Yazıcı'dan kaçak çay istatistiği

Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, çayın, Türkiye, Doğu Karadeniz ve özellikle Rize için çok önemli bir geçim kaynağı olduğunu vurguladı. ÇAYKUR ve özel sektörün 2002 yılında toplam yaş çay alım miktarının 790 bin 430 ton olduğunu anımsatan Yazıcı, şunları söyledi:

''2011 yılında bu rakam uygulanan iyileştirici politikalarla 1 milyon 231 bin 141 tona çıkarılmıştır. 2012 yılının 1. ve 2. sürgün ürün miktarı ise 987 bin 270 ton olarak gerçekleşmiştir. 2011 yılında yaklaşık 250 bin tonluk kuru çay üretimi yapan Türkiye, dünya üretiminde ilk 5 arasında yer almıştır. Çayın ülke ekonomilerindeki konumu ve çay tarımının verimliliğiyle ilgili önemli göstergelerden biri olan, hektar başına elde edilen ürün bazında Türkiye 2 bin 618 kilogram ürünle dünya birincisi konumunda bulunmaktadır. Öte yandan, kişi başına çay tüketiminde dünyada ilk sıradayız.''

Dünyada çay üretim trendlerine bakıldığında tüm çay üreticisi ülkelerdeki çay üretim miktarlarının yıllar içinde arttığını vurgulayan Yazıcı, şöyle devam etti:

''Özellikle Çin ve Hindistan'ın üretim değerlerinde önemli artışlar söz konusudur. Bu iki ülke diğer ülkelere kıyasla ciddi miktarda fazla üretim yapmaktadır. Bu bakımdan çayımızın kalitesini daha da artırarak pazarda daha iyi yer almalı, dünyadaki gelişmeleri iyi takip etmeliyiz. Bugün olduğu gibi gelecekte de tarım ve tarımsal faaliyetlerin önemi azalmayacaktır. Öte yandan organik tarım çok daha öne geçecek, insanlar organik ürünlerin üretim alanlarını arar duruma gelecek. Bu bakımdan Rize ve Doğu Karadeniz organik ürün yetiştirme bakımından sahip olduğu avantajları çok iyi değerlendirmelidir. Organik çay üretimi hem yurt içinde hem de yurt dışında Rize'ye ve bölgeye büyük avantajlar sağlayacaktır.''

-''Yasa dışı ticareti önlemek için de yoğun çaba harcıyoruz''-

Bakan Yazıcı, çay üreticilerinin haklarını korumak için çay kaçakçılığıyla etkin mücadele ettiklerini vurgulayarak, şunları kaydetti:

''Bu mücadele aynı zamanda çayımızın kalitesini koruyarak arttırmak ve kayıt dışılığı önlemek amacını taşımaktadır. Bakanlık olarak yasal ticareti kolaylaştırmak için gerekli tedbirleri alıyoruz. Aynı zamanda yasa dışı ticareti önlemek için de yoğun çaba harcıyoruz. Gümrük kapılarında iyileştirmeler yaptık ve yapmaya devam ediyoruz. Gümrük Muhafaza Genel Müdürlüğümüz gümrük kapılarında, girişlerde aldığı tedbirlerle kaçakçılığın her türünü önleme kapsamında kaçak çay faaliyetlerini önlemeye çalışmaktadır. Çay kaçakçılığı ile mücadele anlamında 2012 yılının 9 ayında 2 bin 183 ton kaçak çay gümrük muhafaza ekiplerimiz ve diğer kolluk kuvvetlerince yakalanan miktardır. Geriye dönük baktığımızda, 2008 yılında bin 848 ton, 2009 yılında 3 bin 297 ton, 2010 yılında 3 bin 211 ton ve 2011 yılında da 5 bin 296 ton çay yakalanmıştır. Son 4 yılda ve bu yılın 9 aylık bölümünde toplam 15 bin 837 ton kaçak çay yakalanmıştır.''

-''Bazı kaçakçılık türleri ile ilgili eylem planı hazırladık''-

Ülke ekonomisinin geliştirilmesi önündeki en önemli engellerden birinin de çay kaçakçılığı olduğunu ifade eden Yazıcı, şunları belirtti:

''Özellikli bazı kaçakçılık türleri ile ilgili eylem planı hazırladık. Bu plan 4 ayak üzerinde, çay, e-ticaret, şeker ve şeker mamulleri, canlı hayvan ve et. Çay, bunun en önemli ayaklarındandır. Çay kaçakçılığının ülke ekonomisine ve kamu sağlığına vermiş olduğu zararları da göz önünde bulundurarak çayın da dahil olduğu önemli türlerin kaçakçılığıyla ilgili mücadele eylem planını hazırladık. Çay kaçakçılığının en önemli nedenleri, yüksek vergilerin ödenmeyerek aradaki tutarın kazanç olarak elde edilmesi, diğer ülkelerle ülkemiz arasındaki maliyet-fiyat döngüsünün ülkemiz aleyhine olması, taşınmasının kolay olması neticesinde denetiminin zor olmasıdır. Böylelikle kurumlar arası istihbarat paylaşımını, ortak mücadele yöntemlerini geliştirmeyi ve koordinasyonu artırmayı hedefliyoruz. Yine çay kaçakçılığını engellemeye yönelik çalışmalar yürüten Bakanlığımız ile Çay İşletmeleri Genel Müdürlüğü arasında 31 Mart 2010'da 'Sahte ve Kaçak Çay Ticareti ile Mücadelede İşbirliği Protokolü'nü imzaladık.''

