Türkel, Pazartesi grev, saat sekizde
Türkel, Rize Gazeteciler Derneği'nde düzenlediği basın toplantısında, ÇAYKUR'da beş yıl önce başlatılan sendika yetki mücadelesinin, Tek Gıda-İş Sendikası'nın yetkili sendika olarak atanması ile tamamlandığını, bunun ardından başlatılan toplu iş sözleşmesi sürecinin, işçi ücretleri konusunda olumsuz sonuçlandığını belirtti.
İşverenin toplu iş sözleşmesi görüşmeleri yapılırken, işçiye geçmişe dönük ödemelerin avans olarak yapıldığını, herhangi bir ödeme yapamayacaklarını söylediğini ifade eden Türkel, "Yaklaşık beş yıldır ÇAYKUR işçisi mağdur edildi. Bunu her toplantıda dillendirdik. Anlaşma imzalanamayınca yasal olarak grev kararı almak zorundaydık. 22 Nisan'ı grev tarihi olarak belirledik ve noter aracılığı ile resmi tebligatımızı yaptık" dedi.
Grev kararının yaş çay kampanya dönemine geldiğini vurgulayan Türkel, "Bu bizim elimizdeki bir süreç değil, yasa gereği uygulanan bir takvimdir. Bizim kararı mayıs veya haziran ayına alma lüksümüz yok. Toplu İş Sözleşmesi görüşmelerinin ardından yargının verdiği takvim bu" diye konuştu.
ÇAYKUR'u zora sokmak gibi bir niyetlerinin olmadığını, üretici, çalışan, herkesimin ortak değerinin ÇAYKUR olduğunu dile getiren Türkel, şöyle devam etti:
"Kampanya başlamadan önce yöneticilerin, üreticilerin işin ciddiyetini anlayabilmesi ve tekrar değerlendirme şansı var. 22 Nisan 2013 Pazartesi grev, saat sekizde ÇAYKUR'a bağlı 58 işletmede uygulanmaya başlayacak. Bunu defalarca söyledik, grev bizim için amaç değildir. Grevi işin doğrusu sevmiyoruz. Çünkü, ÇAYKUR bu yörede öyle bir hale gelmiş ki üretici, esnaf herkes çaydan geçimini sağlıyor. Çayı alan kendisi, çay alım yerinde alan eşi, fabrikada işleyen çocuğu, böyle bir aile tarımı haline gelmiş. Böyle bir sektör ile ilgili grev kararı almak çok zor. Biz bunu yöre için başka bir çıkış yolu bulamadığımız noktada almak zorunda kaldık. İşveren bizim ücretlerle ilgili tekliflerimize hiçbir öneri getirmemiştir. Bizden hukuk dışı, karşı sendikanın üyelerinin sözleşmeden yararlandırılması isteniyor. Bu hukuken mümkün değil, dünyada örneği yok.''