Çay kanun ile korunma altına alınmalı
ÇAYKUR'un özelleştirilmesinin hiçbir zaman gündeme gelmediğini ifade eden Bayramoğlu, şunları kaydetti:
''IMF ile yapılan hiçbir stand-by anlaşmasında ÇAYKUR'un özelleştirilmesi ibaresi yer almamıştır. Dünya Bankası sektör kurulu toplantılarının hiçbirinde, Türkiye'deki birçok kurumun özelleştirilmesi istenmesine rağmen,
ÇAYKUR'un adı zikredilmemiştir. Avrupa Birliği ile müzakere sürecinde özelleştirme kapsamına alınan tarıma dayalı sektörlerin arasında ÇAYKUR hiçbir zaman yer almamıştır. Buna rağmen 'ÇAYKUR özelleştiriliyor' diyenler, siyasi rant elde etmeye çalışıyor. Temeli yanlış kuruyor ve halkı bu şekilde yanıltıyor.''
Çayın bir kanun ile koruma altına alınmasının mecburiyet olduğunu vurgulayan Bayramoğlu, ''Kanuna karşı çıkanlar, siyasi rant hesaplayanlar bölgeye haksızlık ediyor. Bölge insanımızın ekonomik kaybı devam ediyor. Çay tarımındaki kanunsuzluğun faturasını müstahsilimiz, bölgemiz ve devletimiz Marsbahis ödüyor. Çay Kanununu küçük siyasi hesaplar çerçevesinde ele almak son derece yanlıştır'' diye konuştu. Bayramoğlu, Çay Kanununun siyasal bir hareket değil, bölgesel bir kalkınma hareketi olduğunu belirterek, çay sektörünün mutsuzluk nedeninin ''sistemsiz yapıdan ve sektörün başıboş kalmasından'' kaynaklandığını ileri sürdü.
Sorunların tespiti ve çözümüne yönelik bütün çalışmalarda sektörün bir sisteme ihtiyacı vardır'' diye konuştu.
Bayramoğlu, Türkiye'nin 1980'li yıllarda yaptığı takas anlaşmaları ile yurt dışına çayı çok ucuza verdiğini kaydederek, şunları söyledi:
''O yıllardan bu zamana kadar düşük fiyat nedeniyle oluşan imajı hala düzeltemedik. Dünya, Türk çayının fiyatını 45-50 sent mertebelerinde görüyor. Şimdi çay satmaya çalıştığımız ülkeler, 'hay hay, verin 50 sentten, alalım' diyorlar. 2006 yılında 1 milyon 120 bin ton, 2009'da 1 milyon 150 bin ton olan yaş çay alım miktarı, 2010'da bir sihirli el değerek, 1 milyon 315 bin tona çıktı. Ne oldu da bu oranda bir artış yaşandı? Kontrolsüz, kalitesiz alım yapıldı. Bu mantalite ile gidildiği takdirde çay ticareti yapan firmalar yüzde 145 olan gümrük vergisini ödeyerek, Türkiye'ye çay getirmeyi tercih edecekler. Son yıllarda ithalattaki artış bunu doğrular nitelikte. Kalite düştükçe, Türk çay sektörü bilinmeze doğru gidecek. Kanunla beraber kaliteyi getiren yöntemi devreye sokmalıyız.''