-''Çay kokusuna duyarlı 14 çay detektör köpeği kullanılmaya başlandı''-

Yazıcı, protokolle ilgili olarak da bilgi verirken, şunları ifade etti:

''Protokol kapsamında, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı personelinin çay kaçakçılığı ile mücadelede bilgi seviyesinin ve farkındalığın arttırılması amacı ile Çay İşletmeleri Genel Müdürlüğünce belirli dönemlerde eğitim faaliyetleri düzenlenmektedir. Bu çerçevede 2010 yılı içerisinde Mersin, İskenderun, Gaziantep, Habur, Hakkari, Gürbulak, Hopa, İstanbul, Edirne, Ankara Gümrük ve Muhafaza Başmüdürlüklerinde görevli 33 muhafaza memuruna 'Çay Kaçakçılığının Önlenmesi' konulu eğitim verilmiştir. Yine 2010 yılı içerisinde çay kaçakçılığı ile mücadelede faydalanılmak üzere çay kokusuna duyarlı 14 çay detektör köpeği kullanılmaya başlanmıştır. Çay detektör köpeklerinden çok kısa sürede yüksek verim aldık, sayılarını arttırıyoruz. Bunların dışında yasa dışı çay kaçakçılığı ile mücadele için birçok araç gümrük kapılarımızda kullanılmaktadır. Kara sınır kapılarımızda 13, deniz liman kapılarımızda 6 olmak üzere toplam 19 araç ve konteyner tarama sistemi bulunmaktadır. Ayrıca Türkiye genelinde birçok bagaj x-ray cihazı faaliyette olduğu gibi, videoskop, fiberoskop, yoğunluk ölçüm cihazı, kapalı devre televizyon sistemleri, hızlı motorbot, mobil ekip araçları gibi birçok teknik cihaz da çay kaçakçılığı ile mücadelede kullanılmaktadır. Yasa dışı çay ticaretiyle Maliye boyutu itibariyle de çalışmalar yapmaktayız.''

Kaçakçılıkla mücadelede kullanılan programlar arasında ihbar ve Kara Kapıları Taşıt Takip Programı, Kaçakçılık Bilgi Bankası, Gemi Takip Programı, Araç Takip Sistemi'nin bulunduğunu kaydeden Yazıcı, şöyle devam etti:

''Bu çerçevede Maliye Bakanlığı'na beyan edilmiş çay stok kayıtlarını içeren mevcut 43 firmaya ait 65 beyanla ilgili olarak Gümrükler Muhafaza Genel Müdürlüğümüz, Emniyet Genel Müdürlüğü, Jandarma Genel Komutanlığı ve Gelir İdaresi Başkanlığı ile müşterek ekipler oluşturarak fiili incelemeler yapılmaktadır. Yanlış beyanda bulunduğu tespit edilen 15 firmayla ilgili işlem yapılmıştır. Bu firmalarla ilgili idari ve yasal işlemleri de titizlikle takip ediyoruz.''

Geleceğin lider ülkeleri öncelikle kendi ülkelerinde üretilen ve tüketim alışkanlıklarına konu edilebilecek her türlü ürünü markalaştıran ve bununla da yetinmeyip başka coğrafyalardaki ürünleri markalaşmaya konu ederek ekonomik refahlarına refah katan ülkelerin olacağını söyleyen Yazıcı, hedeflerinin hem üretiminde hem de dünya pazarlarına sunumunda Türk çayını alternatifi olmayan bir içecek haline getirmek olduğunu belirtti.

-''2023 yılına kadar dünya çapında en az 10 marka üretme hedefi koyduk''-

Yazıcı, Türkiye'de çayın sudan sonra en çok tüketilen içecek olduğunu belirterek, ''Ülkemizde sudan sonra en çok içilen, sağlık yönünden bilimsel olarak yararları kanıtlanan organik Türk çayını bir marka olarak dünyaya tanıtmak hepimizin ortak gayesidir. Hükümet olarak 2023 yılına kadar dünya çapında en az 10 marka üretme hedefi koyduk. Bu 10 markadan biri mutlaka Rize çayı, Türk çayı olmalıdır. Türkiye'nin en önemli endüstriyel değerlerinden biri olan çayımızı bir marka değer haline getirmek, yeşil altını hak ettiği konuma ulaştırmak hepimizin üzerine düşen sorumluluktur'' diye konuştu.

