Atmacacılık kültürü'ne rağbet azalıyor
Rize Atmaca ve Atmacacılık Kültürünü Koruma ve Yaşatma Derneği Başkanı Cemal Çolak, yaptığı açıklamada, Türkiye'de ağırlıklı olarak Rize, Artvin ve ilçelerinde yaşatılan atmacacılık kültürünü devam ettirebilmek için 1999 yılında dernek kurduklarını belirtti.
Derneğin 290 üyesinin olduğunu ifade eden Çolak, derneğin en büyük faaliyetinin, uluslararası mevzuatlara göre yasak olan atmaca yakalamanın serbest olmasını sağlamaları olduğunu söyledi.
Orman ve Su İşleri Bakanlığı'ndan alınan sertifika karşılığında atmaca yakalanabildiğini, kanunen bir kişinin bir tane atmaca saklama hakkı olduğunu kaydeden Çolak, ''Atmacayla uğraşanları dörde ayırabiliriz. Birinci olarak sadece dağa gidip atmaca yakalayanlar ve bırakanlar, ikinci olarak atmacayı yakaladıktan sonra eğitip bıldırcın avında kullananlar, üçüncü olarak sadece ağustos ve kasım ayları arasında elde gezdirenler, dördüncü olarak da atmacayı sadece saklayanlar'' dedi.
Atmacacılığın zahmetli bir uğraş olduğunu belirten Çolak, ''İlk önce çekirge, danaburnu gibi bir böcek bulunur. Bu böcekle serçe, güvercin gibi bir kuş yakalanır ve bu kuş vasıtasıyla da atmaca tuzağa çekilerek yakalanır. Atmacayı yakaladıktan sonra bazı işlemler uygularız. Mesela ayaklarına zarar vermemesi için bel bağı dediğimiz koruması var, onu takarız. Sonra eğitiriz ve ava çıkarız. Atmacacılık başından sonuna kadar büyük bir uğraş, ustalık ve sabır gerektirir'' diye konuştu.
Çolak, atmaca beslemenin maddi yükünün biraz fazla olduğuna dikkati çekerek, şunları söyledi:
''Atmacayı suda pişirdiğimiz tuzsuz yumurta ve kasabın bile vermeyeceği yağsız, damarsız ve yumuşak et ile besliyoruz. Doğada kuşla beslenir, ama biz yumurta ve etle besliyoruz. Bazen vitaminli olsun diye yumurtayı sütle pişirip veririz. Bir atmaca günde sabah ve akşam olmak üzere iki öğün yemek yer. Sabah 08.00'de 15 gram et veririz. Akşam da 15 gram et ile besleriz. Günde 30 gram et yiyen atmaca, ayda 900 gram et yemiş oluyor. Atmacamın 5 senelik olduğunu düşünürsek 54 kiloluk bir danayı yemiş oluyor. Günde bir yumurta da yiyor. Hesabını siz yapın artık.''
Atmacacılığın kültürünün adeta bir bağımlılık gibi olduğunu ifade eden Çolak, ''İşçisinden memuruna, emekli paşasından milletvekiline kadar atmacacılık yapan insanlarımız var. Derneğimize üye olan doktorlar bile var'' dedi.
Çolak, atmacalara renk, şekil ve hareketlerine göre isimler verildiğini, bu uğraş için kullanılan malzemelere, böceklere, kuşlara, atmacalara atma türkü yazıldığını kaydederek, atmaca kültürünün zengin bir birikim olduğunu bildirdi.
-''Atmacacılık kültürü yok olmak üzere''-
Çolak, atmacacılık kültürünün yok olmak üzere olduğunu belirterek, ''Bu uğraşı yapmak için kültürü devam ettirmek için öncelikle Orman ve Su İşleri Bakanlığı'ndan sertifika alınması lazım. Sertifika almadan yapılırsa Bakanlık tarafından tazminat davası açılıyor. Atmacanın yakalama sezonu olan 30 Ağustos-15 Kasım arasında avcılığını yapmalısın. Yasaklı avlar yapanlar oluyor. Yasaklı olarak yakalanan bir atmacanın cezası da 7 bin liradır'' diye konuştu.
Yeni kuşağın atmacayla ilgilenmediğini ve zaman ayırmadığını ifade eden Çolak, şunları kaydetti:
''Atmacaya zaman ayıracaksın. Bir çocuğa nasıl bakıyorsanız atmacaya da öyle bakmalısınız. Atmacacılığı bitiren diğer bir unsur da bıldırcın avcılığı yapacak bir alanımızın olmaması. Bize bir alan gösterilse biz de uğraşımızı orada yaparız. Avımızı avlarız. Bizim mahallede eskiden herkesin atmacası vardı, şimdi ise parmakla sayacak kadar az atmacacı kaldı. Bu kültür yok olmak üzere. Ben on yaşındayken dedemin yanında atmacayı tanıdım, atmaca ziliyle tanıştım. Şimdiki gençlerin bu kültüre ilgisi yok, başka şeylerle ilgileniyorlar. Bu kültüre yazık oluyor, bitiyor.''