecek bu sinyali ebediyen duyacaktır. Muhataplarımız.
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.