ISPANAK BALIKÇISI-ÖYKÜ

Ah şu martılarım... Siz var ya siz.
Nasıl desem, nereye gitsem peşimdesiniz.
Bir de dilimi bilseniz konuşursunuz eminim. Yine de olsun, böyle de geçinip gidiyoruz kimseye belli etmeden şu sahilde sizinle. Zaten sizin yüreğinizin dilinden anlayan bir ben varım bir de şu balıkçıyım diye geçinip giden meşhur ıspanak balıkçısı Ahmet.
Gülmeyin gülmeyin...
Adama balıkçılık aileden kalma miras işte, ne yapsın gariban. Millete Boğaz' da yalı kalır, kapısında arabası kalır, kasasında altınları kalır. Bizim Ahmet'e de kala kala babadan kalma balıkçılık ünvanı kalmış.
Yahu, Ahmet bir gün de elini canlı balığa değdirsen de içimiz rahatlasa be kardeşim. Olmaz mı?
Düşüncelerimi sesle söyleyebilsem, eminim ki,
-cık, diyecektir.
Size az önce gülmeyin demedim mi martılarım?
Ahmet'i benden iyi biliyorsunuz. O her sabahın köründe bu sahile gelir, gelir ama oltasının ucunda bir tane iğne yoktur. Artık çevreye ayıp olmasın diye idama gider gibi gelir kıyıdaki yaşlı balıklar Ahmet' in ipine. Olta gözüyle de bakmazlar ha, ipe gelir gibi gelirler.
Fakat Ahmet bu.
Gözyaşları içinde incitmeden tek tek alır ve salıverir yine, kendilerini denizin mavisine.
Sonra hüzünle toplar oltasını. Hışımla kovalar başının üstünde teftişe gelip, dönüp dolaşan martılarımı. Doğru manava... Eve ıspanak almaya. Manav bu, susturamazsın ki dilini...
-taze bunlar abi, tekneden canlı canlı bak gözleri oynuyor.
-iyi iyi, ver oradan bir kilo akşama hanım börek yapacakmış.
-Ahmet abim, yengeme söyle de pullarını iyi ayıklasın. Yufkaya yapışır yoksa. Ha, bi de tembih et, balkonda pişirsin .
**
Sizi bazen daha da çok seviyorum martılarım. Neden biliyor musunuz? Benim yapamadıklarımı siz yapıyorsunuz da ondan.
Yani ben uçamıyorum, siz uçuyorsunuz. Bir de o yetmiyormuş gibi, uçarken benim içimden geçeni de yapıyorsunuz hayret ediyorum... Nasıl akıl ettiniz ki o akılsız manavın kafasına pislemeyi, şaşırdım sizlere vallahi.
Diyorum ki konuşurken az da olsa diline sahip çıkmayı bilmeli insan değil mi yani?
Yoksa ıspanaklı börek bir yanda pişerken, kendisi bir kaç küçük kuşun altında kirlenir gider..!
**
Sorarım sana Ahmet, balıkçı olmak için illâki oltanın ucuna iğne mi takmak gerek?
Mesela o güzel yüreğinle sahilde balıklarla başbaşa kalman yetmez mi ?
Hani balıklarla ve yosunlarla beraber.
Bir de yosunların kokularıyla.
Bak o kadarı da sana yeter, martılarımı da bana bırak. Söz, lâzım olunca yine gelirler.

ÖYKÜ SATICISI 2013