Hamsi avı kontrolsüz yapılıyor

Rakıcı, yaptığı açıklamada, Sinop'tan Artvin'in Hopa ilçesine kadar yoğun bir hamsi avı yapıldığını, bu alandaki tekne sayısını belirlemenin imkansız olduğunu ifade ederek, ''Hamsi çok yoğun ve kontrolsüz bir şekilde avlanıyor, günü kurtarmanın peşinde olanlar hamsinin geleceğini tehlikeye atıyor'' diye konuştu.

Karadeniz'de balık neslinin, yok olma tehlikesi ile karşı karşıya bulunduğunu dile getiren Rakıcı, şöyle devam etti:
''Karadeniz'de bir tek hamsi kaldı. Şimdi herkes onun peşinde. Hamsi de bu gidişle bitecek. Tarım Gıda ve Hayvancılık Bakanlığının tekneler için uyguladığı av kotasına kimse uymuyor. Günlük av kotalarının uygulanmaması, hamsi neslini yok olma tehlikesiyle karşı karşıya bırakıyor. En büyük teknenin günlük av miktarı 800 kasayken, (15-16 ton) maalesef bir tekne, 70-100 ton arasında hamsi avlayabiliyor. Kimse de engel olmuyor. Türkiye'deki bütün balıkçıların neredeyse tamamına yakını şu anda Karadeniz'de hamsi avlıyor. Bilinçsiz avlanma ile deniz adeta yağmalanıyor, hamsi nesli tükeniyor.''



-Kayıt dışı hamsi, ekonomik kaybı da artırıyor-

Türkiye'de avlanan balık miktarının hesaplanamadığını öne süren Rakıcı, şunları kaydetti:
''Denizlerimizde avlanan balık miktarını söylemek imkansız. Matrixbet Çünkü kayıt dışı avlanma, kota aşımı oldukça fazla. Avlanan hamsi kayıt altına alınmıyor. Bu da beraberinde kayıt dışı balığın piyasaya sürülmesine neden oluyor. Denizlerde ki başıboşluk, balık nesli için büyük sorunları, devlet için ekonomik kayıpları beraberinde getiriyor. İlgililer, ekonomik kaybı önlemek, balık neslini kurtarmak için çözüm bulmalı.''

Avlanan hamsinin başka bir şehre gönderilmesi için yasal düzenlemeyle ''Hamsi Nakil Belgesi'' alınması gerektiğini de savunan Rakıcı, şöyle konuştu:
''Ancak İstanbul-Ankara dışında hiçbir il için nakil belgesi alınmıyor. Kooperatifimizden bu yıl sadece 43 adet ''Hamsi Nakil Belgesi'' kesmemiz kayıt dışı balığın çokluğunu açık bir şekilde gösteriyor. İlgili kurumlar bu anlamda çıkış noktalarında denetimlerini sıklaştırmalı. Kayıt dışı ekonominin önüne geçilerek bir yandan ekonomiye katkı, diğer yandan hamsinin kontrollü avlanması sağlanmalı. Türkiye'nin balık ihtiyacı ve tüketimi hesaplanarak kontrollü avcılık ve nakliyat yapılmalı. Aksi taktirde gelecek yıllarda diğer balıkların akıbeti, hamsiyi de bekliyor.''

Rakıcı, balıkçının ekonomik gelir azlığı nedeniyle kontrolsüz avcılık yaptığını, çiftlik balıkçılarına uygulanan desteklerin diğer balıkçılara da uygulanması gerektiğini kaydetti.

-Küçük kazalar büyük felaketlerin habercisi-

Denizdeki tekne yoğunluğu nedeniyle ufak çaplı kazaların da yaşandığına ve bu sayının her geçen gün arttığına işaret eden Rakıcı, konuşmasını şöyle sürdürdü:
''Tekneler çok yakın mesafelerde avlanma yapıyor, aralarında güvenlik mesafesi bırakılmıyor. Yoğunluk nedeniyle her türlü deniz kazası riski var. Geçen gece yaşanan ufak çaplı kazada, iki tekne çarpıştı. Kazanın ucuz atlatılarak can kaybı olmaması sevindirici. Ancak bu küçük kazalar büyük felaketlerin habercisi. Bunun önüne geçmek için sistemli bir şekilde balıkçı tekneleri için deniz trafiği oluşturulmalı. Tekneler kendi bölgesi dışına çıkmamalı.''