Öncelikle, çay fabrikalarında otomasyon ihtiyacı analizinin yapılıp, doğru yatırımların yapılmasının önem taşıdığını ifade eden Yazıcı, şunları söyledi:

''Bununla bağlantılı olarak kapasite artırımı da üzerinde çalışılması gereken bir başka husustur. Son yıllarda hızla büyüyen organik çay pazarında daha fazla yer almak için organik çay alanlarının genişletilmesi gerekmektedir. Bunun yanında, senede sadece 90 gün çalışan çay fabrikalarının atıl dönemde başka faaliyetlerde bulunabilmesi için de düzenlemeler yapılması bir ihtiyaçtır. Markanın amacı çayı daha rekabetçi bir duruma getirmek, kısacası çayı dış pazarlara daha fazla açabilmektir. Ancak, çay pazarında dış pazara açılmanın önünde, yüksek maliyet ve ürün çeşitliliğinin olmaması gibi yapısal ve ciddi sorunlarımız var. İç pazarımızda demleme çay yaygınken, Avrupa pazarında poşet çay talebi daha fazladır. Dolayısıyla pazara uygun ürün geliştirilmesi bir ihtiyaçtır. Biz de organik tarıma elverişli topraklarıyla dünyanın en lezzetli ve sağlıklı çayı olmaya aday Rize çayını dünyanın en prestijli çay markası haline gelmesi, çayımızın tanınması ve pazarlanmasının çok ötesinde manalar da ihtiva etmektedir. Çünkü dünya çapında marka üretmek aynı zamanda kendi kültürünü tanıtmak ve transfer etmek demektir. Çay diğer içeceklerden farklı olarak kültürel kotları en fazla taşıyan ürünlerden biridir. TurkishTea olarak adlandırılacak olan Türk çayı ve altında oluşacak markalarla Türk çay içme kültürü ve diğer geleneksel unsurlarımız dünyaya tanıtılacaktır. Çayda uluslararası bir aktör olmak öncelikle yerel değerlerin, yerel tüketim alışkanlıklarının ve yerel damak tatlarının tanınması ve ona göre üretim yapılması ile mümkündür.''

-''Çalışmalarımızın ortak amacı çay üreticisinin menfaatlerini korumaktır''-

Türk çayını markalaştırıp yurt dışına ihraç edildiğinde, çayın değerinin artacağını ve öncelikle yaş çay üreticisinin kazanacağını vurgulayan Yazıcı, şunları ifade etti:

''Çayda markalaşma ve ürün değerinin artması, Türk çayının kalitesinin yükselmesini, Türkiye'de standart çay üretim ve pazarlamasının sağlanmasını, dünya çay piyasası ve teknik yeniliklerin sektörde uygulanmasını, sektörün büyümesini, Doğu Karadeniz'de yeni yatırımlar yapılmasını, bu alanda istihdamın artmasını ve göçün azalmasını sağlayacaktır. Çay üretiminde ülkemizin en önemli sorunlarından biri çay üretiminin 4-5 ay gibi bir sürede yapılmasıdır. Bu nedenle üreticimiz çoğu zaman ürününü satarken beklediği değerlere ulaşamıyor. Hükümetlerimiz döneminde bu konu üzerinde hassasiyetle durduk. Üreticimizi güçlendirmek için Bakanlık olarak ürün ihtisas borsacılığı kapsamında, çayın mülkiyetini temsil eden ürün senetleri ile alınıp satılabilmesine yönelik çalışmaları yürütüyoruz. İşlenmiş çayın borsalarda alınıp satılabilmesi için standartlarının tespit edilmesi gerekmektedir. Bütün bu çalışmalarımızın ortak amacı çay üreticisinin ve çay ticareti ile uğraşan vatandaşlarımızın ekonomik menfaatlerini koruyarak bu ticaretin daha düzenli ve verimli yapılabilir hale getirilmesidir.''

-Kılıçdaroğlu'nun çayla ilgili sözlerine eleştiri-

Hayati Yazıcı, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun son Rize ziyareti ile ilgili olarak da değerlendirmede bulunarak, şunları kaydetti:

''Rize'yi bilmeden gelip gidenler oluyor. Yakın bir zamanda Sayın CHP Genel Başkanı'nın Rize'ye geldiğini basından ve arkadaşlardan öğrendim. Konuşmasını değerlendirdiğimde yadırganacak hususlar var. Bölgenin en önemli geçim kaynağı olan çay ile ilgili bizim yaptıklarımızı bilmeyebilir. Ama en azından yanındaki arkadaşların kendisini bilgilendirmesi gerekirdi diye düşünüyorum. Ya kendisini bilgilendirmediler ya da verilen bilgilere aldırmadan çay ile ilgili hiçbir şey yapılmadığını söylemek, insanların inandırıcılığını zayıflatıyor. Ana muhalefet partisi genel başkanının bunu görmesi gerekir. 'Üç dönemdir parlamentodayım ben hiç Rizeli milletvekili görmedim' şeklindeki beyanı değerlendirmeye gerek olmayacak kadar ciddiyetten uzak. Kimin ne yaptığını hemşehrilerimiz ve Türkiye'deki herkes görmektedir ve bilmektedir.''