-Balıkçılar denetimlerini artırılmasını istiyor-

Rize'de 45 yıldır balıkçılık yapan Medet Kasarcı ise Karadeniz'de yoğun bir avcılık yapıldığını belirterek, ''Sinop açıklarından kovalanmaya başlanan yaklaşık 100 bin tonluk hamsi sürüsü, Rize'ye gelinceye kadar bitiriliyor. Türkiye'den Gürcistan'a giden tekneler balığı yatağında, ufak büyük demeden bilinçsiz bir şekilde avlıyor. Gelecek nesillerimiz Karadeniz'de hamsiyi bulamayacak bu gidişle. 45 yıldır balıkçılık yapıyorum. Son beş yıldır hamsi neslinde müthiş bir azalma var'' dedi.
Su Ürünleri Kanunu ile kota uygulamasının getirildiğini ifade eden Kasarcı, şunları söyledi:
''Ancak kota sadece kağıt üzerinde var. Kimse denetlemiyor, yaptırım uygulanmıyor. Balıkçının kendi kendini idare etmesi isteniyor. Yasa çıkarıldı, denetimden uzak balıkçının bu düzenlemeye uyması bekleniyor. Avrupa'da bu uygulama var, sivil toplum örgütleri kendilerini denetleyebiliyor. Ancak Türkiye'de balıkçılar da dahil sivil toplum örgütleri daha bu işe hazır değil.''

Bilal Çakır ise 34 yıldır balıkçılık yaptığını ve bilinçsiz avcılığın önüne geçilemediğini anlatarak, ''Denizlerimizdeki balıkları tüketircesine avladık, hep bindiğimiz dalı kestiğimiz için bu günlere geldik. Bu durumun düzelmesi için kota uygulaması gerekiyor. Denetimler sıklaştırılırsa balık nesli artar'' diye konuştu.

Hamside av sezonunun Eylül ayında başladığını, bunun normalde erken bir tarih olduğunu dile getiren Çakır, balıkçıların başka bir balık bulamaması halinde boş dönmemek için erken tarihlerden itibaren hamsi avı yaptığını sözlerine ekledi.



-Akademisyen görüşü-

Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Sürmene Deniz Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Kadir Seyhan da Karadeniz'deki hamsi avında son iki yılda yeni bir yönetim stratejisi uygulanmaya başladığını anlatarak, şöyle devam etti:
''Gece avı ve kota uygulaması geldi. Bunun balık stoklarına etkisini araştırdık. Bulduğumuz sonuç daha önceki dönemlere göre av baskısının, avcılıktan kaynaklanan ölüm oranının yüzde 50'lere varan bir azalma gösterdiği şeklinde oldu. Yakın zamanda Bulgaristan'da AB Balıkçılık Komisyonunun çalışma grubu bir toplantı yaptı. Toplantıda aşırı avcılık olduğu ancak bundan iki sene önceye göre, yani yeni yönetim stratejileri ortaya konulmadan önceki duruma göre de yüzde 50'ye varan bir azalma olduğu ortaya kondu. Yani konuya ne taraftan baktığınıza bağlı. Aşırı avcılık vardır ancak bunda, 2 yıl önce başlatılan uygulamalarla yüzde 50'ye varan azalma olmuştur. Bunun balıkçının ekonomik durumunu nasıl etkilediğini de araştırıyoruz.''

Türkiye'de balıkçılıkla ilgili istatistiklerin güvenilir olmadığını öne süren Seyhan, şunları kaydetti:
''Balıkçılık verilerimiz, özellikle hamsi gibi balıkların stok yoğunluğuyla ilgili çalışmalar çok detaylı yapıldıktan sonra bu kota uygulamalarının getirilmesi lazım. Biz şimdiye kadar akustik yöntemlerle bu çalışmaları yapmadık. Bakanlık yeni yeni bu çalışmayı hizmet satın alarak bir projeyle gerçekleştirdi. Bu sürüyor. Bunun sonucuna göre Karadeniz'de avlanabilir balık miktarının tespiti ve buna bağlı olarak kota uygulaması daha sağlıklı olacak. Bu, Avrupa Birliği'nin de istediği bir sonuç. Çünkü Karadeniz'de sadece biz değil, şu anda iki tane AB üyesi var. Ayrıca 3 Karadeniz ülkesi daha var. Hepsi birlikte bir sonuca ulaşması lazım. Ama bizim istatistiklerimiz çok az gözüküyor.''

-''Balıkçı (aşırı avcılık var) diyorsa bunun üzerinde durulmalı''-

Prof. Dr. Kadir Seyhan, balıkçı kooperatifi başkanı ve balıkçıların aşırı avlanma yapıldığına ilişkin görüşlerini dillendirmelerinin önemli olduğuna dikkati çekerek, ''Bir şeyler var demektir. Araştırılması gerekir. Koruma kontrol işlemlerinin daha sağlıklı yapılması gerekir. Demek bir aksaklık var ki balıkçı kooperatifleri de bu sıkıntıyı dile getiriyorlar. Bu, Türk balıkçısının takdire şayan davranışıdır. Balıkçı eğer 'aşırı avcılık var' diyorsa bunun üzerinde durulmalı. Çünkü alışılagelmiş olan, 'balıkçı hiçbir zaman gerçek rakamları vermez, balıkçı vur-kaç taktiğiyle, fırsatın kazası olmaz misaliyle avcılığı gerçekleştirir' olmuştur. Eğer bu aşamaya gelmişsek iyi yoldayız demektir'' diye konuştu.